Başbakan Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'yi terörle ve terör örgütleriyle yan yana göstermeye çalışan her rapor ile haber ve yorumun, sahiplerinin itibarını sarsacağını ama Türkiye'ye ve Türkiye'nin itibarına en küçük bir zarar veremeyeceğini vurgulayarak, gerek AB nezdinde gerek küresel ölçekte bu tür saldırıları etkisiz kılmak için yoğun bir şekilde çalışmaya devam edeceklerini kaydetti.
MİT'e ait tırların hukuksuzca durdurulması ve aranması, Dışişleri Bakanlığı'ndaki toplantının dinlenmesi ve diğer hukuksuz dinlemeler konusunu da çok yakından takip ettiklerini belirten Erdoğan, "Bu casusluk faaliyetlerinin açığa çıkarılmasının önünde ciddi bir direnç olduğunu burada vurgulamak istiyorum" dedi. Erdoğan, şöyle konuştu:
"Adana'da vatansever bir savcı çıktı. Hem casusluk faaliyetleri hem de hukuksuz dinlemeler konusunda soruşturma başlattı. Bazı zanlılar da bu soruşturmalar kapsamında gözaltına alındı ve tutuklandı. Aradan bir kaç gün geçmeden işte o paralel yapı, o paralel çetenin mensupları devreye girdiler ve soruşturmaya müdahale ettiler. Paralel yapının medyası manşet atıyor, paralel yapının yargıdaki uzantıları adeta talimat almışcasına zanlıları serbest bırakıyor ve tutuksuz yargılama kararı ile serbest kalıyor. Ortada apaçık bir ihanet varken, apaçık bir casusluk faaliyeti varken haklarında güçlü deliller bulunan zanlıların serbest bırakılması gerçekten düşündürücüdür. Aynı şey böcek soruşturmasında yapıldı. Zanlılar ellerini, kollarını sallayarak yurt dışına kaçtılar. Aynı şey sınavlardaki yolsuzluk soruşturmasında yapıldı. Aradan yıllar geçti ve belki de deliller karartıldı. Biz yargıdaki bu çeteleşmeyi, yargının bir kısmına sirayet etmiş bu kokuşmuşluğu dile getirdiğimizde; 'siyaset yargıya müdahale ediyor' diye birileri ayağa kalkıyor.
İşte buyrun Adana'da çok açık bir casusluk faaliyeti var, çok açık bir ihanet var. Yargı içine sızmış çete mensupları eliyle bırakın sessiz kalmayı casuslar, hainler lehine karar alındı. Başta HSYK olmak üzere, yüksek yargı da bu hukuk cinayetlerini adeta uzaktan film izler gibi izliyor. Allah aşkına soruyorum: Bu mesele sadece benim meselem midir? Bu mesele sadece AK Parti'nin, Hükümetin meselesi midir? Bu mesele Türkiye meselesi değil de nedir? Bu ülkenin Cumhurbaşkanının, Başbakanının , Genelkurmay Başkanının, hakim ve savcılarının dinlenmesinden daha vahim ne olabilir? Bu ülkenin Dışişleri Bakanlığı'ndaki en gizli toplantının dinlenip servis edilmesinden daha vahim ne olabilir? MİT'e ait tırların durdurulmasından, MİT mensuplarının darbedilmesinden, tırların aranmasından daha vahim ne olabilir? CHP, MHP, BDP bu hukuksuzluk karşısında hiç konuştular mı? Daha ne kadar susacaklar, daha ne kadar üç maymunu oynayacaklar? HSYK, bu hukuksuzluk ve hukuk cinayeti karşısında daha ne kadar sessiz ve takipsiz kalacak? Yargı içindeki paralel çeteye cesaret veren bu tavırlar daha ne kadar devam edecek? Hiç kusura bakmasınlar tek başımıza kalsak da biz bu ülkenin ve milletin çıkarlarını, hukukunu sonuna kadar, hukuka inanmış olan yargı mensuplarıyla inşallah savunmaya devam edeceğiz. Birileri şantaja boyun eğmiş olabilir. Birileri tehditlerle sindirilmiş olabilir. Birileri de haşhaşı fazla kaçırmış olabilir ama biz sonuna kadar bu hukuksuzluğun takipçisi olacak, yılmadan, vazgeçmeden, asla boyun eğmeden, geri adım atmadan bu çetenin üzerine gideceğiz."
