Gerekçeli kararın, sanıkların bireysel değerlendirmesinin yapıldığı bölümünde, Cihandar Hasanhanoğlu ve Mustafa Koç ile bir kısım personelin, sanık Şener Eruygur'un emir ve talimatları doğrultusunda 2003-2004 yıllarında "Ayışığı", "Yakamoz" ve "Eldiven" kod adlı darbe planlarını hazırladıkları kaydedildi.
"Ayışığı" kod isimli darbe planında, Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün emekliye ayrılması ya da etkisiz hale getirilmesi, azami sayıda milletvekilinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı terk etmesinin sağlanması, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in görevini sürdürmesi için yapılması gerekenlerin planlandığı aktarılan kararda, şunlar kaydedildi:
"Yakamoz' kod isimli darbe planının darbenin ikinci aşamasını oluşturduğu ve planda TSK'nın, sivil idarenin ve dış dünyayla ilişkilerin yeniden düzenlenmesi ile darbenin nasıl ve ne şekilde yapılacağının ayrıntılı şekilde planlandığı, 'Eldiven' kod isimli darbe planı Ayışığı ve Yakamoz kod isimli diğer darbe planları ile birlikte incelendiğinde, planlanan darbenin son aşamasını yani darbe gerçekleştirildikten sonra yapılacak hususları oluşturduğu, bu darbe planı çerçevesinde ise 'Dahili mutabakatın sağlanması, CMB mutabakatının sağlanması, yıpratma, hazırlık ve geçiş, TSK Türk halkı projesi' şeklinde planlamaların yapıldığı anlaşılmıştır."
Kararda, bahse konu darbe planları çerçevesinde, istihbarat sağlama, fişleme, arşivleme, medyayı kontrol ve yönlendirme çalışmaları yapıldığı, üniversite öğretim görevlilerinden, sivil toplum kurumu yöneticilerine kadar birçok kişiden sağlanan dosyalar ve şahıslara ilişkin özel bilgilerin rapor haline getirildiği, darbeye taraftar olmayan ve Ergenekon terör örgütünün amaçları doğrultusunda hareket etmeyen dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ü istifaya zorlamak için uygulanacak strateji, darbede görev alacak ve darbe sonrası görevlendirilecek kişiler ile darbe sonrası hapsedilecek insanların tutulacakları yerlerin tespit edildiği belirtildi.
ABD'nin, AB'nin yapılacak darbeye karşı muhtemel tepkileri nazara alınarak, alınacak tedbirler konusunda ayrıntılı planlar hazırlandığı ve stratejiler geliştirildiği ifade edilen kararda, darbenin bir başka olmazsa olmazı olan gençlik hareketlerini meydana getirmek ve üniversiteleri darbe zemininin hazırlanmasında kullanmak için bir kısım rektörlerle görüşüldüğü, ayrıca halk desteğini temin için örgütün sivil unsurları ile temasa geçilip koordineli hareket edildiği, dolayısıyla darbenin pek çok icra hareketinin yapıldığının anlaşıldığı vurgulandı.
- "Sivil toplum kuruluşlarını örgütleme vazifesi ile görevlendirildi"
Kararda, Şener Eruygur'un, 2004 yılı Ağustos ayında emekli olduktan sonra örgütsel faaliyetlerine devam ettiği, yine örgütün gerçekleştirmeyi planladığı darbeye zemin hazırlamak amacına matuf olarak, Hurşit Tolon ile birlikte sivil toplum kuruluşlarını örgütleme vazifesi ile görevlendirildiği kaydedilerek, "Hurşit Tolon kadın ağırlıklı derneklerden oluşan Anadolu Ulusal Uyanış ve Dayanışma Platformunu, sanık Şener Eruygur ise Ulusal Birlik Hareketi Platformunu oluşturduğu ve Eruygur'un Ulusal Birlik Hareketi Platformunun başkanlığını yaptığı, daha sonra yine aynı amaca yönelik olarak ADD'nin başına geçtiği ve faaliyetlerini burada devam ettirdiği anlaşılmıştır" ifadelerine yer verildi.
Eruygur'un, Ergenekon silahlı terör örgütünün üyesi veya yöneticisi olmadığını ve darbe çalışması içerisinde bulunmadığını savunsa da 3 Aralık 2003'te Genelkurmay Başkanı başkanlığında, üst düzey komutanların katılımı ile yapılan toplantıda, büyük bir kısmının hükümetin uyarılması ve muhtıra verilmesi yönündeki konuşmalarından sonra, "Söylenecekler söylendi...Her şey elden gidiyor" şeklinde muhtıra verilmesi düşüncesine destek verdiği anlatıldı.
