Kavas, Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) tarafından düzenlenen "Orta Afrika Cumhuriyeti'nde Neler Oluyor?" konulu panelde yaptığı konuşmada, özellikle 2012'de ülkedeki uranyum, linyit, altın gibi maden yataklarının Güney Afrika'nın ilgi alanına girdiğini belirtti.
Fransa'nın bu durumdan rahatsızlık duyduğunu anlatan Kavas, eski OAC Devlet Başkanı François Bozize'nin iktidardan gitmesinin Fransa'nın en büyük talebi olduğunu söyledi.
Kavas, zaman içinde yerel dilde "ittifak" anlamına gelen "Seleka" denilen direniş hareketinin ortaya çıktığını ve bunların içinde Müslüman, Hristiyan ve Animist gibi unsurların bulunduğunu kaydetti. Özellikle Müslümanların iktidarı ele geçirmesi ve yaklaşık yüz yıldır hakları yenmesi dolasıyla biraz daha ağırlık kazandığını ifade eden Kavas, görüştüğü Müslüman grup liderlerinin kesinlikle geçmişte iktidarı elinde bulunduran Hristiyan gruplardan intikam alınacağı yönünde bir söylem geliştirmediğine dikkati çekti.
Müslüman karşıtı Anti-balaka grubunun amacının OAC'de "ezan sesini kesmek" olduğunu vurgulayan Kavas, sözlerini şöyle sürdürdü:
"200-300 bin Müslüman Bangui'yi terk ederek kuzeye sığındı. Müslümanlar ülkede lidersiz. Camilerin çoğu yıkıldı, yıkılmayanlar ise bar olarak kullanılıyor. Anti-balaka şu anda kontrolsüz bir yapı. İçlerinde Müslümanları gördüğü yerde diri diri yakabilenler var. Bütün bu anlattıklarım sadece sahnenin önünde gerçekleşenler."
Büyükelçi Kavas, Türkiye olarak olaylar çıkmaya başladığı andan itibaren bölgedeki büyükelçilikler, TİKA, AFAD, Kızılay ve sivil toplum kuruluşları nezdinde harekete geçildiğini belirtti.
Türkiye'nin İslam İşbirliği Teşkilatı'nı (İİT) da harekete geçirdiğini hatırlatan Kavas, "Amaç zalimi cesaretlendirmek değil, mazluma ulaşmaktır. Mazlum Müslüman da olsa, Hristiyan da olsa mazlumdur" dedi.