Davutoğlu, Birleşmiş Milletler (BM) Filistin Halkının Vazgeçilmez Haklarının Kullanılması Komitesi'nin "Kudüs" konulu toplantısının ardından basın toplantısı düzenledi.
Bakan Davutoğlu, Türkiye'nin İslam İşbirliği Teşkilatı'nın (İİT) yapacağı bütün girişimlere destek vermeye hazır olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
"Bu toplantının yıllık bir konferans haline dönüşmesinde biz Türkiye olarak her zaman destek vermeye hazırız. Özellikle son dönemde Kudüs'ün kültürel kimliği dışında Mescid-i Aksa'ya Müslümanların girişi konusundaki kısıtlamaların kaldırılması için uluslararası bir çaba üretmek zorundayız. Özellikle Mescid-i Aksa'nın Müslümanların ibadetlerine belli saatlerde kapatılması, belli günlerde tümüyle kapatılması her türlü insan hakları kurallarına aykırıdır. Biz bütün uluslararası toplumu bu konuda hareket etmeye davet ediyoruz. Müslümanlar için Mekke, Medine ziyaret bakımından ne kadar mukaddesse Kudüs de ziyaret bakımından o derece mukaddestir."
Davutoğlu, "Şimdi vakit barış vaktidir. İsrail yönetimi illegal yerleşimcilerle Filistin'de yeni bariyerler oluşturacağına, yeni duvarlar öreceğine, illegal yerleşimciler üzerinden uluslararası hukuka aykırı bir şekilde Kudüs'ün kültürel ve siyasi kimliğini değiştirmeye yöneleceğine bir an önce barış masasına gelmelidir" diye konuştu.
Türkiye ve İsrail arasındaki normalleşme adımlarının, Filistin meselesine yansımalarının olup olmayacağı sorusuna verdiği yanıtta Davutoğlu, Türkiye'nin Filistinliler arasındaki her türlü uzlaşı çalışmasını desteklediğini ifade ederek, "Son yapılan anlaşmayı hem destekliyoruz hem tarafları arayarak teşvik ettik" dedi.
Ortadoğu'da barış isteyen herkesi Filistinliler arasındaki uzlaşmaya destek vermeye davet eden Davutoğlu, son yıllarda Ortadoğu'da çok olumsuz haberlerin gündemi işgal ettiğini söyleyerek, en olumlu haberlerden birinin ise Filistinliler arası uzlaşı olduğunu vurguladı.
Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Filistinliler arası uzlaşının Ortadoğu barış sürecine hiçbir zararı olmaz, sadece faydası olur. O bakımdan bütün tarafları uzlaşıyı desteklemeye davet ediyoruz. Türkiye ilkesel olarak normalleşme şartlarının parametrelerini ortaya koymuştur. Geçen sene özür şartı yerine geldi. Bir senedir görüşmeler devam ediyor. Filistin'e yönelik kısıtlamaların kaldırılması ile Türkiye'nin yardımlarının götürülmesinin müzakereleri sürüyor. Belli bir aşamaya gelindi. Ümit ederiz ki önümüzdeki günlerde İsrail tarafı olumlu bir yaklaşım sergiler, bir netice elde ederiz. Böyle bir gelişme Ortadoğu barış sürecine de büyük katkılarda bulunacaktır. Filistinli kardeşlerimizin karşılaştıkları insani sorunların önlenmesi ve oraya giden Türkiye'nin yardımlarının ulaşması konusuna büyük imkan sağlayacaktır. Ümit ederiz bir neticeye ulaşırız. Herhangi bir zaman vermek mümkün değil. Türkiye şartlar ne zaman gerçekleşirse o zaman böyle bir anlaşma yapabilir."
- "AİHM kararlarının bağlayıcılığı yoktur"
Davutoğlu, Kıbrıs Barış Harekatı ile ilgili AİHM'deki davaya değinerek, AİHM'de yürüyen davalar konusunda Türkiye'nin her zaman ilkesel pozisyonunu sürdürdüğüne dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Bu dava, 10 yıl sonra tekrar gündeme getirildi. Kesinlikle uluslararası hukuk bağlamında ve AİHM çerçevesi, kuralları bağlamında da ne bağlayıcıdır ne de bizim açımızdan bir kıymeti vardır. Hukuk açısından sakıncalarının olmasının yanında zamanlaması yanlıştır. Tam Kıbrıs'ta kapsamlı barış müzakereleri ivme kazanmışken, uzun gayretlerden sonra Türkiye'nin de öncülüğünde yeni bir süreç başlamışken ve bütün dikkatler buna yoğunlaşmışken böyle bir kararın alınması kapsamlı müzakerelerin psikolojisi açısından doğru olmamıştır. Bu karar alınacak olursa bu, Kıbrıs barış müzakereleri konusunda da şu ana kadar gelinen ve oluşan psikolojik olumlu atmosfere de uyumlu değil."
"İsrail ile görüşmeleri, Filistinlilerle ele aldınız mı?" sorusuna Davutoğlu, her zaman bu konuları Filistinlilerle istişare ettikleri, özür dilendiğinde de bütün Filistinli tarafların memnuniyetlerini dile getirdikleri yanıtını verdi.
Davutoğlu, Türkiye-İsrail ilişkilerinde yaşanan gerilimin, ikili ilişkiler bağlamında değil, Filistin sorunundan ortaya çıktığına işaret ederek, "Türkiye, Filistin davasına verdiği destekten ve Gazze blokajına karşı çıktığından dolayı çıkmıştır. Türkiye-İsrail ilişkilerinde Filistin her zaman bir parametre olmaya devam edecektir. Bu konuda atılan adımlar ikili ilişkileri etkiler. Biz bu konuları, başta Cumhurbaşkanı Mahmut Abbas olmak üzere, Filistinli kardeşlerimizle her zaman istişare ederiz" diye konuştu.
İİT Genel Sekreteri İyad Medeni de Filistin davasına sağladığı destekten dolayı Türk hükümeti ve halkına teşekkür etti. Filistin halkının yanında olduklarının altını çizen Medeni ayrıca İsrail'in Kudüs karakterini değiştirme çabalarının önleneceği umudunu dile getirdi.
Filistin devletinin Birleşmiş Milletler nezdindeki Daimi Temsilcisi Büyükelçi Riyad Mansur, Türkiye'ye Filistin halkı için yürüttüğü çalışmalardan dolayı teşekkür etti.
Mansur, "Bu etkinlikleri düzenlememizin bir amacı var; o da barışa şans vermek" diyerek, "Eğer barış gerçekleşmezse her şeye en başından başlamak zorunda kalacağız" değerlendirmesinde bulundu.
İşgal altındaki Kudüs ve Gazze'de Filistin halkının haklarını müdafaa ettiklerini vurgulayan Mansur, "Tüm dostlarımızı yanımızda istiyoruz" dedi.
