İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (İDSB) Genel Sekreteri ve İnsani Yardım Platformu Koordinatörü Ali Kurt, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İslam dünyasındaki problemlerin bitmediğini, 4-5 aylık süreç içinde Orta Afrika'da koskoca bir ulusun asırlardır yaşadığı topraklardan göç etmek zorunda bırakıldığını söyledi.
Bölgede soykırım uygulandığını, insanların inanılmaz işkence ve zulümlere maruz kaldığını, canlı canlı timsahlara atıldığını, insan eti yiyen yamyamların türediğini anlatan Kurt, bölgedeki insanların doğdukları toprakları terk etmek ve en yakın ülkelere sığınmak zorunda kaldıklarını anlattı.
En yakın bölgeler Kamerun ve Çad'a 100'er binin üzerinde mültecinin akın ettiğini belirten Kurt, şunları kaydetti:
"Bu insanlar her şeylerini bırakarak topraklarını terk etti. Malları yağmalandı, evleri yakıldı, camiler talan edildi. Birleşmiş Milletler (BM), her zamanki gibi çok yetkisiz, duyarsız bir tablo sergiliyor. Kampların bulunduğu bu ülkelerin imkanları da yetersiz. Bizler de bir araya gelerek 'ne yapılabilir' konusunu ele aldık, durum değerlendirmesi yaptık. İnsani yardımın lojistik anlamda nerelere yönelebileceği konusunu değerlendirdik. Zamanımız kısıtlı. Çünkü 1-1,5 ay sonra yağmur sezonu başlıyor. Zaten ulaşım sorunu varken 1,5- 2 ay sonra ulaşım tamamen imkansız hale gelecek."
- Uçak dolusu insani yardım
Kamplarda salgın hastalık riskinin başladığı haberlerini aldıklarını belirten Kurt, Orta Afrika İnsani Yardım Kampanyası kapsamında gıda, barınma ve giyim malzemelerinin 20'ye yakın sivil toplum kuruluşu gönüllülerince karşılandığını söyledi.
Toplanan yardımların bölgeye ulaştırılması noktasında da çalışmalarının sürdüğünü dile getiren Kurt, şu bilgileri verdi:
"8 Mayıs gibi Çad'a uçak kaldırmayı planlıyoruz. Ağırlıklı olarak sığınmacılar Çad'ın güneyinde. İkinci uçağı da Kamerun'a kaldırmayı planlıyoruz. Türkiye'den gidecek yardımın dışında, bölgeden de gıda malzemeleri temin edilecek. Orta Afrika'nın yıllardır ihmal edilen, sömürülen, olumsuz tablosunun arkasında toplumsal dinamikleri köreltilmiş bir toplum var. Bölgenin yüzde 20'si Müslüman. Bunlar, Orta Afrika topraklarını terk etmek zorunda kaldı. İnsani yardım hassas bir konudur. Oradaki kardeşlerimizin yaralarına merhem olabiliriz. İnsanları Afrika'ya borcunu ödemeye davet ediyoruz. Haksız menfaat temin etmiş devletlerin başında Fransa geliyor. Bunların empati yapmalarını bekliyoruz."
İDSB Genel Sekreteri ve İnsani Yardım Platformu Koordinatörü Ali Kurt, öncelikle çetelerin saldırılarının durdurulması, barış gücü kuvvetlerinin kendilerinden beklenen misyonu yapması, uluslararası toplumun etkin olması ve BM'nin de duyarlılık göstermesi gerektiğini vurguladı.
Yardım çalışmalarına devam edildiğini dile getiren Kurt, oradaki insanların gıda, barınma gibi ihtiyaçları arasında medyanın desteğine de gereksinim duyduklarını söylediklerini belirterek, "İhtiyaç listesine medya mensuplarını da yazdılar. Dünyaya 'bizim sıkıntıyla karşı karşıya olduğumuzu servis etmelerini bekliyoruz' dediler" şeklinde konuştu.
