Dolar

34,9449

Euro

36,7036

Altın

2.990,69

Bist

10.125,46

Kirli hava vücudu yağlandırıyor

Kirli hava vücudu yağlandırıyor

12 Yıl Önce Güncellendi

2014-04-21 09:10:47

Kirli hava vücudu yağlandırıyor
Acıbadem Maslak Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Neslihan Kurtulmuş, başta genetik olmak üzere, vücuda giren gıda, kozmetik her alanda kullanılan plastik yapılı malzemeler gibi çevresel faktörlerin yanı sıra havadaki kimyasal kirliliğin de yağ dokusu artışını etkilediğini ifade etti.

Acıbadem Hastanesi'nden yapılan açıklamada, Doç. Dr. Neslihan Kurtulmuş, vücuttaki yağlanmaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Vücuttaki yağlanmanın en sık bilinen ve rastlanan nedeninin her ne kadar fazla kalori alıp bunu yakamamak olsa da aslında durumun oldukça karmaşık olduğunu belirten Kurtulmuş, vücuttaki yağ dokusu artışını belirleyen birçok faktörün bulunduğunu kaydetti.

Kurtulmuş, "Başta genetik olmak üzere farkında olarak ya da olmadan vücuda giren gıda, kozmetik ve her alanda kullanılan plastik yapılı malzemeler gibi çevresel faktörlerin yanı sıra havadaki kimyasal kirlilik gibi birçok faktör yağ dokusu artışını değişik mekanizmalarla etkilemektedir" ifadesini kullandı.

Vücuttaki yağ durumu hakkında bilgi edinmek için kullanılabilecek birçok yöntem olduğunu aktaran Kurtulmuş, pratikte en sık kullanılan yöntemlerin bel çevresi ölçümü, bel ve kalça oranı, kol derisi kıvrımı kalınlığı ölçümü, vücut kitle indeksi değerinin kullanıldığı formüllerle ölçüm ile "biolelectric impedance analysis" tekniğine dayanan tartı aletleriyle ölçüm olduğunu bildirdi.

Kurtulmuş, ayrıca gereklilik halinde ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi magnetik rezonans görüntüleme (MR) tekniklerinden de yararlanıldığını dile getirdi.

Vücuttaki yağlanmanın bölgesine ve miktarına göre önem oluşturduğuna işaret eden Kurtulmuş, bu nedenle de yağlanmayı tanımlarken çeşitli sınıflamalar yapıldığını, bu sınıflama ve derecelendirmelerin hastanın yağlanma nedeniyle taşıdığı riskleri değerlendirmeyi sağladığını belirtti.

- Yağlanma hangi oranlarda tehlike oluşturur?

Kurtulmuş, yağlanmanın hangi oranlara geldiğinde tehlike oluşturduğuna ilişkin, "Bununla ilgili birçok tıbbi veri olmakla beraber pratik olarak verebileceğimiz en basit gösterge bel çevresi olabilir. Bel çevresi kadınlarda 80 santimetre, erkeklerde 94 santimetre değerini geçtiğinde tehlike çanları çalıyor demektir. Fakat burada unutulmaması gereken, vücut yağının artmaya başladığı sürecin başlangıçtan itibaren önemli olduğudur. Çünkü damarlar ve kalp başta olmak üzere karaciğer ve diğer organların çevresinde yağ birikmeye başlar" açıklamasını yaptı.

Damarlar ve iç organların çevresinde yağ birikmesinin öncelikle kalp ve damar hastalıkları, şeker hastalığı, hipertansiyon olmak üzere kanser ve başka hastalıklara da yol açabildiğine dikkati çeken Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Vücut yağları yağ hücrelerinde toplanır. Bu yağ hücreleri vücudun her bölgesinde vardır. Ancak cilt altı ve kaslarda biriken yağlar genellikle riskli yağ dokusu olarak kabul edilmezken, karın içi bölgede, organlar çevresinde birikenler hastalıklar açısından risk oluşturmaktadır. Karaciğer, böbrek, kalp gibi organların çevresinin yağlanması insülin direnci, hipertansiyon, şeker hastalığı, kalp ve damar hastalıklarına yol açıyor."

Neslihan Kurtulmuş, yağlanmayı önlemek için öncelikle düzeltilebilir faktörlere, yani düzenli ve sağlıklı beslenme ile hareketli olmaya dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayarak, bu önlemlere rağmen devam eden sorun halinde hekime başvurulduğunda ek olarak ilaç tedavisi, kesin gereklilik halinde ise bazı cerrahi müdahaleler uygulandığını aktardı.

- "Şablon önerilerin uygulanması ciddi sorunlara yol açıyor"

Yağlanmanın önüne geçmek için önlemlere çocukluk çağlarından başlamak gerektiğini belirten Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Çünkü yağ hücreleri bebeklikten ergenliğin sonuna kadar vücuda giren kalorinin artışına göre depolamak için sayılarını artırır. Erişkin yaştan sonra ise genellikle sayı artmaz, mevcut hücrelerin kapasiteleri giderek artar. İşte bu, önlemin küçük yaşta alınmasının önemini gösteriyor. Ülkemizde 20-25 yıl öncesine gittiğimizde bu kadar obez çocuk ve erişkine rastlamadığımızı çok rahat hatırlayabiliriz. Çünkü hayatımızda 'fast food' yoktu, alışveriş merkezleri yoktu, bilgisayar yoktu, 'hayatı kolaylaştırıcı' olarak tanımlanan birçok alet yoktu, plastik kapların içinde sunulan gıdalar yoktu. Yağlanmanın genetik olarak aktarılabilir bir özellik haline de geldiğini bilerek gelecek nesilleri de korumak amacıyla bugünden önlem almak herkesin görevi olmalı."

Kurtulmuş, yağdan kurtulmak için en çok yapılan yanlışın beslenme ile ilgili olduğunu aktararak, "Çünkü vücuttaki yağ oranını azalttığı iddia edilen çok sayıda diyet listesi, bitkisel tedaviler ve otlar kolay erişilebilir durumda. İnternette değişik adlarla sunulan bu şablon önerilerin uygulanması ciddi sorunlara yol açmakta. Önemli bir sorun da estetik kaygı ile sağlığa yönelik kaygının algısındaki farklar. Bizim tıbben yağ dokusu fazlalığı olmadığını, hastalık riski taşımadığını düşündüğümüz insanlar yağ fazlalığı olduğunu düşünerek başvurabiliyor, gereksiz ameliyat yöntemlerine yönelebiliyor" değerlendirmesinde bulundu.

Sağlıklı yaşamın anne karnında başladığına dikkati çeken Kurtulmuş, sonrasında da bebeklikle beraber doğru beslenme ve hareketli yaşamın kişiyi yağlanmadan koruyacağını ifade etti.

Her insanın vücut özelliklerini belirleyen bir genetik yapısı olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Bu nedenle herkes ayrı olarak değerlendirilmeli, kimse kendini bir başkasının vücut verileriyle karşılaştırmamalıdır. Sorun olduğunda hekime başvurmalıdır. Diğer bir nokta da vücuda belli miktarlarda yağ dokusunun da gerekli olduğu unutulmamalı. Sosyal hayatın estetik ve ekonomik kaygılar nedeniyle empoze etmeye çalıştığı insan tipi tuzağına düşülmemeli" ifadelerini kullandı.

SON VİDEO HABER

Emlakçılar arasında silahlı çatışma: 2 ölü

Haber Ara