Kılıçdaroğlu, İMC TV'de yayınlanan "Gündem Özel" programında gazeteci Banu Güven'in sorularını yanıtladı.
"Başbakan şöyle bir ifade kullandı, 'Hareme girdiler' dedi. Bununla ilgili neler düşünüyorsunuz?" şeklindeki soru üzerine Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nın (TİB) kayıtlarını açıklamadığını belirterek, "Bu kayıtları uluslararası bir kuruluşa gönderip, montaj olduğunu ispatlayabilirdi. Yapamadı. Bir bakanı çıktı, çok açık ve net, Erdoğan Bayraktar, 'Sayın Başbakan ben niye istifa edeceğim' dedi. 'Sen söyledin ben yaptım. İstifa edecek kişi ben değilim. İstifa edecek birisi varsa o da sensin' dedi. Şimdi bu da mı montaj? Türkiye'de herkesin önünde söyledi bunu. Daha ne arıyoruz biz?" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, "Siyasal partiler devleti yönetmek üzere göreve gelir, devlet olmak için değil. Bunlar devlet olmak için geldiler. Kendilerini devletin yerine koydular. Onun için bu tür sorunlar çıkıyor karşımıza. Egoları o kadar şişti ki, bunların geldiği nokta buydu zaten. Fakat Allah büyüktür. Her şey çıktı ortaya. Bu saatten sonra yapacakları hiçbir şey yok" dedi.
- "Sorunun çözülmesi için seçim barajının düşürülmesi gerekiyor"
Kılıçdaroğlu, barış sürecine ilişkin bir soruya da, "Şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim; bu sorunun çözümünün Parlamentoda olduğunu söyleyen ilk liderim. İki, bu sorunun, bir toplumsal uzlaşmayla çözülmesi gerektiğini söyleyen yine ilk liderim. Üç, bu sorunun tam demokrasi ve özgürlüklerden geçtiğini söyleyen yine tek liderim. Yine bu sorunun bugüne kadar çözülmemesinin nedeninin de siyasiler olduğunu söyleyen liderim. İşi askere havale edip, 'Buyrun Kürt sorunun çözün' deyip, 30 yıldır bu sorunu çözmeyenlerin de siyasiler olduğunu söyleyen lider benim. Sorunun çözümüyle ilgili en akılcı teklifi getiren yine benim" diye konuştu.
Bu soruna yönelik Parlamentoda bir uzlaşma komisyonu kurmayı dile getirdiklerini belirten Kılıçdaroğlu, "Bu komisyonun yanı sıra Parlamento dışında bir de akil adamlar heyeti kuralım" dediğini dile getirdi. Kılıçdaroğlu, bu teklifi Başbakan Erdoğan'a verdiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Önce itiraz ettiler. MHP'yi suçladılar, MHP karşı çıktı ve bu olmadı. Bunun üzerine, 'Biz çözeriz' dediler. Ben CHP Parti Meclisi toplantısında, 'Biz size kredi açıyoruz, buyurun çözün'... Ertesi gün zehir zemberek bir açıklama yaptı. Çünkü kendisi diktatör ya ' Senin kredine ihtiyacım yok. Ben bunu çözerim'. Hay hay buyrun çözün. Siz sorunu çözdünüz de biz karşı mı çıktık? Olay çözümsüzlüğe itilince biz 17 maddelik 'Özgürlük ve Demokrasi Manifestosu' yayınladık."
Sorunun çözülmesi için seçim barajının düşürülmesi gerektiğini söylediklerini belirten Kılıçdaroğlu, "Benim 33 milletvekilimi çaldı. BDP'nin milletvekillerini, İşçi Partisi'nin, Saadet Partisi'nin milletvekillerini çaldı. Yüzde 49 oy aldı. Parlementonun yüzde 66'sını işgal ediyor. Bu mudur demokrasi? Hayır. Biz yine aynı şekilde dedik ki, oy oranına göre siyasal partilere yardım yapılsın. Bu iktidar karşı çıkıyor. Kim demokratik, biz miyiz onlar mı?" dedi.
"Özel Yetkili Mahkemeler kaldırılsın. Bu mahkemeler eski sıkı yönetim mahkemeleridir. Bu mahkemelerde yapılan yargılamaların tamamı yanlıştır' dedik. Kendileri hakkında 17 Aralık operasyonu yapıldıktan sonra korkularından Özel Yetkili Mahkemeleri kaldırdılar. Biz ayrıca bu mahkemelerde görülen davaların normal mahkemelerde yeniden görülmesini istedi ama buna hala engel oluyorlar" diyen Kılıçdaroğlu, Diyarbakır Cezaevi'nin müze olması gerektiğini savunduklarını, ancak bunun yapılmadığını ve Başbakan Erdoğan'ın, "Eski cezaevini yıkacağım, size daha modern bir cezaevi yapacağım" dediğini, bunun üzerine oradan oy aldığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, "Ben bunu içime sindiremiyorum. Diyarbakırlılar'a hayret ediyorum. Dünyada hangi lider bir bölgeye gidip de hapishane vaat eder ve oy alır? Diyarbakır'dan benim arzum şuydu; AKP'nin tek milletvekili çıkarmaması gerekiyordu. 'Sen bana fabrika yerine hapishane vat ediyorsun, niye oy vereyim' demesi lazımdı ama demedi" dedi.