Kararda, Eruygur'un Jandarma Genel Komutanlığı yaptığı dönemde, örgütün medya yapılanmasında görev yapan sanıklar İlhan Selçuk, Ahmet Tuncay Özkan, Mustafa Ali Balbay ve Vedat Yenerer ile üniversite yapılanmasında görev yapan sanıklar Mustafa Abbas Yurtkuran, Fatih Hilmioğlu, Rıza Ferit Bernay ve Kemal Yalçın Alemdaroğlu ile irtibat halinde olduğu ve hükümete karşı hazırlanan darbe planlarının uygulanması kapsamında birlikte faaliyet yürüttüğü kaydedildi.
Eruygur'un emekli olduktan sonraki dönemde de örgüt yöneticileri sanık İlhan Selçuk ve Mehmet Haberal'ın koordinasyonundaki gizli örgütsel toplantılara iştirak ettiği ifade edilerek, şunlar kaydedildi:
"Örgütün stratejisine uygun birçok dernek ve platformların yönetimine girerek, bu oluşumları örgütün amaçları doğrultusunda yönlendirmeye çalıştığı, örgütün 'sivil toplum kuruluşlarını yönetme ve yönlendirme' stratejisine uygun olarak emekli olması sonrası önce ÇEV'de yönetici, sonra Atatürkçü Düşünce Derneği'nin (ADD) genel başkanlığı ve Ulusal Birlik Hareketi Platformu isimli çok sayıda sivil toplum örgütünden oluşan platformun başkanlığını yaptığı, bu çalışmaları sırasında örgüt yöneticileri ve birçok örgüt üyesi ile irtibat içerisinde bulunduğu, toplumu hükümete karşı kışkırtmak amaçlı miting ve toplantılar düzenlenmesi faaliyetlerinde koordinasyonu sağladığı, askeri müdahaleye zemin oluşturma faaliyetlerini bizzat yürüttüğü mahkememizce sabit kabul edilmiştir."
- Emekli Tuğgeneral Ersöz
Gerekçeli kararın emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'le ilgili kısmında, CÇG'nin yaptığı belirtilen faaliyetlere değinildi.
Sanığın da içinde bulunduğu bazı görevlilerin CÇG'nin faaliyetlerini planlayıp uyguladığı anlatılan kararda, şunlar kaydedildi:
"Sanık Mehmet Şener Eruygur'un emir ve talimatları doğrultusunda, sanık Levent Ersöz, Hasan Atilla Uğur, Cihandar Hasanhanoğlu ve Mustafa Koç'un Jandarma Genel Komutanlığı'nda görevde oldukları dönemde illegal olarak oluşturulan Cumhuriyet Çalışma Grubu faaliyetlerini planlayıp uygulamaya koydukları, başbakan, milletvekilleri ve birtakım belediye başkanları ile üst düzey bürokratların örgüt faaliyeti çerçevesinde illegal telefon görüşmelerini kayda aldıkları, elde ettikleri kayıtları hükümet aleyhinde kullandıkları, devletin kamu hizmeti için tahsis ettiği örtülü ödeneği örgütün amacı doğrultusunda kullandıkları, siyasileri, gazetecileri ve sendikacıları makamlarına çağırarak hükümet aleyhinde yönlendirici toplantılar yaptıkları ve görüşmeleri gizlice kaydettikleri, hükümette bulunan Adalet ve Kalkınma Partisi bakan ve milletvekillerinin özel hayatlarını takibe aldıkları, bir kısmının katıldıkları toplantılarda gizlice kamera ile görüntülerini kaydettikleri, bir kısmının fotoğraflarını çektikleri ve bunları basın yayın organlarında yayınlattıkları sabit görülmüştür."
CÇG faaliyeti kapsamında hayata geçirilen pek çok planın iç ve dış koşullar nedeniyle sonuçlandırılamadığı kaydedilerek, "Bir başka deyişle suçun icrasına başlanmakla birlikte sonuç gerçekleşmediğinden suç teşebbüs aşamasında kalmıştır. İcra hareketlerinin hepsi tamamlanmadığından da suç eksik teşebbüs aşamasında kalmıştır" denildi.
