Çelik, New York'ta Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunca düzenlenen "Kültür ve Sürdürülebilir Kalkınma" konulu toplantıda, Türkiye'nin kurucu üyesi olduğu BM Yasası'ndaki ilke ve hedefleri her zaman güçlü şekilde savunduğunu belirterek, "Ülkemiz, BM gündemindeki tüm konularda yapıcı rol oynayarak, uluslararası platformlarda aktif görev ve sorumluluklar üstlenmeye gayret etmektedir" diye konuştu.
İklim değişikliği, gıda ve enerji fiyatlarındaki artış, bulaşıcı hastalıklar ve daha birçok risk unsurunun geniş kitleleri fakirleştirdiğini ve toplumların gelişmişlik düzeyleri arasındaki uçurumu derinleştirdiğine dikkati çeken Çelik, dolaylı olarak uluslararası barış ve güvenliğin de olumsuz etkilediğini kaydetti.
"Bu itibarla, küresel gelir dağılımında adalet sağlanması, yoksullukla etkin mücadele edilmesi ve sürdürülebilir kalkınmanın temini gibi hususların tüm ülkelerin öncelikleri arasında yer almasının zaruret olduğunu düşünüyorum" diyen Çelik, Türkiye gibi yükselen ekonomilerin, küresel sistemde artan ağırlıklarına paralel, sosyal adalet ve refahın eşit dağılımı konusunda da küresel sorumluluklar üstlenmesinin önem taşıyacağını vurguladı.
Sürdürülebilir kalkınma konusunda ülkesinin her zaman aktif tutum benimsediğine işaret eden Çelik, "Ayrıca hem kendi değerleriyle gurur duyan hem de demokrasi, insan hakları ve çoğulculuk gibi evrensel değerleri benimseyen ülkemizin 2002 yılından bu yana yaşadığı deneyimler de pek çok ülkeye ilham kaynağı olabilecek niteliktedir" ifadesini kullandı.
- "Kültürel değerler yatırımları da doğrudan etkiler"
Çelik, kültürel faaliyetlerle yaratıcılık arasındaki ilişkiye de değinerek, bir politikanın başarısının insanlara ulaştığı, halkın genel yaşam standardında olumlu etki oluşturabildiği ölçüde başarı sağladığını dile getirdi.
Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunu sağlamanın ilk adımı, mevcut yapıların büyümesini ve gelişmesini önleyen engellerin kaldırılmasıdır. Bu yaklaşım kültürel faaliyetlerle yaratıcılık arasındaki güçlü bağın da etkisiyle büyük sinerji yakalanmasına zemin hazırlayacaktır. Bir ülkenin sahip olduğu kültürel değerler, yatırımları da doğrudan etkilemektedir. Bu noktada da aslında, ülkelerin, bölgelerin, metropollerin, özellikle de global şehirlerin 21. yüzyılda başarılı olabilmesi için yaratıcılık kültürüne ihtiyacı vardır."
Çelik, aynı güneşin altında, aynı denize giren veya benzer havayı soluyup, manzarayı seyreden turistlerin belli bir mekanı diğer mekana tercih etmeleri konusunda düşünülmesi gerektiğini belirterek, turizm sektöründe sunulan alternatifler arasındaki farkların çoğunlukla kültürel alanda görüldüğünü kaydetti.
"Müzelerin, galerilerin veya konserlerin, festivallerin veya özgün törenlerin turizme etkisini kim gözardı edebilir?" diye soran Çelik, "Yaratıcı endüstrilerde küresel ticaretin büyümesi, gelişmekte olan ülkelerin kendi filmlerini, müziklerini ve diğer yaratıcı ürünleri üretmedikleri durumlarda dışarıya bağımlılığa yol açmakta, bu durum ise yerel yaratıcılığın ve üretimin gelişmesini olumsuz etkilemektedir" değerlendirmesinde bulundu.
- Büyük müzik ve film endüstrisi için risk sermayesi
Sürdürülebilir kalkınma için kültürün yanında eğitimin de önemli olduğunu dile getiren Çelik, "Kültürün ve yaratıcılığın kalkınmaya katkısından azami yarar sağlanabilmesi için 2015 sonrası kalkınma gündeminde kaliteli eğitim, kapsayıcı bir sosyal ortam, sürdürülebilir çevre ve kentler konularının uygun çerçevede ele alınacağı ifade edilmelidir" ifadesini kullandı.
Çelik, sosyal, ekonomik ve eğitim kurumlarının desteklenmesinin, gelişmekte olan ülkelerin önem vermesi gereken alan şeklinde öne çıktığını vurgulayarak, şunları söyledi:
"Bu alanda verilebilecek destekler arasında küçük ve orta ölçekli iş sahiplerine finansman sağlamak, ajanslar kurmak, büyük müzik ve film endüstrisi için risk sermayesi yapıları oluşturmak, riskleri ve ticari işlerin maliyetlerini azaltmak için kurulan mekanizmalarla sermaye maliyetlerini düşürmek gibi çeşitli yöntemler uygulanması söz konusu olmaktadır.
Benzer şekilde, yeni ödüllendirme sisteminin oluşturulması da yaratıcılığı motive edecek, hem sanatçılara hem de yatırımcılara haklarını koruma imkanı sağlayacak, bu sistem tüketicilerin de makul ücretler ödemelerini kolaylaştıracaktır."
Sürdürülebilir kalkınma olmadan barış, barışsız da sürdürülebilir kalkınma olamayacağını kaydeden Çelik, "Barış ve kalkınmanın kardeş olduğunun altını çizerken, sürdürülebilir barış ve uzun dönemli istikrar için karşılıklı saygı ve anlayış tesis edilmesine ihtiyaç duyulduğunu yeniden vurgulamak isterim" dedi.