Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Mavi Marmara'ya saldırı davası

Mavi Marmara'ya saldırı davası

12 Yıl Önce Güncellendi

2014-03-27 11:28:14

Mavi Marmara'ya saldırı davası
Gazze'ye insani yardım taşıyan Mavi Marmara gemisine Akdeniz'in uluslararası sularında düzenlenen saldırıya ilişkin dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred Marom, İstihbarat Başkanı Amos Yadlin ve Hava Kuvvetleri Komutanı Avishay Levi'nin yargılandığı davanın 8. duruşması başladı.

İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nce adliyenin büyük salonunda yapılan duruşmaya, sanıklar katılmadı. Bazı mağdur ve müştekiler ile tarafların avukatlarının hazır bulunduğu duruşmada, sanıkları İstanbul Barosu tarafından atanan avukat temsil ediyor.

Duruşmada, tebligat ile çağrılan mağdur ve müştekilerin kimlik tespitleri yapıldı. Kimlik tespitinin ardından, mağdur ve müştekilerin ifadeleri sesli ve görüntülü olarak alınmaya başlandı.

- Bülent Yıldırım'ın açıklaması

Mavi Marmara davasının görüldüğü Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı önünde açıklama yapan İHH İnsani Yardım Vakfı Başkanı Bülent Yıldırım, İsrail'in uluslararası sularda insani yardım gönüllülerine ve aktivistlere yönelik hukuksuz saldırısı ve sonrasında yaşanan ölümcül hak ihlallerine ilişkin Türkiye'de açılan davanın görülmesine devam edildiğini söyledi.

"Delil durumu ve hukuki gerekliliklerin, siyonist askerler hakkında bir yakalama kararı zamanının geldiğini ve mağdurların bu yöndeki beklentilerini arttığını" kaydeden Yıldırım, bu davanın, sadece Türkiye'deki mağdurları ve yakınları değil, gerek Filistin ve gerekse uluslararası alanda doğuracağı sonuçları itibarıyla büyük önem taşıdığını vurguladı.

- "Dava açmak için 3 yıl uğraştık"

Yıldırım, "Tam 3 yıl Türkiye'de birileri bize engel oldu. Dava açmak için 3 yıl uğraştık. Şimdi anlıyoruz yargı kimlerin vesayeti altındaymış. Yargı, paralel devletin vesayeti altındaymış. Hangi savcının nereye dahil olduğu, hangi sohbetlere katıldığını da biliyorduk" dedi.

"Maddi delili bu kadar açık olan, bu kadar şahidi olan bir davada hala yakalama kararı verilmediğini" ifade eden Yıldırım, şunları söyledi:

"Şimdi soruyorum, paralel vesayete tamam da İsrail vesayetini de burada kim kaldıracak? Şu anda hepimiz bekliyoruz. Katliamcılara, tehditlere karşı savcı elinden geleni yaptı. Şimdi paralel vesayet bitti, bakacağız bu baskılar kalktı mı? Bu baskılar kalkmadıysa demek ki İsrail'in burada başka yandaşları da var. Türkiye'de içinden geçtiğimiz hassas dönem itibarıyla bu davanın, paralel vesayetten kurtarılmaya çalışılan yargının, İsrail güdümündeki dış güçlerin vesayetinde olup olmadığı açıkça ortaya çıkacaktır. Hem paralel vesayete hem de İsrail vesayetine hayır.

Bu dava, gözünü kırpmadan sivillerin üzerine ateş açan ve öldüren katiller ne kadar cüretkar ise onlara karşı çıkan hukukçuların da o derece hür ve cesur olup olmadığını gösteren bir turnusol kağıdına döndü. Bu aşamada davanın hakim ve savcılarının, karşılarındaki İsrail de olsa haktan ve haklıdan yana karar verebildiklerini göstermesi gerekir."

- "Türkiye'nin prestijini de artıracaktır"

"Şehit yakınlarının gecikmiş de olsa adalet istediğini ve katiller için en azından yakalama kararının bu kez çıkmasını talep ettiklerini" ifade eden Yıldırım, "Bu davadan bir yakalama çıkarsa, siyonist rejim dünya tarihinde ilk defa bir ihlalinden dolayı bu denli cezaya yaklaşmış olacaktır. Böylesi bir karar kendi vatandaşlarının hukuki haklarını uluslararası saldırganlığa karşı savunulması noktasında Türkiye'nin prestijini de artıracaktır" diye konuştu.

Mavi Marmara'da şehit edilenlerin tamamının Türkiye vatandaşı olmasının, bu davayı diğerlerinden çok daha önemli kıldığını söyleyen Yıldırım, saldırgan İsrail askerlerine yönelik değişik ülkelerde ve hepsinden önemlisi Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde açılan diğer davaların da buradan çıkacak karara göre şekilleneceğini kaydetti.

İHH Başkanı Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye Hükümeti ile İsrail arasında yürütülmekte olan tazminat pazarlıklarının siyasi düzeyde diplomatik sonuçlar doğursa da tüm bu yaşananlara neden olan asıl sorun, hukuken çözülmediği sürece İsrail'i cesaretlendirmekten ve 'tazminatı öder katliamlarına devam ederim' mesajı almasından başka bir işe yaramayacaktır. Bu nedenle hükümet bu pazarlıklarda Filistin'e yönelik ambargoların ve ablukanın tümüyle kaldırılması şartından kesinlikle vazgeçmemelidir.

Tazminat tamam, özür tamam, bunlar başarı. Ama abluka ve ambargo konusu mutlaka protokole bağlanmalı. Bize verilen bir söz var. Ablukaya ambargo birinci sırada, bizim için özür ve tazminat elbette önemliydi ama Mavi Marmara yolcuları için, şehit yakınları için ambargo ve abluka ilgili alınacak kararlardan asla taviz vermeyiz.'

- "Dava Batı'da da merakla takip ediliyor"

Türkiye vatandaşlarının elde edeceği bir hukuki zaferin, uluslararası alanda Filistinliler'in açtığı diğer davalara da emsal oluşturacağını belirten Yıldırım, davanın Batı'da da merakla takip edildiğini anlattı.

Yıldırım, "Davadan adalet çıkmazsa dünyadaki vicdan sahibi insanların siyonizme karşı elde ettikleri tüm kazanımların yara alma ve cesaretlerinin kırılma riski bulunuyor. Bu yönüyle Türkiye'deki davadan yakalama kararı çıkması, hak arayan tüm uluslararası çevrelerde cesaret verici olacak. Bu ağır aksak yürüyen dava sürecinin biraz daha hızlı ilerlemiş ve saldırganlar hakkında yakalama kararı önceden alınmış olsaydı, geçtiğimiz günlerde İngiltere'de sorgulanan sanık asker hakkında gözaltı imkanı olabilecekken bu fırsat kaçmıştır" diye konuştu.

Bülent Yıldırım'ın konuşmasının ardından gazeteci Hakan Albayrak ile Özgür-Der Başkanı Rıdvan Kaya da dava ilgili kısa bir açıklama yaptı.

Açıklamaların ardından grup, davaya izlemek için adliyeye geçti.

Haber Ara