- Barınma derme çatma çadırlarda
İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH) Afrika Koordinatörü Serhat Orakçı da Orta Afrika'nın iç bölgelerine yönelik yaptıkları çalışmaları Müslümanların göç etmelerinden dolayı sınır bölgelerindeki mültecilere yönelttiklerini belirtti.
Çad ve Kamerun sınırında mültecilerle ilgili acil yardım çalışmaları yaptıklarını vurgulayan Orakçı, "Türkiye'den giden ekipler, kamp bölgelerinde ailelerin ihtiyaçlarını karşılamak için çalışmalar yapıyor. 3-4 ekip Çad'da daha önce gitti. Yeni ekibimiz Kamerun'a tekrar gidiyor. Şimdi daha büyük bir yardım çalışması yapacak" ifadelerini kullandı.
Vakfın imkanlarını seferber etmeye çalıştıklarını ifade eden Orakçı, Müslümanlar'ın güvenli bölgeye tahliye edilmesi çalışmaları yaptıklarını söyledi.
Orakçı, "İnsanlar sınır bölgelerinde, kamplarda toplu yaşadığı için salgın hastalık görülüyor. Çocuklarda ishal, sıtma gibi salgın hastalık var. Kamplarda doktor yok. Sağlık klinikleri yok. Hastaneler uzak yerlerde. Ulaşım imkanları olmadığı için gidemiyorlar. İlaç yok" dedi.
Yağmur mevsiminin yaklaşmasının da ayrı bir sorun olduğunu dile getiren Orakçı, insanların, kendi imkanlarıyla 5-6 kazığı bir araya getirip, elbiseleriyle yaptıkları barınaklarda kaldıklarını anlattı.
- "Kampanyaya çok fazla destek yok"
Orakçı, Orta Afrika İnsani Yardım Kampanyası'nı daha geniş kitlelere duyurmak istediklerini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Kampanyaya çok fazla destek yok. Orta Afrika bilinmeyen bir coğrafya. Sivil toplum kuruluşları çalışmalar yapıyor. Çalışmaları halk desteğiyle yürüyor. Halk ne kadar bize destek sağlarsa biz de o oranda bu bölgelere ulaşabiliyoruz. Halkın destek vermesi önemli. Ama kamunun devlet eliyle yapabileceği şeyler de var. Sivil toplum kuruluşları kendi imkanlarıyla halktan buldukları destekle bir şeyler yapmaya çalışıyor. Daha güçlü bir yardım dalgası gerekiyor. 100 binlerin üzerinde mülteci var. Bu kadar insanın ihtiyaçlarının karşılanması ciddi bir yardım dalgası gerektiriyor. "
- "Kalıcı çözüme izin verilmiyor"
Barınma ihtiyacına konteyner kent gibi kalıcı çözüm getirmenin mümkün olmadığını dile getiren Orakçı, şöyle devam etti:
"Bu biraz ülkelerin göçmen politikalarıyla ilgili. Göçmenlere sıcak bakmıyorlar. Göçmenlerin kalıcı olmaması için şartların iyileşmesine sıcak bakmıyorlar. Şartlar iyileşirse daha fazla mülteci gelir korkusu var. Çad, Kamerun gibi ülkeler kötü şartların iyileşmesine maalesef çok taraftar değil. Kalıcı şeyler yapılmasına müsade etmiyorlar. Bu noktada sivil toplum kuruluşlarının yapabilecekleri de sınırlı. Devlet politikaları işin içine girdiği için orada her istediğinizi gerçekleştiremiyorsunuz. Çad yeni mülteci kabul etmiyor. Yeni mülteciler sınır bölgelerine gelip bekliyor, geçiş yapamıyor. Bu ülkeler, yoğun mülteci akını istemiyor. Sorunun kendilerine taşınmasını istemiyor."
Gıda, sağlık ve barınma ihtiyacının acil olduğunu belirten Orakçı, mart ayının başında gittikleri Çad'da 10 bin insanın kaldığı bir kampın deposunda hiç yiyecek olmadığını, görevlilerin ne yapacaklarını düşünürken, getirdikleri yardımla kampın deposuna gıda girdiğini söyledi.