Gerekçeli kararın, sanıkların bireysel değerlendirmelerinin yapıldığı bölümünde, Tolon'un, yapılan yargılama sonunda Ergenekon silahlı terör örgütünün yöneticisi olduğunun sabit görüldüğü hatırlatıldı.
Kararda, Tolon'un davadaki sanıklardan 34'üyle telefonla irtibata geçtiği, TİB ve GSM şirketi kayıtlarının sanığın pek çok Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi ile irtibatını ortaya koyduğu gibi bu örgüt belgelerinin de sanığın Ergenekon silahlı terör örgütü ile organik bağ kurduğunu, irtibat içerisinde olduğunu gösterdiği ve sanığın üst düzey örgüt mensubu olduğunun göstergesi olduğu belirtildi.
Kişisel verilerden bahsedilen gerekçeli kararda, şu ifadelere yer verildi:
'Bu veriler, darbe hazırlığı kapsamında yapılmış çalışmalar olması ve bu darbe organizasyonu içerisinde yer almış ve örgüt yöneticisi olan sanıklar Mehmet Şener Eruygur, Levent Ersöz ve Hasan Atilla Uğur gibi bir kısım sanıklarda da çıkmış olması nedeni ile sanık Hurşit Tolon'un darbe çalışması içerisinde yer aldığını ve örgüt yöneticisi olması nedeni ile örgüt faaliyeti kapsamında yapılmış çalışmaların kendisine ulaştırıldığını göstermektedir.'
Dosyadaki 'Türk Silahlı Kuvvetlerinde Büyük Operasyon... ' başlığı altında, içinde sanık Hurşit Tolon'un da bulunduğu bazı generallerin, kuvvet komutanlarının ve emekli komutanların, dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ü istifa ettirmek ve daha sonra da AK Parti hükümetini iktidardan düşürmek amacıyla bir strateji geliştirdikleri ifade edilen gerekçeli kararda, bunun için yapılacak çalışmaları belirledikleri ve eylem planı hazırladıklarının anlaşıldığı kaydedildi.
Sanık Tolon'a ait CD'lerde bulunan belgelerden bahsedilen gerekçeli kararda, 'Ergenekon terör örgütünün gerçekleştirmeyi planladığı cebir ve şiddet kullanarak hükümetin görevini yapmasını kısmen veya tamamen engelleme (darbe) amacına matuf olarak, disiplinli ve sistemli bir çalışma sonucu, uzun zaman ve yoğun emek verilerek, birkaç kişi tarafından yapılması mümkün olmayan, ancak bir örgüt faaliyeti içerisinde ve devletin önemli birimlerine sızmış örgüt üyeleri tarafından kamu imkanları/yetkileri kullanılarak ve ekip çalışması ile organize şekilde yapılan, bu şartların tamamının bir araya gelmesi sonucu ancak hazırlanmış/hazırlattırılmış çalışmalar olduğu, bir kısmının da yasal olarak hazırlanmış belgelerin örgüt üyeleri tarafından illegal yollardan ele geçirilerek örgüt amaçları doğrultusunda kullanılmak üzere örgüte ulaştırılan belgelerden olduğu anlaşılmıştır' denildi.
İletişim tespit tutanaklarına bakıldığında, sanıklar Semih Tufan Gülaltay, Mehmet Şener Eruygur ve Hurşit Tolon'un savunmalarındaki beyanlarının aksine, aralarında sıkı ve hiyerarşik bir iritibat bulunduğu anlatılan kararda, "Ulusal Birlik Platformu" adı altında örgütün amaç ve hedeflerine uygun kurulan sivil toplum örgütünde darbeye zemin hazırlama faaliyetlerini birlikte yürüttüklerinin anlaşıldığı kaydedildi.
Kararda, Tolon'un, askeri müdahaleye zemin oluşturma amacıyla toplumu hükümete karşı kışkırtmak amaçlı düzenlenen miting ve toplantıların organizasyonunda yer aldığı ve birçok üniversite ve üniversite çalışanları hakkında da kişisel verileri kaydettiği anlatıldı.
- Emekli Orgeneral Hasan Iğsız
Sanık emekli Orgeneral Hasan Iğsız'la ilgili olarak kararda, 2008'in ağustos ayında Genelkurmay 2. Başkanı olarak göreve başladığı, başta sanık Dursun Çiçek ve diğer sanıklar tarafından Genelkurmay bünyesinde ancak illegal olarak işletilen, AK Parti, bazı bakanlıklar ve hükümet aleyhine çok yoğun bir şekilde kara propaganda mahiyetli yayınlar yapan 'irtica.org' isimli internet sitesi ve diğer internet sitelerinin, 2009'un şubat ayına kadar yayınlarına devam ettiği aktarıldı.
