Gerekçeli kararın "Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe" bölümünde, "Ergenekon terör örgütü" hakkında şimdiye kadar sonuçlanan bir yargılamanın olmadığı, örgütün var olup olmadığı, var kabul edilir ise niteliğinin mahkeme kararı ile ortaya konulması gerektiği ifade edildi.
Ergenekon terör örgütüne dair ilk soruşturmanın 2007'de başladığı kaydedilen kararda, bu durumun, yargılamada savunma tarafından öne çıkartılan konulardan birisi olduğu, hiç kimsenin bilmediği bir örgütün varlığının iddia edildiği, çoğu zaman alaycı bir üslupla ifade edildiği belirtildi.
Kararda, "Oysa 1997 yılından itibaren, bir kısmı açık kaynaklarda olmak üzere Ergenekon terör örgütünün varlığına dair birçok iddia dile getirilmiştir. Bunlar görmezden gelinemez. Dosyaya girmiş olmaları kaydı ile bu iddiaların delil değerlendirmesine tabi tutularak hukuki kıymetlerinin tayini gerekecektir" denildi.
Sanıklardan Erol Mütercimler'in Aydınlık Dergisi'ne 5 Ocak 1997'de verdiği mülakatta, "Ergenekon örgütünün ilk olarak bu röportajın yayınlanması ile kamuoyuna duyurulduğu" aktarılan gerekçeli kararda, daha sonra çıkan bir çok haber, yazı veya makalede örgütün varlığının Mütercimler'in beyanına dayandırıldığı anlatıldı.
Dava sanıklarının Ergenekon örgütü hakkında beyan ve yazıları bulunan Tuncay Güney, Habib Ümit Sayın, Fehmi Koru gibi kişiler hakkında deyim yerinde ise denmedik söz bırakmadıkları halde, Erol Mütercimler'e aynı muameleyi yapmadıkları vurgulanan gerekçeli kararda, "Netice olarak, Erol Mütercimler'in 'Ergenekon örgütünün' varlığı konusunda 1997'den itibaren başlayan, geçmiş tarihler itibarıyla 'suç ihbarı' veya 'tanıklık' kapsamında değerlendirilmesi mümkün olan, dava kapsamında ise özü itibarıyla tekrar edilen bu beyanları 'tevilli ikrar' şeklinde kabul edilmiştir" denildi.
- Ergenekon'un yöntemi
Kararın, delillerin değerlendirilmesi bölümünde, "Ergenekon terör örgütü"nün demokrasi tarihinde kendi amaç ve çıkarlarına aykırı gördüğü tüm yönetimleri yok edip, yerine kendi amaç ve çıkarlarına uygun yönetimleri işbaşına getirmeyi ilke edindiği kaydedildi.
Gerekçeli kKararda şöyle devam edildi:
"Özellikle genel seçimler sonrası meşru yollarla, halk iradesi ile yeniden tesis edilmiş yasama ve yürütme erklerini kullanmaya mezun siyasi yapılanmaları bir türlü içine sindirememiş ve demokratik yollarla bu siyasi yapılanma ile mücadele etmek yerine, suikast, dezenformasyon, hukuk dışı müdahalelere (darbe) uygun ortam hazırlama, halkı isyana, kanun ve kurallara uymamaya teşvik gibi bir misyonla mücadelesine başlamıştır.
Terör örgütü hedefe giden yolda propagandasını yaparken, egemenliği kayıtsız, şartsız millete teslim etmiş olan yüce Atatürk'ün yolunu takip ediyormuş izlenimi vermektedir. Bu sayede hedef kitle olarak belirledikleri kesim tarafından sempati ile karşılanmayı amaçlamaktadırlar. Yüce Atatürk'ün öncülüğü ile tesis edilen demokratik sistemimizin yine Yüce Atatürk'ün adı kullanılarak ve faaliyetlerine maskeleme yapılarak, Ergenekon terör örgütü tarafından antidemokratik müdahalelerin gerçekleşmesine çalışıldığı açık bir şekilde anlaşılmıştır.
