DMD üyeleriyle İran Büyükelçiliği'nde kahvaltılı basın toplantısında bir araya gelen Bigdeli, Soma'daki maden faciası nedeniyle başsağlığı dileklerini iletti. Faciadan hemen sonra İran'ın Türkiye'ye taziye mesajı gönderdiğini ve yardım önerisinde bulunduğunu hatırlatan Büyükelçi, iki ülkenin iyi ve kötü günde hep yanyana olduğunu vurguladı. Facia nedeniyle elçilik ve konsolosluklarında bayrakları yarıya indirdiklerini de söyleyen Büyükelçi, hayatını kaybedenler için Kuran'dan ayetler okuttu.
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin yapması öngörülen Türkiye ziyaretine ilişkin soru üzerine Bigdeli, ziyaret için mutabakat sağlandığını ve tarih konusunda istişarelerde bulunulduğunu ifade etti. Daha önce İran tarafından 29 Mayıs tarihinin önerildiğini, bu tarihin İstanbul'un fethinin yıl dönümüyle çakıştığı için Türkiye tarafından yeni bir tarihin önerildiğini söyleyen Bigdeli, bu tarihi netleştirmek için cevap beklediklerini dile getirdi.
"Şangay'da yapılacak zirvede aslında iki cumhurbaşkanının görüşmelerini bekliyorduk ancak Soma nedeniyle Türkiye'nin ziyaretini iptal etmesi sonucunda bu görüşme gerçekleşemedi" diyen Bigdeli, İran Cumhurbaşkanının ziyaretinin en önemli gündem başlıklarının, öngörülen bazı anlaşmaların imzalanmasının yanı sıra birinci yüksek stratejik konseyinin toplanması olduğunu söyledi. Bigdeli, şu anda ziyaretin altyapısını hazırlamak amacıyla çalışmaların devam ettiğinin altını çizdi.
"17 Aralık soruşturmasında adı geçen Reza Zarrab ile Babek Zencani arasında bir bağ tespit ettiniz mi" sorusu yöneltilen Bigdeli, İran ve Türkiye arasındaki ticari ve ekonomik işbirlikleri ve özellikle de Halkbank ve bazı iş adamlarının ilişkileri konusunda kasıtlı bazı iddiaların ortaya çıktığını belirtti.
İki ülke arasındaki işbirliklerinin İran'a uygulanan ambargolara rağmen 2012 yılında 23 milyar dolarlık bir rekora ulaştığına dikkati çeken Bigdeli, bu ticaret hacminin büyük bir kısmının altın ticaretiyle alakalı olduğunu ve geçen yılın Temmuz ayına kadar da bu ticaretle ilgili herhangi bir sorun ve engel olmadığını anlattı.
İran ve Türkiye arasındaki ilişkilerin daha üst düzeye çıkmasını istemeyenlerin bu süreci durdurmak için çaba gösterdiğini ve bu nedenden dolayı 2013 yılının başlarında İran'a karşı altın ticareti ambargosunu gündeme getirip hemen uygulamaya koyduklarını dile getiren Bigdeli, temmuz ayının başından itibaren İran ile altın ticaretinin hemen hemen kesildiğini ve 2013 yılındaki iki ülke arasındaki ticaret hacminin bir önceki yıla göre büyük bir düşüş gösterdiğini söyledi.
Bigdeli, şöyle devam etti:
"İran ile işbirliği içinde olan Türk iş adamlarının faaliyetleri kesinlikle uluslararası kurallar çerçevesinde gerçekleşti. Türkiye'nin İran ile olan ticareti, bazı dış unsurların çok ağır denetimi altında gerçekleşiyor. Dolayısıyla denetim kurumları yaptırım kurallarına aykırı herhangi bir husus görmüş olsaydı, hemen buna karşı çıkardı. Bu, bahsettiğim tüm iş adamlarını ve dolayısıyla Zarrab'ı da içeriyor. İş adamları için fikir beyan etmek diplomatların alanlarının dışındadır. Bugüne kadar ben kendileriyle ne görüştüm ne de tanışma imkanım oldu. Zarrab ile Zencani arasındaki bağlantı konusunda da bugüne kadar herhangi bir geçerli belge görmedim. Umut ediyorum ki İran ve Türkiye vatandaşları olarak ticaretimizin siyasi nedenlerden dolayı vurguna uğramaması için elimizden geleni yaparız. Diğer taraftan iki dost ülke arasındaki ekonomik ve ticari işbirliklerini geliştirmek adına çaba gösterenleri desteklemek lazım."
