İnsan ve Medeniyet Hareketi'ne ait "medeniyettv.com" internet sitesinden canlı olarak yayınlanan Haliç Forumu programında "Küresel Sistemle Yüzleşen Türkiye'nin Gelecek Ufku" başlıklı konu ele alındı.
Bahariye Mevlevihanesi'nde çekilen programa konuk olan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, dünyada siyaset, ekonomi ve kültürde dünyanın değişim sürecinden geçtiği bir dönem olduğunu anlattı. Eski ve yeni Türkiye'de hakim olan paradigmaları değerlendiren Kurtulmuş, dünyada bu kadar büyük bir kriz yaşanmasının nedeninin, hakim paradigmanın çöküşe geçmiş olması olduğunu belirtti.
Yeni Türkiye değerlerini ve kuruluş felsefesini anlatan Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"En kolay adamları değiştirmektir. Biraz daha zor olan o araçları değiştirmeye çalışmaktır. Ancak en zor olan zihniyeti değiştirmektir. İşte Türkiye'de siyasi mücadelenin temeli, devletin aklını ve zihniyetini değiştirmektir. Vatandaşın kendi kimliğini söylemesi yasaktı. İnsanların ana dilde konuşmaları ve kendi dillerinde isim vermeleri yasaktı. Yakın zamana kadar Türkiye televizyonlarında Kürtçe şarkı söylenmesi mümkün değildi. Fakat şimdi devlet aklı değişiyor. Diyarbakır'da İbrahim Tatlıses ile Şivan Perver Türkçe, Kürtçe ve Arapça şarkı söyledi. Kıyamet kopmadı ve yer yerinden oynamadı. Türkiye bu anlamda normalleşme sürecine girdi. Aynı şekilde Türkiye'de uzun yıllar milletin inançlarıyla oynandı. 18 sene 'Tanrı uludur' diye bir ses, ezan diye bu millete dinletildi. Bu memlekette yakın zamana kadar 18 yaşındaki kız çocukları başörtülü oldukları için üniversitelere giremediler. Türkiye'de devlet kurumlarından yüzlerce insan başörtülü olduğu için atıldı. Şimdi çok şükürler olsun bu sorun çözüldü ve 5 tane Meclis'te başörtülü milletvekili arkadaşımız var. Belediye başkanlığı yapan başörtülü arkadaşlarımız da mevcut."
30 Mart seçimlerinin Türkiye'de siyasi bir sonuç ortaya koyduğunu ifade eden Kurtulmuş, bu seçimlerin Türkiye'nin siyasi tarihindeki en zor seçimi olduğunu söyledi.
Kurtulmuş, sözlerine şöyle devam etti:
"İçeriden ve dışarıdan muazzam bir koalisyon ve ittifak söz konusu oldu. Ancak çok şükür milletimizle sandıklarda da bu zor süreci aştık. Yüzde 45.5 gibi önemli bir sonuçla sadece AK Parti belediye başkanlarının seçilmesini sağlamadı, Türkiye'nin bundan sonraki vizyonunu onayladığını, ülkenin bu istikamette yola devam etmesini desteklediğini ortaya koydu. Bu seçimlerde Türkiye'yi olağanüstü bir dönem içine sokmak, Ukrayna'dan beter yapmak ve belki Suriye gibi bir hale getirmek isteyenler hayal kırıklığına uğradılar. Bütün hesapları yaptılar da, bir faktör olan milleti unuttular. Bundan sonra bu memlekette hiç kimse milleti hesaba katmadan adım atamayacak. Bunu açık bir şekilde söylüyorum.
Bu akşam burada hiç söylenmemiş bir şeyi söylemek isterim. 30 Mart akşamına kadar AK Parti, Türkiye'deki partilerden bir partiydi. 30 Mart akşamından sonra Türkiye'de AK Parti, bir büyük siyasi hareket haline dönüştü. Türkiye'nin bundan sonraki on yıllarını inşa edecek, kalıcı bir büyük hareket haline dönüştü."
Eski Türkiye'nin alışkanlıklarını sürdürmek isteyen çevrelerin olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, "Paralel yapı denilen şey, askeri vesayeti bitirmiş olan Türkiye'de, mesela yargıyı ya da emniyeti yeni bir vesayet odağı haline getirmeye çalıştılar. Hala yüksek yargının içinde bazı çevreler, 'acaba yeni bir vesayet odakları olarak nasıl kullanılır?' Bunun hesabını yapanlar var. 30 Mart'ta da millet bize; 'hayır, hiç bir vesayet odağının varlığına bundan sonra müsaade etmeyin' dedi. Bu memlekette yeni Türkiye'yi inşa etmek için başta anayasa olmak üzere, bütün reformları korkusuzca yerine getirmek için yola devam edilecek" diye konuştu.
