Birdal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye topraklarında 1. Dünya Savaşı'nda, bundan 98 yıl önce planlı kışkırtmalar sonucu cereyan eden son derece trajik olayları gerekçe göstermek suretiyle her yıl Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk ulusu hakkında insanlık ölçülerine sığmayan suçlamaların son yıllarda adeta bir geleneğe dönüştüğünü söyledi.
1915'te açık veya potansiyel zararlı faaliyetleri nedeniyle silahsızlandırılarak oturdukları bölgelerden uzaklaştırılan bu toplulukların savaşın bitimiyle yeniden eski oturdukları bölgelere döndüğünün bilindiğini vurgulayan Birdal, "1918'deki bu yerleştirilmeler ve Türkiye'deki Ermeni nüfusuyla ilgili diplomatik kayıtlar ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Avusturya, Rusya ve Türkiye'nin dış işleri ve askeri arşivlerinde bulunduğu halde, dost ülkeler parlamentolarının tüm demokratik ilkeler çiğnenerek bugün Türkiye hakkında sözde soykırım karar tasarıları almaya zorlaması ve birer siyasi organ olarak parlamentolarında bu tür kararlar alma girişimleri, esasen son derece talihsiz bir durumdur ve Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün kurumları ve ulusun bizzat kendisi tarafından şu ana kadar bu kararlar derin bir üzüntüyle her yıl çoğalan bir öfkeyle izlenmiştir. Ne var ki Türk ulusu insaf ölçüsünden yoksun bu kararları üzüntüyle izlemiştir' diye konuştu.
Birdal, son yıllarda dost ve müttefik bilinen bazı devletler tarafından 98 yıl önce cereyan eden olayların çarpıtılarak parlamentolarına ve dünya kamuoyu gündemine getirilmeye çalışıldığını ifade ederek, şunları söyledi:
"Her yıl 24 Nisan tarihi bahane edilerek asılsız Ermeni soykırım iddialarıyla Türk milleti ve Türkiye cumhuriyeti devleti haksız bir şekilde karalanma yoluna gidilmiştir. Dost ve müttefik bildiğimiz devletlerin tamamen siyasi olarak takındıkları bu tutum, milletimizi derinden üzmekte, halkımızın öfkesini gün geçtikçe artırmaktadır. Tarihi şan ve şerefle dolu olan, gittiği her yere barış ve adalet götüren bir milletin karalanması tarihe ihanettir. Bugün ülkemizi ahlaksız olarak yargılamak isteyen devletler, kendi tarihlerindeki kara şayiaları unutturmak, dikkatleri başka yönlere kaydırmak gayreti içindedirler. Tarihi yargılamak siyasilerin değil, tarihçilerin vereceği bir karardır. Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti arşivlerini sonuna kadar açmış, soykırım iddialarının araştırılması için dünya kamuoyunu göreve davet etmiştir. Arzumuz, kapalı olan diğer arşivlerinde açılarak bilgilerin dünya kamuoyunun dikkatine sunulmasıdır. Bizler bu cesareti gösteriyoruz. Başta Ermenistan olmak üzere Ermeni hamisi kesilen devletlerin de bu cesareti göstermesini bekliyoruz. Demokratik ilkeler çiğnenerek sadece siyasi olarak milletimizin karalanması, halkımızın hayali bir soykırımı kabul etmeye zorlanması, uygar dünyaya yakışan bir hareket değildir. herkesi sağduyuya davet ediyoruz."