Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, "Suriye'nin Lazkiye/Keseb bölgesinde son dönemde yoğunluk kazanan çatışmalar sırasında, Türkiye'nin muhalif güçlere topraklarını kullandırmak suretiyle veya diğer şekillerde destek sağladığı yönünde bazı kesimlerce ortaya atılan iddialar bütünüyle mesnetsiz ve gerçek dışıdır" denildi.
Açıklamada, söz konusu iddialardan hareketle "Keseb bölgesinde yaşanan olaylar ile geçmişte yaşanan bazı üzücü hadiseler arasında paralellik kurulması girişimlerinin de çatışmacı bir siyasi propaganda çabası" olarak değerlendirildi ve bu girişimler özellikle kınandı.
Türkiye'nin, Suriye rejiminin geçen üç yıla damgasını vuran şiddet ve saldırgan politikasının yol açtığı ihtilaftan en fazla etkilenen ülke olduğu belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Bir yandan 23 Mart tarihinde görüldüğü üzere ulusal güvenliğimize yönelik tehdit ve saldırıları bertaraf etmeye gayret gösterirken, diğer taraftan rejimin mezaliminden kaçan, hangi etnik, dini, mezhepsel kökenden olursa olsun, tüm Suriyelilere kapılarımızı açarak uluslararası insancıl hukukun ve vicdanın gereklerini yerine getirmek hususunda tüm imkanlar seferber edilmektedir."
Açıklamada, Türkiye'nin halihazırda 800 bin civarı Suriyeliye barınma olanağı sağladığı ve bu insanların tüm ihtiyaçlarının mümkün olabildiği ölçüde karşılanmasına çaba sarf edildiği vurgulandı.
Türkiye'nin, insani ve vicdani sorumluluğunun bir gereği olarak, Keseb bölgesinde mukim Suriyeli Ermenilerin de Türkiye'ye kabul edilebileceği ve bu kişilere koruma sağlanabileceği hususunda ilgili Birleşmiş Milletler organlarına bildirimde bulunduğu belirtilen açıklamada, resmi kanallardan Ermeni cemaati temsilcilerinin de keyfiyetten haberdar edildiği ve bu konudaki temasların sürdürüldüğü belirtildi.
Açıklamada, "Diğer tüm Suriyelilere olduğu gibi, Suriyeli Ermenilerin ihtiyaçlarının karşılanması için de gerekli adımlar atılacaktır" ifadesi kullanıldı.