- Cumhurbaşkanlığı seçimi
Programda gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Kurtulmuş, cumhurbaşkanlığı seçim süreciyle ilgili değerlendirmede bulundu.
Kurtulmuş, cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili şunları kaydetti:
"Türkiye'de 30 Mart seçimleri öncesi kopartılmaya çalışılan kıyametin önemli bir kısmı da cumhurbaşkanlığı seçimine müdahale etmektir. Çünkü Türkiye'de 1961 yılından beri bütün cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aynı oyunlar oynanmıştır. Bir takım müdahaleler yapılmıştır. Çünkü eski Türkiye'de cumhurbaşkanlığı makamı, halka rağmen kurulan sistemin emniyet sibobudur. Millet bütün bunları aşmayı başarırsa cumhurbaşkanlığı meselesinde takılıp kalsın diye yapılmıştır.
Ahmet Necdet Sezer'in cumhurbaşkanlığı müessesesini, veto müessesesi haline dönüştürdüğünü, her kararnamenin Köşk'ten geri döndüğünü hatırlıyoruz. Artık bundan sonra kapalı kapılar ardında bir takım pazarlıklarla cumhurbaşkanı adayını belirleyip, sonra parlamentoya gelip, 'elini indir, kaldır' şeklinde cumhurbaşkanı seçme devri geride kalmıştır.
Bu millet doğrudan doğruya kendi oylarıyla cumhurbaşkanını seçecek. Şimdi milletin verdiği bu yüzde 45 oy, cumhurbaşkanlığı seçimini çok rahatlatmıştır. Allah'ın izniyle göreceksiniz, cumhurbaşkanlığı seçimini güle oynaya yapacağız. İnşallah 10 Ağustos'taki ilk turda cumhurbaşkanlığı seçimini Türkiye sonuçlandıracaktır. Bu kanaatteyiz. Sayın Başbakanımızın oraya çıkmasını engellemek için de her türlü kumpasın kurulduğunu biliyoruz. Kararı da sayın Başbakanımız geniş istişarelerle verecek. Herkesle istişare yapacak. Sonuçta kanaatini de partide paylaşacak. Ne karar verir, bilmiyoruz? Başbakanımız cumhurbaşkanı adayı olmak isterse, Türkiye'nin güle oynaya seçilmiş ilk cumhurbaşkanı olacağını ümit ediyoruz."
Programda bir gazetecinin 1 Mayıs'la ilgili sorusu üzerine, Kurtulmuş şunları ifade etti:
"1 Mayıs 1977 eski Türkiye'nin tezgahlarından birisiydi. Eski Türkiye'nin insanları farklı şekildeki olaylarla nasıl birbirlerine düşman haline getirdiğini biliyoruz. Biz, 1 Mayıs'ta vefat eden bütün yurttaşlarımızı bir kere daha rahmetle ve saygıyla anıyoruz. Gerçekten çok kötü ve karanlık bir kumpastı. Dolayısıyla bir daha Türkiye'de böyle bir olayın olmaması, 1 Mayıs, Gazi, Çorum ve Sivas olaylarının olmaması için çalışıyoruz. Taksim Meydanı'nda 1 Mayıs'ta bütün gösterilerinin engellenmesi sadece 1 Mayıs'a dönük bir şey değildir. Hep şu söylendi; Kazancı Yokuşu'nda insanların yoğun olarak öldüğü yerde, aileler ve temsilciler gelsinler ve 1 Mayıs da vefat edenler yad edilip anılsın. Fakat bunun 1 Mayıs 1977 bahane edilerek, yeni bir siyasal istismara dönüştürülmesine de mani olalım. Bunun için emekçiler ve işçi kardeşlerimiz gösteri yapmak istiyorsa, İstanbul'da resmi meydanlar bellidir.
AK Parti 1 Mayıs'ı bir kırılma olmaktan çıkarmak için bayram havasına dönüştürdü ve resmi tatil ilan etti. Ümit ediyoruz, yarın olaysız bir şekilde, güçlü gösterilerle hem 1 Mayıs kutlanır hem de emek daha değerli hale nasıl gelir, buna ilişkin görüşler ortaya konulmuş olur."