- "CÇG kapsamında darbeye matuf planlanan pek çok eylem yapıldı"
Kararda, sanığın eylemleri bir bütün halinde değerlendirilerek, eylemine uyan ve lehine olan 765 sayılı TCK 147. maddesi gereğince ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldığı aktarılarak, şu ifadeler kullanıldı:
"CÇG kapsamında darbeye matuf planlanan pek çok eylem yapılmakla birlikte tüm faaliyetler gerçekleştirilmediğinden sanığın eyleminin eksik teşebbüs aşamasında kaldığı anlaşıldığından, sanığın darbe ekibi (Cumhuriyet Çalışma Gurubu) içerisinde etkin bir konumda olması, ekibin başında olan kişilerden biri olması, dolayısıyla gerçekleştirdiği eylemlerin önemli, oluşturduğu tehlikenin ağır ve kastının yoğun olması dikkate alınarak, 765 sayılı TCK 61/1 maddesi gereğince cezası takdiren üst sınırdan 20 yıl hapis cezasına indirilmiş ve yargılama sürecindeki olumlu tutum ve davranışları nedeni ile hakkında takdiri indirim uygulanmıştır."
Ersöz'ün ağabeyinin evinde yapılan aramalarda, sanığa ait dokümanlar ele geçirildiği bilgisi verilen kararda, söz konusu belgeler incelendiğinde, yetkili makamların açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgilerden olduğu, sanığın da bu bilgileri temin ettiği anlaşıldığından TCK 334/1. maddesinde tanımlanan suçun oluştuğu kanaatine varıldığı bildirildi.
Sanığın sahte resmi belgeleri kullanmak suretiyle "resmi belgede sahtecilik" suçunu işlediğinin de sabit olduğuna işaret edilen kararda, sanık hakkında yargılama sürecindeki olumlu tutum ve davranışları gözetilerek takdiri indirim uygulandığı aktarıldı.
- "Fiili olarak da askeri darbe çalışmalarına katıldı"
Kararda, basın yayın alanındaki otoritelerden birisi olduğu kabul edilen sanık Erol Manisalı'nın, CÇG mensuplarına bu alanda kimlerle ve ne ölçüde irtibat kurulabileceğini söyleyerek yol gösterdiği ve CÇG tarafından sanık Manisalı'nın görüşlerinin not edilerek eylem planı haline dönüştürüldüğünün anlaşıldığı kaydedildi.
Manisalı'nın evindeki aramada ele geçen "Cumhuriyet Gazetesi için Yeniden Yapılanma Raporu" başlıklı belgenin, soruşturma kapsamında daha önceki tarihlerde yapılan aramalarda ele geçen "Cumhuriyet Gazetesi Re/Organizasyon Çalışması" isimli Ergenekon terör örgütünün örgüt belgesi ile benzerlik gösterdiği belirtilen kararda, bu belgenin içerikleri dosya kapsamındaki diğer delillerle birlikte ele alındığında, Manisalı'nın ulusal medyanın merkez üssü yapılması planlanan Cumhuriyet Gazetesi'nin reorganizasyonuna dair örgüt belgesinin hazırlanmasında görev aldığı aktarıldı.
Kararda, Manisalı'nın askeri darbe çalışmalarına, "danışılan" konumda olması nedeniyle fikri destek sağladığı, hem de seminerlere katılarak öngörülen konularda bilinç oluşturma çabası göstererek, fiili olarak da askeri darbe çalışmalarına katıldığının anlaşıldığı ifade edildi.
Manisalı'nın, Ergenekon terör örgütünün birçok mensubu ile örgütsel irtibat halinde bulunduğu, örgütün Cumhuriyet Gazetesi'nin reorganizesi konusundaki çalışmalarına iştirak ettiği belirtilen kararda, şu ifadelere yer verildi:
"Ergenekon terör örgütünün 2003-2004 yıllarında yapmayı düşündüğü CÇG tarafından planlanan darbe çalışmalarına katkı sağladığı ancak eylem ve faaliyetlerinin elverişli eylem niteliğinde olmayıp örgütsel faaliyet kapsamında kaldığı, bazı devlet yöneticilerine ait kişisel verileri ele geçirdiği sabit kabul edilmiştir. Sanığın sabit kabul edilen eylemleri değerlendirildiğinde, örgütle organik bağ kurup, süreklilik ve çeşitlilik arz edecek şekilde faaliyet gösterdiği anlaşıldığından, eylemlerinin silahlı örgüt üyesi olmak suçunu oluşturduğu kanaatine varılmıştır."
(Sürecek)