İran'da benzer yapılar olup olmadığı ve İran'ın Türkiye'de paralel yapı olarak adlandırılan unsur için ne düşündüğünün sorulması üzerine Büyükelçi Bigdeli, bu açıdan İran ve Türkiye'nin koşullarını kıyaslamanın doğru olmadığını ve İran'ın özel bir ekonomik koşul içinde olduğunu ifade etti.
Bigdeli, "Halkbank'ın İran ile olan çalışmalarıyla ilgili tartışmalar ve Zarrab'ın gündeme getirilmesi bu konuların siyasi şekilde ele alındığını gösteriyor. Çünkü biz elimizdeki bilgilere dayanarak verilen birçok bilginin aslında doğruluk payı olmadığını biliyorduk. Babek Zencani ile ilgili bazı hukuki sorunlar var ve bu da yargıyı ilgilendirir. Dolayısıyla mahkemelerin herhangi bir kararı verilmediği sürece başkalarının konuyla ilgili fikir beyan etmesi doğru olmayacaktır" değerlendirmesinde bulundu.
-İran-Türkiye işbirliği-
Tarihte İran ve Osmanlı Devletinin topraklarının bir kısmını kaybettiğini ve bunun etkisinin şu andaki siyasi arenada göründüğünü vurgulayan Bigdeli, dünyada bir geçiş dönemi yaşandığını ve koşullar o dönemden çok farklı olsa da dikkatli olunmaması halinde geçiş döneminin sonunda Türkiye ve İran'a düşen payın ya çok az olacağına ya da hiç olmayacağına dikkati çekti.
"Her geçiş dönemi sonunda şekil alan düzende siz bir rol oynamazsanız, orada var olamazsınız" diye konuşan Bigdeli, Türkiye ve İran'ın gücünü rekabet için değil bu süreçte rol oynamak için kullanması gerektiğini söyledi. Büyükelçi Bigdeli, "Coğrafi kapasitelerimizi en iyi şekilde kullanabilirsek, eminim ki bu geçiş sürecinde büyük bir paya sahip olacağız. İran'da Türkiye ile dostane ilişkiler geliştirmek adına kutsal bir fikir birliği oluşmuştur. Türkiye ile olan ilişkilerimizi geliştirmek her iki tarafın da yararına olacaktır" dedi.
Türkiye'nin, İran'dan aldığı doğalgazın ücretinin yüksek olması nedeniyle tahkime gittiğinin hatırlatılması üzerine Bigdeli, iki ülke arasındaki en önemli işbirliği alanlarının doğalgaz, enerji ve petrol olduğunun altını çizdi. İran'ın, Türkiye'nin enerjisini devamlı temin etmesi noktasında birinci tedarikçisi olmasının çok normal olduğuna dikkati çeken Bigdeli, enerji alanında oluşabilecek herhangi bir sorunu gidermek amacıyla tecrübe ve çeşitli yöntemlere sahip olduklarını vurguladı.
Bigdeli, şunları söyledi:
"Türk dostlarımızın doğalgaz hususundaki fiyat meselesi çözümü öngörülmüş bir sorundur. Tahkim mahkemesi iki kişinin kavga edip başvurduğu mahkemelere benzemiyor. Tam tersine, bu mahkeme aramızda imzalanan ikili anlaşmanın bir maddesiyle ilgili karar verecek. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın İran ziyaretinde bu sorunu gidermek için çeşitli yöntemler ortaya koyduk. 'Bu sorunu çözmek için müzakere ve tahkim yoluna gidilsin' dedik. Bu iki yöntemden birisi gerçekleşecek. Zaten, bundan ziyade enerji alanındaki işbirliklerini geliştirmeye odaklanmak lazım."
Sorunun çözülmesi için bir formül üzerinde durulup durulmadığı sorusuna yanıt olarak da Bigdeli, "Yeni bir hacim üzerinde anlaşabilirsek, yeni bir anlaşma gündeme gelebilir ve bu anlaşmayla daha olumlu bir mutabakata varabiliriz" dedi.
