KKTC Meclis Başkanı Sibel Siber, Lefkoşa'da temaslarda bulunan AB Bakanı ve Başmüzakereci Çavuşoğlu'nu makamında kabul etti. Kabulde, Dışişleri Bakanı Özdil Nami, Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçisi Halil İbrahim Akça ile bazı milletvekilleri de hazır bulundu.
Çavuşoğlu, görüşmede yaptığı konuşmada, AB Bakanı olarak hem Türkiye hem de KKTC'nin haklarını en iyi şekilde savunmaya çalıştığını ifade ederek, bu süreçte Dışişleri Bakanı Nami ile de yakın çalışma içinde olduklarını söyledi.
AB'nin KKTC üzerindeki kısıtlamalar ile ambargoları kaldırması ve doğrudan ticaret tüzüğünü yürürlüğe koyması gerektiğini belirten Çavuşoğlu, KKTC halkının Avrupa Parlamentosu'nda kendi seçtikleri milletvekilleri tarafından temsil edilmesini istediklerini dile getirdi.
Türkiye'nin yeniden başlayan müzakere sürecini ortak açıklama temelinde desteklediğini ifade eden Çavuşoğlu, Kıbrıs'ta bir an evvel sonuca gidilmesini arzu ettiklerini, müzakerelerin ucu açık değil, bir takvime bağlı olarak sürmesini istediklerini kaydetti.
- Siber: "Toplumun sesine ambargo uygulanamaz, bu haksızlıktır"-
Meclis Başkanı Sibel Siber de Çavuşoğlu'nu Cumhuriyet Meclisi'nde ağırlamaktan onur duyduğunu belirterek, "Uluslararası aktörler, uluslararası platformlarda bu toplumun sesine ambargo uygulayamaz, bu haksızlıktır" diye konuştu.
Kıbrıs'ta iki ayrı toplumun varlığının uluslararası olarak kabul edildiğini dile getiren Siber, 1960 Anayasası'nda da bunun geçerli olduğunu, Kıbrıs Türk toplumunun temsilcilerini kendisinin seçtiğini, hiçbir zaman bir toplumun diğerinin milletvekilleri tarafından temsil edilmediğini dile getirdi.
Çözümün iki toplum arasında olacağını kaydeden Siber, iki toplumun varlığının kabul edildiğini, referandumda da iki toplumun ayrı ayrı oylama yaptığını anımsattı.
Kıbrıs Türk toplumunun demokratik yolla seçilmiş milletvekilleri tarafından temsil edildiğini belirten Siber, sözlerine şöyle devam etti: "Çözümü ve barışı destekleyen bir toplumun sesine kulak vermek, temsilcilerini dinlemek daha sağlıklı bir çözüme ulaşılmasını sağlar. Liderler masa başında çözüm için çalışırken, toplumun temsilcilerinin dinlenmesi gerekiyor. Çözüm başka, barış başkadır. Çözümü liderler yapacak ama barışı halklar yapacak."
