Otomotiv sektörü paydaşları, otomotivcilerin gündemini AA muhabirine değerlendirdi.
Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar makroekonomik dengeler nedeniyle vergi zammının doğal olarak sektörde belli bir daralmaya meydan verdiğini söyledi. ÖTV artışı ve kredi faizlerindeki maliyet artışının sektörün satışlarına olan etkisine değinen Aybar, şunları aktardı:
"Yılın başında zaten oldukça yüksek olduğu her vesileyle dile getirilen ve otomobilin tescili esnasında alınan ÖTV'nin daha da yükselmesinin 2014 otomotiv pazarında yeni bir daralmaya yol açması beklenen bir gelişmeydi. ÖTV artışının yanı sıra geçtiğimiz yılın ikinci yarısından itibaren döviz kurlarındaki beklenmeyen yükseliş, maliyetleri artırdı dolayısıyla fiyat ayarlamamızı gerektirdi. Tüm bu gelişmeler bir adaptasyon dönemi gerektiriyor. Ayrıca kredi faizlerinin ve maliyetinin yükselmesinin yanı sıra 50 bin lira üzeri fiyata sahip otomobillerde daha belirgin olarak artan peşinat miktarı daralmanın diğer nedenleri oldu. Bence panik yapmaya gerek yok ama sektörün makroekonomik istikrara çok hassas olduğunu unutmamak gerekir."
- "Daralmanın yatırımcı girişini olumsuz etkileyeceği unutulmamalı"
Aybar, daha yüksek oranda gerçekleşen hafif ticari araç satışlarındaki daralmanın Türkiye'nin hafif ticarideki "üretim üssü" olma hedefini nasıl etkileyeceğini ise şöyle yorumladı:
"Hafif ticari pazarda binek otomobile göre daha yüksek bir daralma yaşanıyor fakat bu tüm gelişmekte olan ülkelerde karşılaşılan bir durumdur. Sosyoekonomik gelişmeler toplumların araç seçiminde hafif ticariden binek otomobile kayması sonucuna yol açar.
Ancak, pazarda yaşanan daralmanın yeni yatırım potansiyelini ve doğrudan yatırımcı girişini olumsuz etkileyeceği unutulmamalıdır. Üretim konusunda ise, uzun bir süredir yeni yatırım almayan ülkemizin binek uygulaması yasal zemine oturtulmuş durumda bunun yanında da hafif ticari yeni yatırım alınması gerektiğini belirtmek isterim."
Satışların yüzde 70'inin kredi ile gerçekleştiği otomotiv sektöründe, kolay finansman erişiminin büyük önem taşıdığını yineleyen Aybar, "Son dönemde bu konuda olumsuz gelişmeler yaşandı, kredi vadelerinin kısalması, kredilere limit, faiz oranlarının yükselmesinin de pazardaki daralmaya etkisinin olduğu muhakkak" ifadesini kullandı.
- "2003-2004 hurda indirimi yararlı olmuştu. Bugünün şartları daha iyi durumda"
Aybar, sektörün hükümetten bir "can suyu beklentisi" olup olmadığına ise, "Türkiye'de 20 yaş ve üzeri 4 milyondan fazla araç trafikte, bu rakamın 2 milyonu binek otomobil. 2003-2004 arasındaki hurda indirimi yararlı olmuştu. Üstelik bugünün şartları daha iyi durumda. Hurda geri kazanım altyapısı mevcut ve yönetmeliklerle uygulama yasal zemine oturtuldu. Yeniden bir hurda indiriminin yürürlüğe girmesinin olumlu etkileri olacaktır. Bu uygulama ile hem eski araçlar trafikten çekilerek çevreye olumlu katkıda bulunulacak hem de hurda çelik ithalatını önemli ölçüde azaltacaktır" cevabını verdi.
