İmmuno Onkoloji Derneği Sekreteri ve Gazi Üniversitesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Uğur Coşkun, Antalya'da gerçekleştirilen 1. İmmuno Onkoloji Kongresi'nde AA muhabirine yaptığı açıklamada, böbrekten kaynaklanan kötü huylu tümörlerin böbrek kanseri (renal hücreli kanser) olarak isimlendirildiğini ve en sık görülen ürolojik kanser türü olduğunu söyledi.
Böbrek kanserinin, genellikle 60 yaş ve üzerinde ortaya çıktığını ve erkeklerde kadınlardan daha sık görüldüğünü ifade eden Coşkun, tümörün erken teşhis edilip cerrahi olarak çıkarıldığında tamamen iyileşme şansının yüksek olduğunu vurguladı.
Nedeni henüz tam olarak belli olmamakla birlikte yüksek tansiyon, aşırı kilo, uzun süre diyaliz tedavisi gibi etkenlerin böbrek kanseri olasılığını artırabildiğini dile getiren Coşkun, hastalığa yakalanma riskinin sigara içenlerde içmeyenlere göre 2 kat fazla olduğuna dikkat çekti. Coşkun, "Ayrıca ailede böbrek kanserli bir akrabanın olması, çelik endüstrisi, kurşun endüstrisi, petrol ve gemi sanayi (asbest) çalışılması, yüksek yağ ve kalorili beslenme de böbrek kanserine yakalanma riskini arttırmaktadır" diye konuştu.
-Yenilikçi tedavilerde daha az yan etki hedefleniyor
"Böbrek kanserinin tedavisinde kemoterapi dönemi artık kapandı" diyen Coşkun, yan etkisi düşük ve hedefe yönelik tedavi yöntemlerinin bulunduğunu aktardı.
Coşkun, hızlı ilerleyen böbrek kanserinin, ürolojik tümörler içinde en yüksek ölüm oranına sahip kanser olduğuna dikkati çekerek, "Modern tedavide biyolojik ajanlar ve özellikle hedefe yönelik tedaviler ilk sıradadır. İlaçlardaki gelişmelere paralel hastaların önündeki tedavi seçenekleri de çoğalmaktadır. Yaşam süresini uzatma açısından başa baş olan birçok etkili seçenek arasında hekimin daha çok yan etki yönetimine ve yaşam kalitesine ağırlık vermesi gerekmektedir" dedi.
Yeni nesil tedaviler arasında yer alan "pazopanib" etken maddeli molekülün, böbrek kanserinde etkinliği gösterilmiş bir hedefe yönelik olduğunu belirten Coşkun, şunları kaydetti:
"Yeni molekül Türkiye'de de ileri evredeki veya diğer organlara yayılma evresindeki böbrek kanseri tedavisinde ruhsatlandırılmıştır. Yeni tedavide kullanılan bu molekülün kullanımına bağlı yan etkiler diğer tedavilere kıyasla daha düşüktür. Diğer ajanlar ile karşılaştırıldığında tedaviye ara verme ve tedaviyi kesme oranı en düşük düzeydedir. Pazopanib, böbrek tümörü tedavisi alan hastalarda yaşam kalitesine anlamlı bir katkı sağlamaktadır. Farklı tedavilerde sık görülebilen ciddi anemi, tiroid yetmezliği gibi yan etkiler görülmemektedir."
Coşkun, bunun dışında "sunitinib" ve "sorafenib" isimli iki molekülün daha bulunduğunu ve tedavi için bir seçenek olduğunu sözlerine ekledi.