-Suriye'deki durum-
Türkiye'nin Suriye politikasına ilişkin soruyu yanıtlayan Bigdeli, Türkiye'nin, Suriye'nin en büyük komşusu ve iki ülkenin geçmişe dayalı derin tarihi ilişkilere sahip olduğunu anlattı. Türkiye'nin bu ülkede büyük rol oynayabileceğine işaret eden Bigdeli, Suriye'deki gelişmelerin Türkiye, İran ve Ortadoğu'da etkili olacağını vurguladı. Türkiye'nin Suriye'deki gelişmelerden dolayı ekonomik ve siyasi alanda büyük darbeler aldığını hatırlatan Büyükelçi, İran ile Türkiye arasındaki işbirliğinin Suriye halkının sorunlarını çözmede büyük yararı olabileceğini ifade etti. Bigdeli, "Suriye'deki sorunun çözümü için Türkiye'nin kapasitesini kullanırsak, bu, hem Türkiye hem Suriye hem de bölgemiz için büyük bir başarı olacaktır" şeklinde konuştu.
Suriye'deki sorunun sadece siyasi yöntemlerle çözülebileceğinin altını çizen Bigdeli, bunun ilk adımının da ateşkesin sağlanması olduğunu, ateşkesin uygulanması için de teröre verilen desteğin son bulması gerektiğini kaydetti. Bunun yanı sıra Suriye halkının kendi iradeleriyle geleceğini belirlemeleri için daha iyi koşulların sağlanması gerektiğini ifade eden Bigdeli, ülkede 5 Haziran'da yapılacak seçimlere değindi. Bigdeli, Suriye için siyasi çözüm yolunu isteyen herkesin bu seçimi desteklemesi gerektiğini söyledi.
"Suriye'de seçimlerin sağlıklı olabileceğini düşünüyor musunuz" sorusuna karşılık da Bigdeli, şunları belirtti:
"Suriye'de barışçıl bir yöntemden yanaysak, tek çare bu ülkede sandık başına gitmektir. Bu ülkede akan kanın durması ve halkın acılarının azaltılması doğrultusunda tüm girişimlerin desteklenmesi lazım. Buna karşın terör faaliyetleri bölgemizin en önemli sorunudur. Bu kesinlikle düşmanlar ve özellikle İsrail tarafından bölgemizde ayrımcılık yaratmak için kullanılmaktadır. Terör gruplarının Suriye hudutlarından bölgemize ve hatta Avrupa'ya yayılması başka ülkelerin de güvenliğini tehlikeye düşürmüştür ve hiçbir ülke teröre karşı artık bir dokunulmazlığa sahip değildir. Halkın iradesine karşı gelmek hangi düzeyde olursa olsun terörizmi desteklemek anlamındadır."
Türkiye ve İran'ın Suriye'de barış ve istikrarın sağlanması için işbirliklerine gidebileceğini dile getiren Bigdeli, insani yardımda bulunmak, çatışmanın devam ettiği bölgelerde akan kanın azaltılması ve halkın seçime daha fazla katılımının sağlamanın da bu alanlardan olduğunu kaydetti. Bigdeli, "İran ve Türkiye bu hususlarda işbirliğine giderlerse Suriye'de barışı sağlamak pek de uzak görünmez. Biz her zaman Suriye ve Türkiye'yi birbirine yaklaştırmak için hazır olduğumuzu belirttik" diye konuştu.
İran'ın Suriye'deki seçimin barışa doğru bir fırsat olarak değerlendirilmesi için çaba gösterdiğini dile getiren Bigdeli, "Gerçek şu ki bu çabalarımızda Türkiye de bizim yanımızda yer alsaydı daha belirgin sonuçlar elde etmiş olabilirdik. Suriye'deki seçime halkın, sığınmacıların ve diğer ülkelerde yaşayanların katılımını sağlamak konusunda Türkiye ile bir işbirliğimiz olabilirdi" diye konuştu.
-Petrol-
Türkiye'nin İran'dan aldığı petrol miktarının yaptırımların hafifletilmesiyle artıp artmadığı yönündeki soru üzerine Bigdeli, Viyana'da devam eden görüşmeler için olumlu bir bakışın mevcut olduğunu ve Türkiye ile İran arasındaki petrol ihracatının geçmişteki seviyelere ulaşabilmesini umut ettiklerini dile getirdi.
Bigdeli, "Türkiye'nin petrol ödemeleri Halkbank'taki bir hesaba yatırılıyordu. İran daha önce bu parayı nakit olarak çekemediği için gıda ve ilaç olarak kullanıyordu. Son durum nedir. Halkbank'ta ne kadarlık bir para birikimi söz konusu" sorusuna karşılık, "Halkbank hesabımızdaki İran parasını ihtiyaç duyduğumuz ürünleri almak için düzenli bir şekilde kullanıyoruz. Bu para birikecek kadar büyük bir meblağ gibi de görünmüyor" yanıtını verdi.