Kararda, sanık Iğsız'ın savunmalarında kara propaganda mahiyetli yayınlar yapan siteler ve içeriklerinden haberdar olmadığını beyan etmiş ise de bu sitelerle ilgili bir gazetede haber çıktığı belirtilerek, şunlar anlatıldı:
'Sanık Hasan Iğsız tarafından derhal sitelerin yayınlarının durdurulduğu ve hemen bu sitelerin tekrar yayına başlayabilmesi için çalışma yapılması konusunda emir ve talimat verdiği, halbuki illegal olarak işletilen bu sitelerden haberdar olmayan kişinin, heberdar olur olmaz yeniden faaliyete geçmesi konusunda emir vermek yerine, tam tersi sorumlular hakkında işlem başlatması gerektiği, bu nedenle sanığın suçtan kurtulmaya dönük bu tür beyanlarına itibar edilmemiştir.'
Ergenekon silahlı terör örgütünün nihai hedeflerinden birinin, ülkenin idaresini ellerinde bulundurmak olduğu kaydedilen kararda, bu durumun ülke idaresindeki kişilerin kendilerinden olması ya da idarecilerin kendi amaçları doğrultusunda kullanılması şeklinde olacağı, seçimle iş başına geçen hükümetlerin kendilerinden olmaması veya kendi istekleri doğrultusunda hareket etmemesi durumunda, Ergenekon silahlı terör örgütünün, bu nihai hedefe ulaşmak için başvurduğu en önemli yollardan birinin, ülkede kaos ve kargaşa ortamı oluşturup, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisine yerleşmiş kendi elemanları vasıtasıyla askeri müdahale yani darbe yapmak olduğu kaydedildi.
Gerekçeli kararda, 2005'e kadar planlanan pek çok darbe girişiminin sonuçsuz kaldığı, bu girişimlerin halktan ve silahlı kuvvetlerden destek görmemesi nedeniyle, Ergenekon silahlı terör örgütünce ve örgüt belgelerine uygun olarak, halkın ve kendileri dışındaki Silahlı Kuvvetler mensuplarının, yapılacak olan bir silahlı müdahaleyi yani darbeyi desteklemesi için uygun ortam hazırlanması yönünde çalışmalar yaptığı, bu bağlamda, kendi kontrollerinde ve kara propaganda yapabilecekleri sivil toplum örgütleri ve internet siteleri kurup işletme kararı alındığı belirtildi.
Sanık Hasan Iğsız'a bağlı olarak örgütsel faaliyet yürüten sanık Dursun Çiçek tarafından, sanığın emir ve talimatı ile 'İrticayla Mücadele Eylem Planı' isimli plan hazırlandığı, bu çalışma ile ülkede kaos ve kargaşa ortamı yaratıp, bir irtica tehdidi bulunduğu, laikliğin tehlikede olduğu, pek çok irticai grubun silahlı örgüt kurduğu algısının yaratılmak istendiği ifade edilen kararda, şöyle denildi:
'AK Parti ve hükümetin de buna olanak sağladığı yönünde planlarla, halkı AK Parti ve hükümet aleyhine kışkırtıp sokaklara dökerek, darbe zemini oluşturmanın amaçlandığı, hazırlanan irticayla mücadele eylem planının Erzincan ilinde uygulamaya konulduğu, sanığın böylece ülkede askeri müdahale zemininin oluşması yönünde gerekli olan kaos ve kargaşanın çıkması, halkın sokağa dökülmesi, devlet otoritesinin zaafa uğraması, darbeye zemin hazırlamak ve hükümetin askeri bir müdahale ile ortadan kalkması ya da görevlerini yerine getirmesinin engellenmesi için elverişli araçlarla icra hareketlerine başladığı, sanığın bu şekilde, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni silahlı müdahale ile, cebir ve şiddet kullanarak ortadan kaldırmaya, görevlerini yapmasına tamamen veya kısmen engel olmaya teşebbüs ettiği anlaşılmaktadır.'
- Eski YÖK Başkanı Gürüz
Sanık eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz ile ilgili kararda, sanığın çok sayıda Ergenekon terör örgütü yöneticisi ve üyesiyle irtibatlı olduğu, darbe hazırlığı için Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde illegal olarak kurulan Cumhuriyet Çalışma Grubu'nun faaliyetleri kapsamında mitinge katıldığı ve planlanan darbe çalışmalarına katkı sağladığı kaydedildi.
