Gerekçeli kararın, sanıkların bireysel değerlendirmesinin yapıldığı 3. kitabında, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ile ilgili ele geçirilen dokümanda, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek'e "Fethullahçı" denmek suretiyle fişleme yapıldığı, Hrant Dink'in öldürülmesi, Danıştay üyelerine yapılan saldırı, Hakkari Şemdinli'de meydana gelen patlama, Atabeyler grubu gibi olaylar ile ilişkilendirmek suretiyle hedef gösterildiği belirtildi.
İşçi Partisi başlığı ile başlayan "Sabatayın doğum günü" ibaresi ile biten dokümanın içeriğinde, "Ergenekon Senaryosunda Son Uydurmalar" başlıklı basın açıklaması olan içerikte, yürütülen soruşturmanın, usulsüz ve kanuna aykırı olduğu belirtildiği kaydedilen kararda, sanık Perinçek'in, Türkiye İşçi Partisi ve Aydınlık Gurubu materyalist bir anlayış, Marksizm-Leninizm ve Sosyalizm yelpazesi içinde Mao Zedung'un komünist görüş ve önerileri doğrultusunda faaliyet göstererek örgütlediği anlatıldı.
Ergenekon terör örgütü tarafından "Ulusal Medya" yapılanmasının oluşturulmasının öngörüldüğü, Türkiye İşçi Partisi'nin gerek halk arasında, gerekse entelektüel ve siyasi çevrelerde "Perinçek ve Aydınlık Gurubu" olarak anıldığına dair ibarelerin yer aldığının ifade edildiği kararda, sanık Perinçek'in Maoist düşüncelere sahip, PKK Terör Örgütü lideri Abdulah Öcalan ile yakın görüşmeleri olduğu aktarıldı.
- "Türk Silahlı Kuvvetleri'ne harekete geçme çağrısı yapıldı"
Perinçek'ten ele geçen bir çok belge ve kendi söylemlerinde, seçimle gelen mevcut AKP Hükümeti'nin meşru olmadığı, düşman olarak kabul edildiği, Türk Silahlı Kuvvetleri ile koordine içinde örgütlenilmesi, ülkenin iç ve dış düşmanlara karşı korunarak, yitirilmekte olan bağımsızlığın tekrar kazanılması gerektiği, ülkenin düşman işgali altında olduğu, yeniden bir Kuvayi Milliye Hareketi'ne ihtiyaç duyulduğu gibi konuların devamlı surette işlendiği belirtilen kararda, mevcut ortamın bir savaş dönemi olarak tasvir edilerek, kitlelere ve yoğun olarak Türk Silahlı Kuvvetleri'ne harekete geçme çağrısı yapıldığı anlatıldı.
Bazı sanıkların görev yaptığı Genelkurmay Başkanlığı Bilgi Destek Dairesi bilgisayalarında hazırlanan bir belgedeki, "Ergenekon Operasyonuyla pasifize edilmek istenen Güler Kömürcü, Vedat Yenerer, Kemal Alemdaroğlu ve Doğu Perinçek'i destekleyici projeler geliştirilebilir" ifadelerinin, Perinçek'in burada görevli örgüt mensupları ile dayanışma içerisinde olduğunu gösterdiği belirtilen kararda, Perinçek'in, iddianamede ayrıntılı olarak anlatılan bir çok sivil toplum faaliyetini, Ergenekon Terör Örgütü'nün Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki illegal yapılanmasıyla örgütsel dayanışma içerisine girerek icra ettiği vurgulandı.
Soruşturma kapsamında yapılan aramalarda sanık Perinçek'ten, gizli askeri belgelerle bazı kişiler hakkındaki bilgilerin hukuka aykırı olarak kişisel veri olarak kaydedildiği belirtilen kararda, belgelerin, Başbakanlık Teftiş Kurulu Susurluk Raporu'nun o güne kadar alenilik kazanmayan, devlet sırrı niteliği taşıdığından bahisle rapordan çıkarılan kısmını da içerir tam metninin ele geçtiği, bu kısımların sanık Ahmet Tuncay Özkan'ın Genel Yayın Yönetmeni olduğu Kanal D faks numarasından kendisine gönderildiğinin anlaşıldığı bildirildi.
