Dolar

34,9519

Euro

36,7095

Altın

2.998,52

Bist

10.010,78

CHP MYK toplantısı

CHP MYK toplantısı

12 Yıl Önce Güncellendi

2014-04-17 14:13:05

CHP MYK toplantısı
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, eski genel başkanlardan Deniz Baykal'ın açıklamalarıyla ilgili olarak, "Sayın Baykal'ı kastederek söylemiyorum, genel bir şey olarak söylüyorum; eleştiri çok özel bir müessesedir ama özeleştiri de eleştiri kadar kıymetli bir müessesedir" dedi.

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı.

Toplantı devam ederken, gazetecilere açıklamalarda bulunan ve soruları yanıtlayan Koç, yarın da Parti Meclisinin (PM) toplantı yapacağını ve gündemindeki konuları değerlendireceğini hatırlattı.

"Baskılarla, korkutmalarla, büyük yolsuzluk olaylarının üzeri örtme gayretleriyle, sanki çok bağıranın haklı olduğu algısı oluşturulmaya çalışılarak bir yerel seçim dönemi yaşadık" diyen Koç, "Kaynağı karanlık, kayıt dışı yabancı paraların Türkiye üzerinden dünya finans sistemine entegre edilmeye çalışıldığı bir dönem yaşıyoruz, bütün bu olayların altında bu yatıyor özetle" görüşünü savundu.

Koç, şöyle devam etti:

"Bu para trafiğinin, iktidar çevreleriyle ilişkilerinin kısmen ortaya çıkması, olayların ve bağlantılarının sorgulanması, Türkiye'nin içinden çok, dünya tarafından da dikkatle değerlendiriliyor olması oldukça önemli. Bu iddiaların ve tartışmaların önüne geçebilmek için, bu suçlamaların odağında bulunan iktidar sorumluları tek çare olarak şuna başvurdular; 'hukuk devletini işlemez hale getirmek, baskı ve sansürü ağırlaştırmak, demokrasiyi ancak kağıt üzerinde bırakacak uygulamaları hızla devreye sokmak' şeklinde kendilerini koruma altına alma güdüsünü gerçekleştiriyorlar. Hükümetin Adalet Bakanı aracılığıyla HSYK'ya, yargıya ayar verme girişimi, internet, Twitter, Youtube başta olmak üzere sosyal medya üzerindeki kısıtlamalar, şu anda görüşülmekte olan MİT yasası ile ülkenin çıkarlarından çok, iktidarın çarpık ilişkilerinin gizlenmesi ve ülke bütünlüğü ile ilgili gizli pazarlıkların yürütücülüğünün sorgulanmaması, bütün bu gayretlerin önde gelenleri. Bu çerçevede seçimler öncesi ve sonrası TBMM gündemi kendilerini koruyacak bu özel hukuk tedbirlerinin yasalaşmasına ayrılmış durumda. Meclisin işi gücü bu."

Çıkarılan mevcut yasaların Anayasa'ya aykırılıklarının, her görüşten hukuk çevresi tarafından net ifade edilmesine rağmen parmak çoğunluğuyla TBMM'den yasalaştırılarak geçirildiğini ileri süren Koç, "Şimdi, 'Çankaya kimsenin cebinde değil' açıklaması yapan sayın kişi de bunların aykırılığını bile bile onaylamaktan geri kalmadı. Bu konuda da bir serzeniş ifade etti. 'Kimsenin cebinde değil' ama belki bana da rastlayabilir gayretiyle, şirin gözükme gayretiyle taze gelinler gibi hem şikayet edip, hem onaylamak durumunda kaldı" diye konuştu.

-"MİT ile ilgili düzenlemeyi Anayasa Mahkemesine götüreceğiz"

CHP'nin anamuhalefet partisi olarak bu aşamadan sonra yapacağı tek şeyin Anayasa Mahkemesine başvurarak bunların iptalini ya da yürütmesinin durdurulmasını sağlamak olduğunu belirten Koç, MİT ile ilgili düzenleme çıktıktan sonra onunla ilgili de başvuru yapacaklarını bildirdi.