Yılın sektör için zorlu geçtiğini, daralma devam ettiği takdirde istihdamda da küçülmelerin gündeme gelebileceğine işaret eden Aybar, sektörün ÖTV kabusuna ilişkin, "Türkiye'de otomobil vergileri zaten yüksekti, yılın başındaki yeni ÖTV oranlarındaki düzenleme vergilerin bir kez daha gündeme gelmesine yol açtı. Çevreye saygılı düşük hacimli motorların, Avrupa Birliği ülkelerinde olduğu gibi düşük vergiye tabi tutulması olumlu bir uygulama olur" ifadelerini kullandı.
Renault'un 2014 hedeflerinde aşağı yönlü bir revizyon gerçekleşmediği dile getiren Aybar, yıl sonu hedeflerine ilişkin şunları kaydetti:
"Renault ve Dacia için 2013 yılı için son derece hareketli ve yeni araçlarımızın pazara sunulması açısından da oldukça zengin, hatta rekor düzeyde diyebileceğimiz, zengin bir yıl oldu. 10 yeni modelimizin lansmanını gerçekleştirdik. 2014 yılındaki gelişmeler sonrası hedeflerimiz öngördüğümüz gibi devam ediyor. 2014 yılının sonunda Renault markamızın 15 yıldır süregelen binek otomobil liderliğini devam ettirmeye kararlıyız.
Dacia markamız ise, bildiğiniz gibi 2013 yılında toplam pazarda 8. marka oldu. Bu yıl 10. yılını kutlayacağımız Dacia markamız yükselişini ve başarısını sürdürmeye devam ediyor olacak."
- "Malımızı ihracata üretiyoruz"
Hyundai Assan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar ise otomotivin üretim kanadının iç talepteki daralma nedeniyle ihracata yöneldiğini söyledi. Tüketici kredi maliyetlerindeki azalmanın da etkisiyle pazarda ciddi bir daralmayla karşı karşıya kalındığını belirten Kibar, "Özellikle hafif ticari ile binek araçlar arasındaki ÖTV'nin fahiş farkı yerli üreticileri önemli miktarda yaralıyor. Bunun bir an evvel düzeltilmesi lazım" diye konuştu.
Kibar, "Sektör için bir kırmızı alarmdan mı söz ediliyor?" sorusuna, "Biz öyle bir şekilde adlandırmıyoruz bunu. Biz diyoruz ki zaten iç piyasayı ithalatçılar işgal etti, biz de malımızı ihracata üretiyoruz. Yerli üretici bir firma olarak olarak ürettiğim malın yüzde 90'ını ihraç ediyorum. Çünkü Türkiye'nin içinde malımı satma imkanım yüksek ÖTV ile engelleniyor, satamıyorum" yanıtını verdi.
Yüksek ÖTV'nin orantısızlığından yakınan Kibar, "Yani 1 litrelik motoru olan arabaya yüzde 45 ÖTV vergi alınır mı? Hafif ticari satıp da, binek kullanılan araca yüzde 15 ÖTV almazken buradaki haksızlığın giderilmemesinin sebebini hala anlayabilmiş değilim" ifadelerini kullandı.
Yüksek ÖTV oranlarını yetkililere defalarca dile getirmelerine rağmen sonuç alınamadığını aktaran Kibar, "Biz anlatıyoruz ama sonuç alamıyoruz. Yapmak başka sonuç almak başka. Otomotivin ayrı bir lobisi var herhalde. O lobinin etkinlik alanı çok daha kuvvetli oluyor. Bizim gibi tek tük yatırımcıların sözleri yeterince dikkate alınmıyor o anlamda" yorumunu yaptı.
Sektörde yaşanabilecek işten çıkarma sonuçlu tasarruf tedbirlerini konuşmak için henüz erken olduğuna işaret eden Kibar, Hyundai'nin Türkiye'de tam tersi bir tutum izleyeceğini kaydetti. İzmit'teki Assan Hanil yatırımıyla 600 ilave istihdam oluşturduklarını aktaran Kibar, "Biz aksine ek işe alımlar düşünüyoruz" dedi.
Hyundai'nin bu yıl için 200 bin üretime ulaşacağını belirten Kibar, "Bunun yüzde 90'ını ihraç edeceğiz" ifadesini kullandı.