İsrailli ajanlar ne yapmaya çalışıyor?
Yeni Şafak gazetesi yazarı Cem Küçük, Newsweek dergisinde İsrailli ajanlarla ilgili bir yazı dizisi yayınlandığını söyleyerek, bunun sebeplerini sıraladı.
12 Yıl Önce Güncellendi
2014-05-13 16:19:29
Son bir yıldır içimize öyle çok kapandık ki, dışarıda neler olup bittiğine bakamaz olduk. Halbuki hemen yanı başımızdaki İsrail ve onun en büyük hamisi ABD arasında istihbarat alanında bazı sıkıntılar baş gösterdi. Geçen hafta Newsweek dergisi İsrailli ajanların ABD'de yürüttükleri espiyonaj faaliyetleriyle ilgili olarak bir yazı dizisi yayınlamaya başladı. Yazı dizisi iki ülke arasında küçük çaplı bir kriz çıkarttı. ABD deniz istihbaratında çalışan Jonathan Pollard 1987 yılında İsrail'e casusluk yapmaktan yakalanmış ve ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştı.
İsrail o günden beri hiçbir İsraillinin ABD'de casusluk yapmadığını söylüyordu. Oysa gerçek bambaşkaymış. İsrail bulduğu her fırsatta casusluğa devam etmiş. Washington yönetimi casusluk konusunda hiçbir müttefikinin İsrail kadar ileri gitmediğini düşünüyor. İsraillilerin bir kısmı bunu öyle suiistimal ediyor ki, ABD'nin endüstriyel ve finans bilgilerini aşırmakta hiçbir sakınca görmüyorlar. Newsweek'in yazı dizisinde İsrail yönetiminin, ticaret anlaşmaları ve savunma teknolojisi sözleşmeleri örtüsü altında Washington'ın çok gizli endüstriyel sırlarını çalmaya çalıştığı aktarılıyor.
Adı gizli tutulan bir Kongre çalışanı, 'ABD'ye yakın hiçbir ülke casusluk faaliyetlerinde kırmızı çizgiyi bu kadar geçmemişti' uyarısında bulunuyor. Dergi iddialarını bazı Kongre, FBI ve CIA uzmanlarına dayandırıyor. Tabii Washington kanadında bunlar yaşanırken iddiaların hedefindeki İsrail de hemen cevap verdi. İsrail'in eski Washington Büyükelçisi Michael Oren, Newsweek'in 'Amerikalıların, İsrail'in istihbarat toplama çabalarına inandığı yönündeki iddialarının' doğru olmadığını söyledi. Michael Oren bu yazı dizisiyle aslında 'vize muafiyet programı'nın baltalanmak istendiğini savundu. Vatandaşlarının seyahatini kolaylaştırmak için İsrail ABD'ye, 38 ülkenin de içinde olduğu 'vize muafiyet programına' katılma konusunda baskı yapıyor. Ancak Washington, Arap-Amerikan yolcuların İsrail'de gördüğü muameleye dikkat çekerek Tel Aviv'in isteğini kabul etmiyor. Amerikan yönetimi İsrail'in 'vize muafiyet programı'na dahil edilmesiyle İsrailli casusların ülkeye girişinin daha kolay olacağına dikkat çekiyor.
Öte yandan yazıda dikkat çekici bir ayrıntı daha var. Eski bir Amerikalı istihbarat yetkilisi, 1998 yılında dönemin başkan yardımcısı Al Gore'un Kudüs'te kaldığı otelin tuvaletinde 'bir İsrailli ajan' bilgisini veriyor. İddiaya göre, Al Gore odaya gelmeden önce kontrollerde bulunan bir gizli servis üyesi tuvalete girdiği sırada havalandırmadan ses geldiğini duyuyor. Havalandırma kapağı içe doğru açılırken içinden bir adam çıkıyor. Gizli servis üyesi hafifçe öksürürken 'İsrailli ajan' havalandırmaya geri tırmanıyor.
Yine eski bir Amerikalı istihbarat yetkilisi, İsrailli ajanların ABD'li yetkilileri etkilemek için başvurduğunu iddia ettiği, film senaryolarını aratmayan yöntemleri anlatıyor. Yetkili, 'Amaçları, ABD'den İsrail'e gelen kaynaklara yakınlaşmak; onları şaraba, yemeğe boğarak zayıflıklarını öğrenmek. Orada, 'Hey, biraz esrar ister misin' diye hükümet yetkililerine uyuşturucu teklif edildiği oldu. Uyuşturucular, otelinize gelen kadınlar, her şeyi üzerinize atıyorlar. Yetkililerin ne kadar üst düzey olduğu fark etmiyor' diyor.
Peki esas soru şu: Durduk yere bu casusluk işi nereden çıktı ve Newsweek böyle bir yazı dizisi yaptı? Bunun iki cevabı var. Başkan Obama, selefi Bush'un gözden çıkardığı Ortadoğu'da barışı revize etmek istiyor. Bu yüzden de Filistin ile İsrail arasında olası bir barışın kapısı aralanıyor. İsrail yönetimi Jonathan Pollard'ın iadesini istiyor ama Obama yönetimi de buna karşı bazı tavizlerde ısrarcı. Pollard'ın serbest bırakılması karşılığında, İsrail'in yasadışı yerleşim birimleri inşasını durdurması, daha önce söz verilenden daha fazla sayıda Filistinli mahkumu serbest bırakması ve bu ay sonunda sona erecek görüşme masasında kalma teminatının uzatılması ABD'nin istekleri. Obama eğer bu istekleri kabul görürse Pollard'ı İsrail'e verebilir.
İkinci bir iddia ise Türkiye-İsrail ilişkileriyle ilgili. İki ülke 21 milyon Dolar karşılığında Mavi Marmara dolayısıyla anlaşmıştı. Netanyahu bunu kabul etmiş ama içeride bazı şahinlere takılmıştı. Obama yönetimi de bu anlaşmanın artık imzalanması konusunda İsrail yönetimine baskı yapıyor. Japonya'da bulunan Netanyahu ABD baskısına artık diren(e)meyeceği ve bu ay sonu anlaşmayı imzalayarak normalleşme yönünde adımlar atılacağı söyleniyor. Yani Türkiye ile İsrail arasında yeni bir dönem Haziran 2014 itibariyle başlayacak.
Ayrıca Türk yetkililer 17 Aralık'tan beri Türkiye'de darbe yapmak isteyen paralel çete konusunda da bazı sıkıntıları İsrail ve ABD yönetimine iletti. Her iki ülke de buna çok sıcak bakıyor. Ağustosta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan'ın kesin zaferle ayrılacağını öngören bu iki devlet paralel çete konusunda gerekli adımları atacaklar gibi görünüyor.
Böylece İsrailli casuslar da artık evlerine dönebilirler. Gerçi ülkemizde gönüllü aparitçik çok ama artık bir meşruiyetleri yok. Yeni Türkiye her alanda kendisini çok daha güçlü hissettirecek.
SON VİDEO HABER
Haber Ara