BM Cenevre Ofisi'nde yapılan basın toplantısında açıklanan DSÖ raporuna göre, dünyadaki pek çok şehir hava kirliliği konusunda DSÖ'nün güvenli kabul ettiği standartları karşılayamadı.
En son 2011 yılında yayımlanan ve bin 100 şehri kapsayan Şehirlerin Hava Kalitesi Raporu'nun kapsamı bu yıl genişletildi ve yapılan araştırma 91 ülkede bin 600 şehirde yürütüldü.
Rapora göre, şehirlerde yaşayan insanların sadece yüzde 12'si temiz hava soluyabiliyor, yarısı ise güvenli hava düzeyinin 2.5 katı fazla kirli havaya maruz kalıyor.
Hava kirliliği solunum yolu hastalıkları riskini artırıyor ve uzun dönemli sağlık problemlerine neden oluyor.
Hava kirliliğinin temel nedenlerinin başında fosil yakıtlarının kullanılması olduğuna işaret edilen raporda, bazı şehirlerde yenilenebilir enerjinin kullanılmaya başlanması ve araçların gaz salınımlarının azalması sayesinde hava kirliliği düzeyinde düşüş yaşandığı vurgulandı.
Raporla ilgili basın toplantısında konuşan DSÖ Halk Sağlığı Bölümü Direktörü Maria Neira, "Hava kirliliğine karşı savaşı kazanabiliriz ve solunum ve kalp hastalıkları ile akciğer kanseri gibi rahatsızlıklara maruz kalan insan sayısını azaltabiliriz" dedi.
Dünyada, hava kirliliği konusunda etkin politikalar ve stratejilerin çok iyi anlaşıldığını vurgulayan Neira, ancak bu politikaların yeterli oranda uygulanmadığını kaydetti.
- Çin-
Çin'deki hava kirliliğine ilişkin sorular üzerine Neira, Çin'in hava kirliliği verileri konusunda daha şeffaf olmaya başladığını söyledi.
Ülke yönetiminin bu konuyu temel halk sağlığı problemi olarak gördüğünü ifade eden Neira, yetkililerle düzenli görüşmeler yaptıklarını bildirdi.
DSÖ Sağlıklı Çevre Koordinatörü Carlos Dora ise raporla ilgili çalışmalar yapılırken bazı şehirlerden veri alınamadığını, bu nedenle şehirlerdeki hava kirliliği konusunda bir sıralama yapılmadığını bildirdi.
Avrupa şehirlerinin Kuzey Amerika'dakilere oranla daha kirli havaya sahip olduğunu da belirten Dora, bunun temel nedeninin ise Avrupa'da havayı daha kirleten dizel araçların kullanılması olduğunu kaydetti.
