Eker, Çanakkale Valisi Ahmet Çınar'ı ziyaretinde, 28 Mart-4 Nisan'da gerek Karadeniz gerekse İç ve Doğu Anadolu'daki bazı bölgelerde erken çiçek açan meyve ağaçlarında don olayının vuku bulduğunu söyledi.
Bunlarla ilgili ön hasar tespit çalışması yapıldığını, ayrıntılı kesin hasar tespitinin yer yer tamamlandığını, konunun Bakanlar Kurulu'nda görüşüldüğünü belirten Eker, şöyle konuştu:
"Malum gerek don gerek dolu gerekse bunların tamamı, hükümetin, bedelinin yarısını hibe olarak ödediği sigorta kapsamında. Yani sigortanın parasının yarısını biz veriyoruz. Üreticimize de diyoruz ki bahçenizi, tarlanızı, ahırınızı, ağılınızı sigorta yaptırın. Meyve bahçesinde çiçek dönemi dahil olmak üzere yüzde 66-67'ye kadar sigorta desteği veriyoruz. Hepimizin hatırlaması, uygulaması gereken mutlaka sigorta konusunda hassasiyet gösterilmesi. Ürünlerini, tarlalarını, bağlarını, bahçelerini, canlı hayvanlarını sigortalatmalı. İşin özü o. Sigorta uygulamasını 1 Haziran 2006 tarihinde başlattık.
Birçok Avrupa ülkesi bizden sonra sigortaya başladı. Peki ne yapabiliyoruz? Yine her şeye rağmen üreticilerimizin mağduriyetini bir şekilde gidermek maksadıyla da çiftçilerimizin kredi borçlarının ertelenmesiyle ilgili kararı aldık. Uygulayıcı kuruluş Hazine şu anda bunlarla ilgili hazırlık yapıyor."
- "Ciddi üretim azalması beklemiyoruz"
Eker, mevsimsel yağış ve don olaylarının etkilerine de değinerek, şöyle devam etti:
"Mevsimsel yağışlar, don olayları ülkenin üretimini etkileyecek durumda değil. Hububatta kuraklıkla ilgili Türkiye'ye zarar verebilecek ciddi üretim azalması beklemiyoruz. Öyle bir şey, çok şükür yok. Mayıs yağışları da normal mevsim ortalamaları içinde seyrettiği takdirde hububatta büyük düşüş beklemiyoruz. Belki nispi azalma olabilir. Onun dışında zaten tedbirlerimizi alıyoruz. Vatandaşlarımız müsterih olsunlar. Bu konuda bazen medyada birtakım haberler yer alıyor ama onların çoğunun abartılı olduğunu söyleyebiliriz."
Eker, buğdaydaki sarı pas hastalığıyla ilgili mücadele çalışmalarına ilişkin soru üzerine, gerekli önlemleri aldıklarını söyledi.
Hastalıkla ilgili iki gün önce önemli bir toplantı yaptıklarını, mahsule zararları konusunda gerekli bilgilendirmeyi gerçekleştirdiklerini aktaran Eker, "An itibarıyla Türkiye'de gıda güvenliğini tehdit edecek herhangi bir boyutta değil çok şükür ama yer yer bazı meyvelerde, Malatya ve Elazığ bölgesinde kayısıda, Karadeniz'de bazı yerlerde fındıkta dondan hasarlar meydana geldi. Onun için tekrar tekrar vatandaşlarımıza söylüyoruz; parasının yarısını hibe verdiğimiz sigorta uygulamasından lütfen istifade etsinler ki zarar daha büyük olmasın" ifadesini kullandı.
Eker, dün akşam Gökçeada'da 8 saatte metrekareye 144 kilogram yağış düştüğünü öğrendiğini belirterek, "Herkese 'geçmiş olsun' diyorum. Doğal afetler bunlar. Her zaman mevsimsel doğal afetlere karşı tedbirleri almamız gerekiyor" şeklinde konuştu.
- "Verimliliğin önündeki en büyük engel"
Arazi toplulaştırmayı hükümetlerinin başlattığına değinen Eker, Türkiye'nin tarım arazilerinin 3 milyon işletmede 30 milyon parsele bölündüğünü, bir işletmenin, çiftliğin 10 parselden oluştuğunu, 40 milyon hissedarı bulunduğuna dikkati çekti.
Eker, şu bilgiyi paylaştı:
"Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok. Bu, verimliliğin önündeki en büyük engel. 2005 yılında Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'nu çıkardık. Hükümetimiz döneminde toplulaştırma çalışmalarını başlattık. 4 milyon hektar tamamlandı. Şu anda da 2-2,5 milyon hektar alanda çalışmalar devam ediyor. Yıl sonu itibarıyla bu rakam 6-6,5 milyon hektara ulaşacak. AK Parti iktidarından önceki 41 yıl içinde devlet 450 bin hektar yaptı. Bu da yılda 10 bin hektar yapıyor. Biz 12 yılda 6,5 milyon hektar yapmış olacağız. Toplamda 14 milyon hektara ulaşacağız ama bir yandan bölüme devam ederken, toplulaştırmanın da tek başına anlamı yok. Önce bu bölünmenin durması lazım. Esas mesele bu. O nedenle bu kanun önceki gün TBMM'de iktidar muhalefet bütün parti gruplarınca, bütün millet vekillerince desteklendi."
Eker, toplulaştırmanın hayati ve Türkiye'nin milli meselesi olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı:
"Ülkenin geleceğiyle alakalı. Türkiye Cumhuriyeti topraklarında, 21. yüzyılda çocuklarımız tarım yapacaksa, mutlak suretle bu bölünmenin önüne geçmeli ve kalanını da toplulaştırmalıyız. Bölünmüş yapıyı da bir yandan düzeltmeliyiz. Toplulaştırmaya büyük hız verdik, yatırımlar yaptık fakat öbür yandan bölünme devam ederse o zaman bunun anlamı kalmayacak. Bu kanunun esası bir de bölünmenin önlenmesi. Biz bunun ilk iki adımını 2005 ve 2007 yıllarında atmıştık. Bir limit getirmiştik. Şimdi buna kalıcı çözüm... TBMM'de bu kanun kabul edildi. Sayın Cumhurbaşkanımızın onayına sunuldu. O da değerlendirmesini yapacak. Türkiye için, Türkiye'nin geleceği, Türk tarım sektörü açısından çok hayırlı ve çok gerekli çok önemli bir düzenleme."