-"Kimsenin yaptığı yanına kar kalmayacak"
Başbakan Erdoğan, suç işleyenlerin er ya da geç mutlaka yargının karşısına çıkacağını belirtti.
Suça göz yumanların, ortadaki açık delilleri rağmen suçun üzerini örtenlerin er ya da geç ama mutlaka bunun hesabını yargı önünde vereceklerini ifade eden Erdoğan, "Devletin koridorlarından çeteleri nasıl kovduysak, kovuyorsak, o koridorları nasıl temizlediysek, hiç kimsenin şüphesi olmasın, adliye koridorlarından da o çeteleri, o şebekeleri kesinlikle temizleyeceğiz. Ama tabi bunun akşamdan sabaha derseniz, o kadar kolay değil, 35 yıllık bir sürecin temizliğini yapacaksınız. Hiç kimsenin yaptığı yanına kar kalmaz ve kalmayacak" dedi.
Erdoğan, bugüne kadar kuvvetler ayrılığını hassasiyetle savunduklarını ve Türkiye'nin selameti adına bunu en güçlü şekilde savunmayı sürdüreceklerini ama yasama ve yürütme olarak yargıda tuzun kokmasına da müsaade etmeyeceklerini kaydederek, yetki alanları çerçevesinde zaten gerekeni yaptıklarını bildirdi. Erdoğan, "Vazifelerini ihmal edenlere de vazifelerini hatırlatmak bizim sorumluluğumuzdur. Bundan da kaçınmayacağız" diye konuştu.
-"30 Mart seçimlerinde ağır yenilgiye uğrayan partiler..."
Başbakan Erdoğan, 30 Mart seçimlerinde ağır yenilgiye uğrayan siyasi parti ve çevrelerin hezimetlerini örtmek için yoğun bir şekilde gündemi farklı yerlere çekmeye çalıştıklarına şehit olduklarını söyledi.
CHP, MHP ve BDP'nin seçimin üzerinden 16 gün geçmiş olmasına rağmen halen çıkıp özeleştiri yapmadıklarını, seçim sonuçlarını sağlıklı şekilde değerlendirmediklerini ifade eden Erdoğan, CHP'nin 30 Mart akşamından itibaren "seçimlere hile karıştı" iddiasını sürekli gündemde tutarak kendi tabanını oyaladığını söyledi. Erdoğan, "MHP seçim sonuçlarını konuşmak yerine Cumhurbaşkanlığı seçimlerini gündeme getirerek... Zaten kampanya boyunca da Cumhurbaşkanlığı seçimlerini konuşmuştu. Şimdi salı günleri şu grup toplantısı olmasa herhalde konuşacak hiç bir şeyi yok. Bunu da 'dostlar alışverişte görsün' anlayışı ile ister istemez gelip bu konuşmaları gelip tabi ki yapıyorlar" dedi.
-"CHP'de sorgulama başladı"
Başbakan Erdoğan, BDP'nin de aynı şekilde gündemi farklı yerlere çekerek seçim yenilgisinin üzerini örtemeye çalıştığını söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti:
"Yapay gündemler, bu üç muhalefet partisinin de seçimin verdiği mesajlardan köşe bucak kaçmalarına çare olmayacaktır. Bu partiler kendilerini sorgulamazsa, tabanlarına gereken hesabı vermezlerse, er ya da geç bu partiye oy vermiş kardeşlerim parti yönetimlerini sorgulamaya başlayacaktır. Nitekim CHP'de de bu sorgulamanın başladığını görüyoruz. Vatana ihanet içindeki paralel yapıyla işbirliği yapmanın elbette bir bedeli olmalıdır. CHP ve MHP kendi tabanlarına karşı mutlaka bunun hesabını vermelidir, verecektir. Biz ne bu ihaneti ne de bu hainlerle işbirliği yapanları asla unutmayacağız, asla da unutturmayacağız. Bu ihanetin, bu işbirliği ve ittifakın üzerinin örtülmesine de asla göz yummayacağız.
