Panele, İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Özkan, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Elektronik Bilet Sorumlusu Kemal Hacıoğlu, Passolig Genel Müdürü Özgür Gündoğan, eski TFF Tahkim Kurulu Başkanı ve Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi (CAS) Hakimi Türker Arslan, İstanbul Barosu Başkanı Av. Doç. Dr. Ümit Kocasakal, Spor Hukuku Enstitüsü Başkan Yardımcısı Av. Hüseyin Alpay Köse ile spor yazarları Attila Gökçe ve Mehmet Demirkol katıldı.
Ankara 16. Tüketici Mahkemesi'nin, elektronik bilet (e-bilet) uygulamasını değil passolig uygulamasını durduğunu açıklayan, Hüseyin Alpay Köse'nin ardından söz alan TFF Elektronik Bilet Proje Sorumlusu Hacıoğlu, uygulamanın TFF'nin ihtiyacı sebebiyle değil, 6222 sayılı yasa nedeniyle yürürlüğe girdiğini söyledi.
Beşiktaş'a, uygulama nedeniyle haksızlık yapıldığını itiraf eden Hacıoğlu, "Beşiktaş'a haksızlık oldu. Yasayla uygulamaya konulmuş tarihin değişme şansı yoktu, bu yüzden Beşiktaş böyle bir durum yaşadı. 'Bu sene uygulanmaz' diye bir beklenti vardı ama yasa bizi çabuklaştırdı" dedi.
- Kulüplere 10 yılda 200 milyon dolar
Hacıoğlu, 10 yıl içerisinde kulüplere 200 milyon dolarlık kaynak aktaracak bir mekanizma oluşturulduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"e-biletin, turnike ve bunlar gibi teknolojik donanımını sağlamak kulüplerin yükümlülüğünde. Çoğu kulüp bu sistemi hayata geçirecek maddi kaynağı ayıramadı. Biz de bu teknolojik altyapının, sponsorlar tarafından karşılanması için passolig isimli bir proje yürüttük. Birçok bankayla görüşüldü ama yeterli kar görmedikleri için olumsuz yanıt verdiler."
- "e-bilet, taraftar sayısını azaltmak için yapılmadı"
Futbola milyonlarca dolar destek veren sponsorların, yavaş yavaş bu arenadan çekilmeye başladığını savunan Kemal Hacıoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Sponsorlar artık futboldan çekilmeye başladı, marka değerlerine uymadığını düşünüyorlar. İzlenmeyen bir oyunun çok fazla değerli görülmemesi normal. Bizde spor değil, kazanma kültürü var. 17 bin kombinesi olan Beşiktaş'ın stadında 3 bin, 40 bin kombinesi olan Galatasaray'ın stadında ise 5 bin kişi vardı. Kombine sahipleri bile artık maçlara gitmiyor. Fenerbahçe şampiyon olduktan sonra izleyecek hiçbir şey kalmadığı düşünülüyor. Elektronik bilet, taraftar sayısını azaltmak için değil, tribünlerdeki şiddetin önüne geçmek için yapıldı."
- Fernandes olayı
Beşiktaşlı Fernandes'in Kasımpaşa maçında uğradığı saldırıyı örnek gösteren Hacıoğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Fernandes'e saldıran kişi, maça amcasının kombine kartıyla girdi. Bu tabii ki de önlenebilirdi. Seyirden men cezası alanlar karakollara gidip imza vermeli. 2 bin 800 kişi şu ana kadar ceza aldı ama gidip beyanda bulunmuyorlar. Bu insanlar karakola gitmediği için bir yaptırımla karşılaşmıyor. Beş yıl men gibi bir ceza konsa, gidip beyan verme zorunluluğunu hissedecekler. Emniyet görevlilerinden kaynaklanan sıkıntılar da var. Biz eşimizi, dostumuzu kendimizde hak görüp stada sokabiliyoruz. Davranışlarımızı gözden geçirmeli, uygulamadaki sıkıntıları gidermeliyiz."
- "Bu ülkede, 'turnike patlatmak' diye bir kültür var"
Dün Konya'da oynanan Ziraat Türkiye Kupası final maçında yaşanan olaylara da değinen Hacıoğlu, konuşmasını şöyle sonlandırdı:
"Dün Konya'da 7 turnike kırıldı, 2 polis darp edildi. Yer sıkıntısı yoktu, biletler pahalı değildi. Bu ülkede, 'turnike patlatmak' diye bir tabir mevcut. Bundan keyif alan insanlar var. Bu insanlar, önce tespit edilmeli ki sonra yaptırım uygulansın. e-bilet tek başına hiçbir sorunu çözmeyecek ama çözüm ortağı olacak. İdam cezasının olması, insanların suç işlemesini engellemiyor. Bu uygulamadan sonra da tribün sıkıntıları devam edebilir. Fenerbahçe ve Galatasaray, ilk birkaç gün taraftar kart sahipleri ve kongre üyelerine, daha sonra bilet kalırsa taraftarlarına satış yapıyor. Kulüplerin oluşacak gelirlerden pay alabilmesi için, kartların üzerinde logo olmak zorunda. Taraf tutmayan bir taraftarsanız, federasyon logolu bir kart alabilirsiniz."
- "Minik Batuhan, uygulamanın miladı oldu"
Passolig Genel Müdürü Özgür Gündoğan ise Türk Telekom Arena'da başına cam şişe atılan 8 yaşındaki minik Batuhan'ın, bu uygulamanın miladı olduğunu belirtti.
Gündoğan, "Batuhan olayında kahrolduk ve bu olay bize rehber oldu. Futbol bu değil. Sekiz yaşında bir çocuğun kafası yarılırsa, aileler tabii ki çocuklarını maça götürmek istemez, toplumsal bir travma oluşur. 2011'de çıkan kanuna göre, kulüplere de fayda sağlayacak bir enstrüman geliştirildi. Kulüpler ellerini cebine atmasın diye karta biraz daha anlam katarak sponsorlar bulundu ve kulüplere gelir sağlanmaya çalışıldı. Doğrusuyla yanlışıyla tartışılıyor, bu da çok güzel" şeklinde konuştu.
Gündoğan, sporseverlerin maçlara gitmemesi ya da gidememesinin kabul edilebilir bir durum olmadığını da dile getirerek, şu ifadeleri kullandı:
"Bilinçaltımız sürekli çıkan olaylarla şişti, insanlar futbolu hayatlarından çıkarmaya başladı. Bu karta neden ihtiyaç duyulduğu da biraz düşünülmeli. Ziraat Türkiye Kupası finalinden kim keyif aldı? İnsanların bu kartı en kolay nasıl alacağını uzun süre düşündük. Karttan biz 8 lira kazanıyoruz, sonrası kulüplere ait. Beşiktaş en çok kartı olan kulüp, her karttan 17 lira kazanıyor. Kartı kaç paraya satacakları kulüplere ait, biz sadece maliyetini kendimize ayırıyoruz. Bir kulüp 50 liraya kart satarsa, 42 lirası kendisinin. Tabii ki hatalar, yanlışlar olacaktır, onlar da zamanla giderilir. Bu kartın nasıl daha iyi kullanılacağını tartışmalıyız. Kart, meclisten bütün partilerin oy birliği ile geçti. Bu sistemin sahibi kulüplerdir."
Gündoğan, en çok passolig kart sahibi kulübün Beşiktaş olduğunu, siyah-beyazlı kulübü Galatasaray ve Balıkesirspor'un takip ettiğini açıkladı.
Panelin ardından katılımcılara, Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi (CAS) Hakimi Türker Arslan tarafından teşekkür belgesi verildi.