"Yüksek Mahkeme iptal ve yürütmeyi durdurma kararları verdikçe, bu sefer iktidar odaklarıyla, başta hükümetin başındaki kişiyle, bu kararı veren Yüksek Mahkeme'nin başkanı arasında, bir düello değil de tek taraflı bir tenkit, tahkir, şiddetli bir saldırı başladı" ifadesini kullanan Koç, şöyle devam etti:

"Bir korku paranoyası içinde tedirgin, ürkek, 'acaba yüksek mahkemede mi bana komplo kuranlar arasında' diyor. Yani bütün bu kirli ilişkilerin iktidara uzanan boyutlarını kapatmaya dönük bu girişimler, Anayasa'ya aykırılığı ayan beyan açık olan noktalarda, Anayasa Mahkemesinin bunun yürürlüğünü durması veya iptal etmesi kararı bile bu kişinin o duygularını kesmiyor. Çok tehlikeli bir dönemeç bu. Demokrasiden, hukuk devletinden bahsediyoruz. Şimdi sözlü ve görüntülü bir savaş da başladı. Dikkat ederseniz cumhurbaşkanlığı seçimlerine adaylığa hazırlanan Recep Tayyip Erdoğan, 17 Aralık'a kadar kendi inisiyatifiyle rakiplerine karşı kullandırdığı bazı yöntemler vardı. Bunu Sayın eski Genel Başkanımızla ilgili kaset komplosunda veya MHP'nin milletvekili adaylarına dönük kaset komplolarında görmüştük. 17 Aralık'tan sonra kendisine karşı ortak hareket ettiği çevrelerce kullanıldığını ileri sürdüğü yöntemlerin devreye sokulmasını izledik. 17 Aralık'a kadar kendisi kulandı, ondan sonra ortak hareket ettiği çevrelerce kendisine karşı bu yöntemler kullanıldı."

-Kılıç ile ilgili fotoğraflar

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın olası cumhurbaşkanlığı adaylığına medyada adının geçtiğini ve bu durum sonrasında da tartışılacak bazı fotoğrafların medyaya sızdırılmaya başlandığını ileri süren Koç, şunları kaydetti:

"Bu son gelişmeler açıkça şunu gösteriyor; 17 Aralık'a birisi servis yaptı, 17 Aralık'tan sonra, birlikte servis yaptıkları bir grubun kendisine karşı olan hamlelerini gördük. Şimdi, Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın adı cumhurbaşkanlığı adayları arasında geçiyor diye Sayın Haşim Kılıç'a yönelik tartışma yaratacak bazı fotoğrafların servis edildiğini görüyoruz. Bu gibi şantaj, zorda bırakma veya etik dışı siyaset uygulamasını bu ülkede yegane mimarının, uygulayıcısının bizzat Recep Tayyip Erdoğan isimli kişi olduğunu gösteriyor. Kendisi için bu yol mübahtır, kullanılabilir. Bu yol başkaları tarafından kullanılırsa ayıptır, şantajdır, montajdır. Sonuç Türkiye'de bu kirli siyaset döneminin tek sorumlusu tetikçisi, aynı zamanda da kurbanlarından biri Recep Tayyip Erdoğan'dır."

Demokrasilerde ve hukuk devletlerinde "ferman, buyruk, yargı üzerinde tehdit yağdıran başbakanlar" olamayacağını ifade eden Koç, demokrasilerde işleyen kurumların rayından çıkması durumunda ise totaliter rejimin devreye gireceğini savundu.

-Cumhurbaşkanlığı seçimleri

Cumhurbaşkanı adayı konusunda değerlendirmelerinin sürdüğünü belirten Koç, CHP'nin toplumun tüm kesimlerine hitap edebilen, kimliği ve kişiliği tartışılmayacak bir aday çıkaracağını söyledi.

Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda iktidar kanadının daha hızlı davranışlarda bulunduğunu ifade eden Koç, "Birisi bu süreci çantada keklik olarak görüyor, mevcut cumhurbaşkanı da 'cumhurbaşkanlığı kimsenin cebinde değildir' açıklamasını yapıyor. Bu sözlü göndermeleri ısınma turu kabul edelim, esas mücadele başlamadan önce. Artık bunlar hangi boyutta ilerler, hangi noktaya ulaşır bunu zaman belirleyecek" dedi.

Koç, tartışmaların üzerinden AK Parti'de bir fetret devri yaşanacağını ileri sürdü.

AK Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik'in, TÜRGEV'e yapılan bağışlara ilişkin, "Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğine (ÇYDD) de yapılıyor" değerlendirmesini eleştiren Koç, "Bu kadar basit mi bu iş? 100 milyon dolardan bahsediyoruz. ÇYDD gibi 50, 100 lira, bilemediniz 500 lira bağış yapılan ve kız çocuklarının okutulması için bu kaynağın kullanıldığı bir derneği örnek gösteriyorsun. Yakışıyor mu hiç? Ne kadar izansız ve şanssız bir açıklama bu" dedi.

-"1 Mayıs kutlamaları Taksim'de yapılmalıdır"

Anayasa'ya aykırılığı çok açık olan yargı, internet ve MİT konularında özel hukuk maddelerinin yasalaştırıldığını, bunu Anayasa Mahkemesine götüren CHP ile de alay edildiğini savunan Koç, demokrasinin gereğini yaptıklarını, haksızlıkların önüne geçmeye çalıştıklarını söyledi.

Gezi Parkı odaklı olaylarındaki gibi İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu'ya 1 Mayıs'ın Taksim'de kutlanmayacağı yönünde kanunsuz emirler verildiğini ileri süren Koç, aldıkları hukuka aykırı kararı, AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu'nun, validen önce açıkladığını iddia etti.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, "toplantı ve gösteri yapma hakkının, gösterinin yapılacağı yeri de kapsadığını" belirttiğini anımsatan Koç, "İstanbul Valisi kanunsuz emirleri uygulamaya sokmakta ısrar ederse hukuken sorumlu duruma düşer. Zaten dosyası kabarık Gezi'de. Şimdi üzerine bir de bu ilave edilecek. Olay açık, net bu bir yargı kararıdır. Gösteri yapma hakkını kullanan kişi, gösteri yapılacak yeri de belirleme hakkına sahiptir. 1 Mayıs kutlamaları Taksim'de yapılmalıdır ve yapılacaktır" diye konuştu.

-Baykal'ın açıklamaları

Koç, açıklamalarını tamamladıktan sonra, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin, "Deniz Baykal, seçim sürecine ilişkin 'çılgınca hatalar yapıldığını' söyledi. Dün de İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı'nın eleştirileri vardı. Bu eleştirilere bir yanıtınız olacak mı" sorusuna, Koç, şu yanıtı verdi:

"Bunlar parti içerisindeki kurullarımızda görüşülür. TBMM grubumuz da cumartesi toplanacak, bu eleştirileri, tespitleri yapan kişiler daha önceki statüleri ne olursa olsun oraya da gelip bu eleştirileri yapma hakkına sahipler. Sayın Baykal'ı kastederek söylemiyorum, genel bir şey olarak söylüyorum, eleştiri çok özel bir müessesedir ama özeleştiri de eleştiri kadar kıymetli bir müessesedir."

"Dar bölge seçim sistemini nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusu üzerine, Koç, dar bölge seçim sisteminin, Türkiye'ye getireceği sakıncalar bulunduğunu, seçim bölgeleri daraldıkça siyasi bilincin azalacağını, hemşehricilik, dernekçilik, mezhepçilik yada Türkiye'ye musallat olan çeşitli dayanışma gruplarının egemen olduğu bir yöntemin ortaya çıkacağını iddia etti.

Yeni büyükşehir yasası nedeniyle oy dengelerinden dolayı bazı şehirleri kaybettiklerini savunan Koç, eski yasa olsa Ankara, Antalya, Mersin ve Ordu'yu CHP'nin kazanacağını öne sürdü.

Haber Ara