Biz hiç bir zaman gerilimin tarafı olmadık. Siz o sesi çok çıkanlara, o malum medya eliyle kara propaganda yapanlara hiç aldanmayın. Bu ülkede biz 12 yıldır eser siyasetinin, plan ve proje siyasetinin temsilcisi olduk, onlar gerilim siyasetinin temsilcisi oldular. Şu sorulabilir? Ne yaptınız? Bu ülkede yerel yönetimlerde neleriniz var, hangi eseriniz var, bunu onlara sorun yeter. 12 yıl boyunca biz eser, hizmet, icraat ürettik; onlar sadece ve sadece gerilim ürettiler. Şu ana kadar 12 yıl içerisinde 8 seçime girdik ve her seçimden birinci parti olarak zaferle çıktık. Her seçim sonrasında, başta medya olmak üzere, bizden balkon konuşması yapmamızı, gerilimi düşürmemizi istediler. Hep bunu söylediler. Biz de bunu yaptık, 'büyüklük biz de kalsın' dedik. Her seçim sonrasında gerilimi düşürmek için gereken adımı attık. İşte en son 12 Haziran 2011 seçimlerinin olduğu akşam, yine genel merkezimizde balkona çıktık; 'gün hesaplaşma değil helalleşme günüdür' dedik ve herkesten helalleşme istedik, açtığımız davalardan feragat ettik. Biz bu büyüklüğü, olgunluğu gösterirken, ne CHP'den ne MHP'den ne de BDP'den bu olgunluğu hiç bir zaman göremedik. Biz elimizi uzattık, onlar bize yumrukları ile karşılık verdiler ve kaçtılar. Biz musafaha yapalım istedik, onlar yumruklarını sıktılar. Öyle zamanlar oldu ki 'gidelim partilerinde ziyaret edelim, konuşalım' dedik, o nezaketi bile göstermediler. bizim MHP'den üç kez bizim bu tür talebimiz oldu. Gerilimin tarafı kimdir? İşte bunlar."
Başbakan Erdoğan, CHP Grubu'nu gidip ziyaret ettiklerini, daha önceki dönemde makamlarında ziyaret ettiklerini belirterek, "Anlaşırız, anlaşmayız o ayrı bir konu. Ama bu görüşmeleri yaptık. Fakat MHP ile bunu hiç yapamazsınız, 3 kez talebimiz olmasına rağmen, bu ülkenin iktidar partisiyiz, parlamentonun yüzde 63'üne sahibiz. Biz sizden ziyaret istiyoruz, 'gelelim, ziyaret edelim, oturalım, konuşalım' istiyoruz; beyefendiler 'evet' diyemiyor, 'hayır' diyor. Kim gerilimin tarafı? Bunlar da insani ilişkiler noktasında da maalesef böyle bir şeyi beklemeyin" dedi.
Geçen hafta burada MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile alakalı ifade kullandığını hatırlatan Erdoğan, "Niye kullandım bu ifadeyi? Beyefendiler rahatsız olmuş. Peki aynı gün grup konuşmasında Bahçe'nin şahsıma yönelik hakaretlerini... Kulakları bunların sağır mıydı ya dinlemediler mi? Sen bu ülkenin Başbakanına bu denli hakarette bulunacaksın, bu ülkenin Başbakanı 1,5 yıldır sizin isminizi ağzına almadı, siz hala cevap vermeyeceksiniz. Kusura bakmasınlar biz bir yanağına tokat atıldığı zaman öbür yanağını uzatanlardan değiliz. Biz Akif'in ifadesiyle, 'yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?' Biz uysal koyun değiliz, uysal koyun değiliz" diye konuştu.
(sürecek)