Ergenekon terör örgütünün bir özelliği de, kendi menfaatlerine ve ideolojilerine uygun olan darbeleri devrim diyerek övmeleri, buna uygun olmayan müdahaleleri de darbe, cunta müdahalesi, ABD işbirlikçilerinin müdahalesi diyerek eleştirmeleridir. Örgüte göre kendi menfaat ve ideolojilerine uygun olan darbeler, cuntalar, suikastlar, ekonomik krizler, çeteler ve diğer hukuksuzluklar iyi, kendi menfaatlerine aykırı olanlar ise kötü dür. Mahkeme huzurunda bir kısım sanıkların 27 Mayıs 1960 darbesinin bir devrim olduğu şeklindeki beyanları bunu teyit etmiştir. "
-"Her türlü illegal yol mübah"
Kararda, bu örgütün mensuplarının Anayasanın 6. maddesinde belirtilen millet iradesini tamamen hiçe sayarak bu nihai amaçlarına ulaşabilmek için her türlü illegal yolu mübah gördükleri gibi, bu uğurda ülkede kaos oluşması, terör olaylarının artması ve ekonomik kriz çıkması için her türlü eylemi gerçekleştirmekten çekinmediklerinin görüldüğü anlatıldı.
Örgütün millet iradesiyle iktidara gelmiş yönetimleri devirmek için, bazen Başbakan'a suikast planları hazırladığı, bazen dezenformasyon yaparak yıpratmaya çalıştığı ifade edilen kararda, tüm bu yollara başvurup sonuç alamayınca da ülkeyi kaosa sürükleyecek eylemler gerçekleştirip, gerekli ortamı hazırlayarak, Türk Silahlı Kuvvetleri içinde askeri hiyerarşiye aykırı hareket etmesini istedikleri bir grubu askeri darbe yapması için göreve çağırdıklarının tespit edildiği kaydedildi.
-Psikolojik harekat
Örgütün en etkili olarak kullandığı silahlardan birinin psikolojik harekat olduğu belirtilen kararda, örgütün her kademedeki mensubunun bu yönteme gerek soruşturma aşamasında ve gerekse yargılamalar sırasında sıklıkla başvurduğu anlatıldı.
Kararda, bazı sanıklarda, psikolojik harekatın esası ve uygulamalarına ilişkin bilgilerin elde edilmesi ve söz konusu belgelerin TSK'ya ait olduğunun anlaşılmasının, hem örgütün TSK içerisine sızan uzantıları vasıtasıyla bilgi ve belgeleri ele geçirdiğini hem de psikolojik harekat konusunda özel bir gayretinin olduğunu göstermesi bakımından önem taşıdığı vurgulanarak, şöyle devam edildi:
"Psikolojik harekatın en önemli yöntemlerinden olan kara propaganda faaliyetleri ile yürütme organını, iktidar partisini ve milleti baskı altında tutmaya çalışan örgütün, özellikle Ergenekon davasının soruşturma ve kovuşturma sürecinde bu faaliyetlerini hızlandırdığı görülmektedir. Özellikle Ergenekon terör ögütünün doğrudan ve dolaylı olarak etkilediği medya organları aracılığıyla da yoğun bir psikolojik propaganda faaliyeti içine girdiği bir gerçektir.
Sanıklar arasında psikolojik harekat yöntemini geçmişten bu yana en yoğun ve en iyi şekilde kullanan kişinin Doğu Perinçek olduğu görülmüştür. Perinçek ve yakınındakiler söylem ve eylemlerinin hemen hemen hepsinde bu yöntemden yararlanarak, örgütün felsefesine göre hareket etmişlerdir. "
İrticayla Mücadele Eylem Planındaki hususların internet siteleri ile hayata geçirildiğinin anlaşıldığı ifade edilen kararda, bu belge içeriğinin Ak Parti hükümeti ve ona destek verdiği değerlendirilen Fethullah Gülen grubuna yönelik ağır bir psikolojik harekat ve kara propaganda faaliyetini içerdiği kaydedildi.
(Sürecek)