Kararda, "Sanık Doğu Perinçek'in genel başkanı olduğu parti binasında ve aynı binalarda bulunan diğer irtibatlı kuruluşlarda yapılan aramalarda da, birçok gizli belgenin ele geçtiği, belgelerin parti, ilgili kurumlar ve kurumların işleyişi üzerinde söz sahibi olan sanık Perinçek'in bilgisi dahilinde bulundurulduğundan dolayı, Ergenekon Terör Örgütü'nün yöneticisi olan sanığın tüm bu belgelerden de kanunun amir hükmü gereği sorumlu olduğu sonucuna varılmıştır" denildi.
- "Askeri bir müdahaleyle mevcut hükümeti düşürerek, örgütün amaçları doğrultusunda hükümet kurmayı amaçladı"
Perinçek'in, Ergenekon Terör Örgütü üst yöneticileri tarafından kendisine en fazla mektup gönderilen kişi olduğunun anlaşıldığı aktarılan kararda, sanığın, İşçi Partisi Genel Başkanı olduğu bildirildi.
Sanık Perinçek'in, Türkiye'deki derin devletin (Gladyonun ) adı olan Ergenekon silahlı terör örgütünün "Merkez" ve "Teori ve Senaryo" departmanlarında da görevli olduğu kaydedilen kararda, "Lobi isimli örgütsel belgenin, 'Kapsam' başlıklı bölümünde denildiği gibi, 'Bir merkezde toplanacak olan bilgiler ışığında analiz ve değerlendirme yaparak, kontra teori ve senaryo üreterek, iletişim ve propaganda yoluyla kaos ortamı oluşturarak, askeri bir müdahale ile mevcut hükümeti düşürerek, yerine örgütün amaçları doğrultusunda hükümet kurmayı amaçladığı, bu durumun Milli Kuvvetlerin hareket geçirilmesi ve Millet-Ordu işbirliği söylemlerinden bu durumun açıkça anlaşıldığı" ifadelerine yer verildi.
Lobi isimli örgütsel belgenin "Merkez" departmanı bölümünde, Ulusal Kanal ve Aydınlık Dergisi'ni, kendisine bağlı Ergenekon sanıklarından Ferit İlsever, Mehmet Adnan Akfırat, Serhan Bolluk, Emcet Olcaytu, Turhan Özlü, Özlem Usta, Zahide Ruhsar Şenoğlu, Mehmet Bozkurt, Hikmet Çiçek, Mehmet Deniz Yıldırım, Mehmet Sabuncu, Ufuk Akkaya vasıtasıyla yönlendirdiği, aralarındaki ilişkinin sağlıklı, düzenli ve etkin biçimde işleyişini sağladığı belirtilen kararda, Lobi simli belgenin, "Teori ve senaryo" departmanındaki görevine uygun olarak, analiz raporlarından yaralanarak, kontra teori ve senaryolar ürettiği belirtildi.
Perinçek'in, uygulamaya konulması düşünülen senaryoların sağlıklı sonuçlara ulaşmasını sağlamak amacıyla karşılaşılabilecek kontra senaryoları belirleyerek önlem almasını sağladığı, ulusal ve yerel uluslararası medya kuruluşlarını yönlendirme çalışmalarına katkıda bulunduğu, örgütün amaçlarına uygun kamuoyu oluşturulması ve kamuoyunun desteğinin sağlanması çalışmalarını yürüttüğü anlatılan kararda, adı geçen sanıklar vasıtasıyla Türkiye'deki derin devletin adı olan Ergenekon Silahlı Terör Örgütü'nün amaçları doğrultusunda psikolojik harekat yapmak suretiyle kamuoyunu yönlendirdiği ve kamuoyu oluşturduğu kaydedildi.
