Külünk, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, yurt dışındaki vatandaşların Türkiye'nin geldiği noktadan son derece mutlu olduğunu dile getirerek, konsolosluklarla ilgili şikayetlerinin yarı yarıya azaldığını kaydetti.
AK Parti iktidarının Türkiye'yi dönüştürmesinin sadece akli değil, fiziki de olduğunu vurgulayan Külünk, şöyle konuştu:
"Dün vatandaşları tasnif eden konsolos ve büyükelçilik anlayışı gitti, yeri geldiğinde onlarla camide, yeri geldiğinde restoranda bir araya gelen, onların cenazesine, düğününe sahip çıkan, konsolosluk kapılarının duvar, demirkapı olmaktan çıkarıp şeffaflaştıran, vatandaşın konsolosa ulaşabildiği, kapıdan içeriye girerken 'başörtünü çıkar' diyen anlayış yerine, ayırt etmeden ve ötekileştirmeden herkese kapısını ve yüreğini açan bir dış politika yönetimi egemen olduğu için otomatikman sorunlar yüzde 50-60 oranında azalmıştır. Dışişleri Bakanlığı bürokrasisi ile yakın irtibat içerisindeyim. İlettiğimiz her meseleye anında refleks gösteriliyor. Dışişleri yönetimi, bir bürokratının sınırları içerisinde koruyuculuk esaslı değil, vatandaş esaslı bakıyor hadiseye. Bu hissediliyor. Gidiyoruz konsoloslar bizimle beraber camiye geliyor, bizimle beraber vatandaşların düğününe geliyor veya kendileri müstakil gidiyor. Bu Türkiye'nin geldiği noktadır. Bu noktayı dışarıdaki vatandaşlarımız da aldıkları hizmet kalitesinin yüksekliğinden hissediyor. Bu alanda epey mesafe alındı ama henüz yüzde 100 noktasında değiliz. Halen daha da Dışişleri bürokrasisinde yurt dışında görev yapan bazı bürokratların ciddi anlamda kendilerini yenilemeye ihtiyacı var."
Külünk, Türkiye'nin dünyada 10 milyon insanı olduğunu belirterek, " Biz yurt dışında müstakil bir ülkeyiz. Ama AK Parti'ye kadar yurt dışındaki vatandaşlarımızı işçi dövizi olarak görmüşüz. AK Parti iktidarı, onları hissetmemiz gereken güç olarak gördü" görüşünü savundu.
-"Mavi Kart" sorunu
Külünk, iki yıldan beri yürüttüğü görevi gereği yurt dışına sık sık gidip vatandaşlarıyla bir araya geldiğini ve sorunlarıyla ilgilendiğine işaret ederek, sorunların çok önemli ölçüde azaldığını söyledi.
"Çok acil aşmamız gereken sıkıntı, Mavi Kart meselesi..." diyen Külünk, yurt dışındaki vatandaşların sorunların başında "Mavi Kart" ile ilgili tıkanıklığın geldiğini, içeride bir takım engellerin olduğunu ve bürokrasiye takıldığını söyledi. Kimlik yerine geçecek olan Mavi Kart konusunda birkaç kurumda uygulama sürecinde tıkanıklığın olduğunu anlatan Külünk, yurt dışındaki vatandaşların bu kartla işlemlerini yapabilmesi gerektiğini, bununla ilgili çalışmaların sürdüğünü anlattı.
-"THY'den şikayetçiler"
Külünk, yurt dışındaki vatandaşların THY'nin yaz aylarında uçak bileti fiyatının yüksekliğinden şikyetçi olduğunu, kendisinin de buna katıldığını söyledi. THY'yi konuyu gözden geçirmeye davet eden Külünk, "THY konuya biraz tüccarca bakıyor. Ben tüccarca bakış açısından ziyade, daha farklı bakması gerektiğine inanıyorum" dedi.
Geçen yıl Türkiye'ye 850 bin arabayla giriş yapıldığına dikkati çeken Külünk, "THY, özellikle izin dönemi olan 15 Haziran-15 Eylül arasında yoğun taleplerini dikkate alarak, fiyat noktasında kendilerini rahatlatacak adım atarsa, Avrupa'nın değil dünyanın her noktasındaki vatandaşlarımız yüksek heyecan duyacak ve THY'ye son derece müteşekkir olacaktır. THY yönetiminin bu soruna karşı çok dikkatli ve duyarlı olduğununu da farkındayım" diye konuştu.
-"Aristokrat yapılanma..."
Külünk, paralel yapının yurt dışındaki yapılanmasına da işaret ederek, şunları kaydetti:
"Bu suç örgütünün yurt dışındaki yapılanması aristokrat bir yapılanma, yani sokağa inmeyen bir yapılanmadır. Paraya dayanan, para toplamaya dayalı, topladıkları paralar üzerinden kültür merkezleri ve yurt dışındaki vatandaşların çocuklarına, bir takım yabancıların o ülkedeki çocuklarına yönelik okullaşma faaliyetleri var. Almanya'da 300'e yakın kurumları var. Ama bu yapının sokakta karşılığı yok. 17 Aralık'ta gerçek yüzleri sahne alınca çok ciddi uzaklaşma var ama bizim de devlet olarak yapmamız gereken işler var. Çok hızlı olarak Avrupa'ya gönderdiğimiz doktora ve yüksek lisans öğrencilerimizin barınma sorunlarını çözmeliyiz. Bu çocuklarımızın bu suç örgütüne eline düşmelerine neden olacak tüm alanları kapatmalıyız. Bir ülkeye bin öğrenci gönderiyoruz maalesef barınma, yurt ihtiyaçları karşılanmadığı için malum bu suç örgütünün eline düşüyor. Bir başka ülkede iki suç örgütünün arasına sıkışmışlar. Bu süreç son derece hayırlı olmuştur. Bundan Türkiye, ciddi anlamda yapması gerekenleri tespit etme fırsatı bulmuştur. Bunlarla ilgili olarak adım atıldıkça, örgütün etki alanı çok daha daralacak, sıfır noktasına gelecek."