Kararda, Gürüz'ün eylem ve faaliyetlerinin elverişli eylem niteliğinde olmayıp örgütsel faaliyet kapsamında kaldığı, Ergenekon terör örgütünün amaçları doğrultusunda üniversitelerde kadrolaşma faaliyetleri yürüttüğü, fişleme ve istihbari mahiyette belgeleri ele geçirdiği, yine örgüt faaliyeti kapsamında devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin ettiğinin sabit olarak kabul edildiği belirtildi.
- Sanık Teğmen Mehmet Ali Çelebi
Gerekçeli kararda, sanık Teğmen Mehmet Ali Çelebi'nin, iddiaların birer komplo, tezgah, kumpas olduğu şeklindeki savunmasının suçtan kurtulmak ve örgütsel yapı ve irtibatının ortaya çıkmamasına yönelik olduğunun anlaşıldığı ve bu kapsamdaki savunmalarına itibar edilmediği kaydedildi.
Çelebi'nin, Ergenekon silahlı terör örgütünün çok sayıda mensubu ile örgütsel irtibat halinde olduğu, örgütün Türk Silahlı Kuvvetleri'ne sızma ve yayılma amacı kapsamında Harp Okulu öğrencilerini örgüte kazandırma amaçlı bir hücresinin sorumlularından olduğu belirtilerek, şunlar anlatıldı:
'Sanık Çelebi'nin, askeri öğrencileri, toplantılar tertip ederek, örgüt amaçları doğrultusundaki yayınları okumaya yönlendirerek ve örgüt propagandası yaparak örgüte kazandırdığı, askeri öğrenciler ile irtibatını muvazzaf görevlerinde de devam ettirdiği, Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu olan bu kişilere devamlı olarak yürütme organının silahlı bir müdahale ile ortadan kaldırılması gerektiği şeklindeki örgüt propagandası yaptığı, sivil alanda da irtibatlı olduğu kişilerle yaptığı görüşmelerle, Anadolu'nun değişik illerinde katıldığı toplantılardaki konuşmaları ile halkı ve askerleri mevcut yönetime karşı tahrik ettiği, ülkede askeri darbe zemini oluşturma faaliyetlerinde bulunduğu, Ergenekon silahlı terör örgütü amaçları doğrultusunda örgüt mensupları aracılığı ile istihbarat topladığı, bazı kişiler hakkındaki bilgileri hukuka aykırı olarak kişisel veri olarak kaydettiği, örgütsel faaliyetlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu dikkate alındığında örgüt üyesi olduğu anlaşılmıştır.'
- Eski MGK Genel Sekreteri Kılınç
Kararda, sanık eski MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral Tuncer Kılınç'ın, hem Ergenekon terör örgütünün sivil toplum kuruluşlarından olan Kuvayi Milliye Derneği ile hem de onun başkanı Fikri Karadağ ile örgütsel irtibat içinde bulunduğu, Ergenekon terör örgütü yöneticisi Sevgi Erenerol tarafından organize edilen Türk Ortodoks Kilisesi'ndeki örgütün toplantılarına katıldığı, örgütün üyesi sanık Mustafa Balbay'ın günlüklerinde görüleceği üzere, örgütün amaçlarına uygun olarak ve örgüt belgelerinde öngörüldüğü şekilde, siyasi partileri yönlendirme ve tek merkezden yönetme hedefi doğrultusunda faaliyet gösterdiği değerlendirmesinde bulunuldu.
- Emekli Orgeneral Kemal Yavuz
Gerekçeli kararda, sanık emekli Orgeneral Kemal Yavuz'un, daha rahat örgütsel faaliyet yürütebilmek için bir televizyon kanalının kurulmasına çalıştığı, bu dönemde Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek'i destek isteme amaçlı Tuncay Özkan ile ziyaret ettiği anlatıldı.
Yavuz'un, Ergenekon terör örgütü sanığı Özkan'ın Kanaltürk Televizyonu'nu kurmasını müteakip kendisiyle birlikte faaliyet gösterdiği, bilhassa yapılması planlanan darbeye bir engel olarak gördükleri dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün yıpratılarak emekliliğe zorlanması için dezenformasyon amaçlı yayın yaptıklarının sabit görüldüğü kaydedildi.
(Sürecek)