Sanık Perinçek'in 30 Kasım 2003 tarihinde Aydınlık Dergisinde "Savaş düzenine girmiş bulunuyoruz" başlıklı yazısında, örgütün belirtilen amacını açıkça ortaya çıkarttığı, "Savaş" kelimesinin demokratik hukuk toplumlarında yasal bir söylem olarak nitelendirilemeyeceği vurgulanan kararda, Tunç Akkoç'ta ele geçen, "Deniz Kel" isimli TGB'nin amacı ve hedefleri başlıklı belgede, "Kaos arttıkça TGB'nin büyümesi ve büyük bir gençlik hareketine dönüşmesi de kaçınılmaz olacaktır" denilmesinden TGB'nin kaos çıkmasını hedeflediği ve bu şekilde büyüyebileceğini öngördüğü bildirildi.
İşçi Partisi'nde ele geçen dokümanlar arasında "Başarılarımız" başlıklı bir belge bulunduğu, "Eylemci Hat" isimli bir alt başlıkta ise "Öncü Gençlik 5. Genel Kongresi'nde Türkiye'nin genel gündemine ilişkin örgütlerimizin militan eylemler yapması kararını almıştık. Bu kararı hayata geçirdik. Böylece Öncü Gençlik tarihinin en fazla eylem yapılan ve bu açıdan en verimli olan dönemini yaşadık" denildiği ifade edilen kararda, demokratik hukuk toplumlarında kabul edilemeyecek militan eylemler yapıldığının anlaşıldığı ifade edildi.
"Militan eylemler" kelimesinin kullanılmasının Öncü Gençlik'in içerisinde bulunan ve örgüt mensupları tarafından yönlendirildiği anlaşıldığı aktarılan kararda, bunun masum gençlerin örgütün amaçları doğrultusunda kullanıldığının açık bir itirafı olduğu vurgulandı.
2007 yılında ve değişik tarihlerde Öncü Gençlik kampları adı altında yapılan eğitim programlarında Mao ve Lenin'in kitaplarının okutulmak suretiyle bu kamplara masum ideallerle katılan gençlerin, Türkiye'deki sistemle barışık olmayan kişiler haline getirildiği aktarılan kararda, bu şekilde oluşturulan müzahir kitlenin sokak gösterisi, yürüyüş ve toplantılarında ses getirecek eylemlerde kullanıldığı, bunları yaparken TGB ile İşçi Partisi arasındaki ilişkininin kesinlikle belli edilmemesi ve bu bağın ortaya çıkmasına sebebiyet verecek eylem ve söylemlerden kaçınılması gerektiğinin aktarıldığı belirtildi.
TGB'nin, dosyadaki bir kısım sanıklarla da irtibatlı olduğu, Tunç Akkoç'ta ele geçirilen "TGB 28 Nisan" isimli video dosyası içerisinde Türkiye Gençlik Birliği'nin, "Çankaya Milletindir" mitinginde sanıklardan Hurşit Tolon, Nusret Senem, Kemal Kerinçsiz ve Sevgi Erenerol'un da yer aldığı belirtilen kararda, Türk gençliğinin Kemalist ideoloji ilkeleri çerçevesinde ulusal çıkarlara aykırı her türden girişime karşı oluşturulacak direniş örgütlerinin merkezi bir yapı tarafından denetlenmesini sağlamak amacıyla "Ulusal Güç Birliği" adı verilen milli gençlik platformunun tasarlandığı kaydedildi.
Kararda, Genelkurmay Başkanlığından celp edilen dijital verilerin incelemesinde "Psikolojik harekat etkinliğinin nasıl artırılacağı" başlıklı 2 Nisan 2008 tarihli word belgesinde, "Kurum ile aynı paralelde olmayan ancak dönem itibari ile kullanılmaya uygun konumda bulunan sivil toplum örgütleri (Türkiye Gençlik Birliği, Büyük Hukukçular Birliği gibi) dolaylı olarak desteklenerek harekete geçmeleri sağlanabilir" denildiği, bu belgeden TGB'nin örgütün askeri yapılanma içerisinde yer alan Ergenekon sanığı /sanıklarınca desteklendiği anlaşılmıştır" ifadelerine yer verildi.
(sürecek)