Aksoy, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Afrika kıtasında görülen çeçe sineği ve bu sineğin yolaçtığı uyku hastalığı üzerinde çalıştıklarını söyledi.
Hastalığa kanla beslenen çeçe sineği tarafından insanlara taşınan trypanosoma parazitlerinin neden olduğunu ifade eden Aksoy, şöyle devam etti:
"Bu, Afrika'da yalnız insan sağlığı için değil hayvan sağlığı için de önemli bir hastalık. Afrikalıların belki de tarım yapamaması ve fakir kalmasının en önemli etkeninin bu hastalık olduğu tahmin edilmekte. 1990-2000 yılları arasında 1 milyon kişiyi öldürdüğünü gördük. Henüz bir ilaç ya da aşı da bulunamadı. Genellikle bilim adamları parazitin insan içindeki büyümesine, yaşantısına odaklanmış. Bu dönemde bir antijenik varyasyon gösteriyor parazit. Dolayısıyla buna aşı geliştirmek hemen hemen mümkün değil diye bir fikir var. Bu parazitin bir de vektörde olan biyolojisi var. Biz bunu daha iyi anlarsak, yeni metotlar geliştirebiliriz, diye çalışıyoruz."
Aksoy, hastalıkla vektör kontrolü yoluyla mücadele edilmeye çalışıldığını dile getirerek, "En önemlisi de bu parazit Afrika'daki büyükbaş hayvanlarda, rezervuar olarak bulunuyor. Dolayısıyla rezervuar olan hastalıkları vektör kontrolü yapılmadan engellemek hemen hemen mümkün değil" dedi.
Çalışmalarını Uganda üzerinde yoğunlaştırdıklarını belirten Aksoy, şu bilgileri verdi:
"Uganda, Afrika'nın ortasında küçük bir ülke. Viktoryanın sahilleri bu hastalığın çok sık görüldüğü bir yöre. 2002'de Afrika'da bütün ülkeler bir araya gelerek bir deklarasyon imzaladılar ve bu hastalığı 10 yılda vektör kontrolü yoluyla kaldırmayı hedeflediler. Fakat vektör kontrolünde en önemli şey, temizlediğiniz yöreye sineklerin tekrar geri gelmemesi. Çünkü birçok yörede gördük, ekolojik ya da insanların koyduğu fiziksel bariyerler ihmal edilirse emekler boşa gidiyor. Bir süre sonra temizlenen alan çevreden gelen sineklerle kaplanıyor."
- Sineğin ve hastalığın Afrika dışına taşınması mümkün
Prof. Dr. Serap Aksoy, çeçe sineğinin Sab Sahara denilen Afrika'nın ortasındaki şeritte görüldüğüne ve belirli bir ısının dışında yaşamını sürdüremediğine dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Fakat Afrika'nın da yaşanacak yeri Sab Sahara bölgesi. En verimli yağmur ormanlarının olduğu, sulak olan bir bölge. Çeçe sineği de tam bu yörede yaşıyor. Kuzeyde, çöl olan bölgelerde bu sineği ve hastalığı görmüyoruz. Ancak bu sinekler de sivrisinekler gibi taşınabilir ama büyüme biyolojisi çok sınırlı. Bir sivrisinek gittiği yere bin yumurta bırakabiliyor, bu sinek ise 1 yumurta bırakabilir ve adapte olamadan ölür. Yavrusu da hayatını devam ettiremez diye düşünüyoruz. Bu nedenle yayılmamış ya da yayılamaz diye düşünüyoruz."
Yale Üniversitesi'ndeki çalışma alanlarının da karantina altında olduğunu vurgulayan Aksoy, "Amerika Sağlık Bakanlığı ve Tarım Bakanlığı bu konuya çok dikkat ediyor. Her 6 ayda bir denetleniyoruz. Sinekler sayılıdır, kaç tane üremiş, kaç tane doğmuş, kaç tane kullanılmış, bunların raporları sürekli tutuluyor. Mesela bizim orası çok soğuk bir yer. Kışları orada asla geçiremez. Ben bunları müfettişlere söylediğim zaman 'Evet Dr. Aksoy herkes zaten öyle söyler ama bütün sinekler dünyaya yayılır" derler. Belki de haklılar, dikkat etmek gerekiyor" diye konuştu.
- "6 ay içinde insanları öldürüyor"
Aksoy, hastalığın kan transferi yoluyla insandan insana bulaşabileceğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Çeçe sineğinden uyku hastalığını alan insanlar, kan vermeleri halinde hastalığı başkalarına da bulaştırabilir. Elbette hastalığın bu yolla yayılması mümkün. Özellikle Afrika'daki safari parklarını ziyaret eden yabancılar ülkelerine döndüklerinde bu hastalığa yakalanıyorlar. Bu görülen bir vaka. Fakat oldukça hasta oluyorlar, bu nedenle kan alıp verme olabileceğini sanmıyorum. Bu hastalığın değişik türleri var. Batı Afrika'daki hastalık biraz Doğu Afrika'daki hastalıktan farklı. Doğu Afrika'daki hastalık 6 ay içinde insanları öldürüyor. Birkaç hafta içinde de kendisini belli ediyor. Bunun için hastalık erken tespit edilebiliyor."
- Seyahatlerde alınacak önlemler
Afrika'ya seyahat edecek kişilerin mutlaka kişisel önlem alması gerektiğini ifade eden Aksoy, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kişilerin çeşitli aşılarını yaptırmaları gerekiyor. Çeçe sineğinden daha da önemlisi sıtma. Sıtmadan çok korkuluyor. Buna karşı profilaktik malarone dediğimiz ilaçları kullanabilirler. Ben de sahada çalıştığımda sıtmaya karşı ilaç kullanıyorum. İnsanlar bölgeye gittikleri zaman, özellikle de çeçe sineğinin olduğu yerlere gittiklerinde mavi renk kıyafet giymeyerek - çünkü bu sinekler maviyi görüyorlar, yaklaşıyorlar - yine DEET dediğimiz kimyasal maddeleri açıkta kalan çıplak tenlerine sürerek, uzun çoraplar giyerek, pantolonlarının üzerilerine uzun kollu kıyafetler giyerek kendilerini mutlaka korumalılar. Tabi ki bu yörelerde cibinlik altında uyumak faydalı. Ancak bu çeçe sineğine fayda etmiyor. Bu sinek gündüzleri ısırıyor, geceleri ısırmıyor ama geceleri ısıran birçok böcek ve sinek de var. Bu şekilde bilgili olarak gitmeleri, kendilerini korumaları önemli. Turistlerin ülkelerine dönüşte herhangi bir problemleri varsa bunun seyahatleriyle alakalı olup olmadığını araştırmaları gerekiyor."
Aksoy, Afrika'daki hastalıklara karşı dayanım kazanmanın immünitenin gelişmesine bağlı olduğunu vurgulayarak, uzun süre bölgede yaşayanların sıtmaya karşı bu direnci kazanabileceklerini sözlerine ekledi.
Geçen yıl Afrika'da çeçe sineğinin ısırması sonucu uyku hastalığına yakalanan THY kabin memuru Ece Taşan da THY'nin devreye girip gerekli ilacın bulunmasının ardından sağlığına kavuşmuştu.