- "Kürt sorununun çözümü siyaset kurumunda"
Kılıçdaroğlu, "Abdullah Öcalan'ın Nevruz mesajını nasıl buluyorsunuz? CHP bu Kürt sorunu konusunda ne yapacak?" şeklindeki soruya karşılık, yüzde 10 seçim barajı kaldırılmadığı sürece bu işin yürümeyeceğini belirterek, "Biz bunları yaptığımız zaman bizi eleştirdiler. Arkadaşlarıma talimat verdim, bütün bu önerilerimizle ilgili kanun tekliflerimizi hazırladık TBMM Başkanlığı'na verdik. Ben bu sorunun çözüm yerini Parlamento olarak söyledim. Sorun nerede çözülecek?" dedi.
Sorunun çözümünün siyasette olduğunu, siyaset kurumunun bu sorunu çözmesi gerektiğini, çözüm yerinin de Parlamento olması gerektiğini söylediklerini anlatan Kılıçdaroğlu, bütün koşulları düşünerek bir öneri yaptıklarını dile getirdi.
Kılıçdaroğlu, HDP'yi yolsuzluklar meselesinde zayıf bulmasının sorulması üzerine, "Bir terazinin iki kefesine bir AKP'ye koyalım, bir de CHP'yi koyalım. Bakalım kim daha fazla eleştirilmiş" diye yanıt verdi.
HDP'nin, CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Sarıgül'ü eleştirdiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Peki, Kadir Topbaş ile ilgili tek cümle.. Kadir Topbaş, İstanbul'a tanesi 1 milyon 200 bin avroya metrobüs aldı. Bu otobüsler yokuş çıkmıyor" şeklinde konuştu.
"Gezi süreciden sonra solda en azından yerel seçimlerde katılımın daha etkin bir şekilde fark edilebileceği bir tür ittifaka kapı açacak bir yaklaşım kamuoyunca beklenmiyor muydu?" şeklindeki soruyu da Kılıçdaroğlu , "Kamuoyundan bize gelen böyle bir talep de yok. Çok net söylürum, biz yüzde 26 oy almışız. Eksiktir, fazladır, yanlıştır, doğrudur ama ortada bir tablomuz var. Biz iktidara talip olmak istiyoruz ve yeni bir projeyle yola çıkıyoruz. Cumhuriyet'ten yana olan, demokrasiden yana olan, özgürlüklerden yana olan her yurttaşımızı kendi şemsiyemiz altına bekliyoruz" şeklinde cevapladı.
Kadir Topbaş'ın "İstanbul'un Kadir ağabeyi" olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, "Çünkü İstanbul'u o yönetmiyor. İstanbul'u yöneten başbakanlık koltuğunda oturan zat. Geçen telefon kaydında ne diyor; 'Ataşehir'de kupon bir arsa var, bana haber vermeden nasıl satarsınız?' diyor. Kim Allah aşkına İstanbul'u yönetiyor" diye konuştu.
- "Bu iktidarla ben asla yan yana gelemem"
Kılıçdaroğlu, "Kürtler'in barış talebindeki samimiyeti konusunda ne dersiniz? Abdullah Öcalan'ın bu konudaki samimiyetiyle ilgili ne düşünüyorsunuz? Mesajını nasıl değerlendiriyorsunuz?" şeklindeki soru üzerine de şunları kaydetti:
"Onu bilmiyorum. Şimdi mesaj bildiğimiz klasik normal bir mesaj. Hükümetle ne konuşuyorlar siz biliyor musunuz? Ben bilmiyorum. Neyin pazarlığını yapıyorlar, ben bilmiyorum. Taban tabana zıt açıklamalar var. Adalet ve Kalkınma Partisi, 17 Aralık sürecinden sonra bunu götüremez. Yolsuzluğa bulaşmıştır. Şimdi kendi derdinde. Başka bir dert yoktur. Onun en büyük derdi, 'Üstümdeki yükü nasıl atabilirim? Kime fatura edebilirim?' Bunu fatura edebilecek makam bulamayacaktır. Emin olun oyları düştüğü sürece göreceksiniz, yurt dışına kaçışın pazarlıklarını yapacak. Hangi sorunu çözecektir bu... Artık toplumda güven kaybolmuştur iktidara karşı. Uluslararası güven de kaybolmuştur."
Murat Karayılan'ın iki yıl önce Taraf Gazetesi'ne gönderdiği bir yazı olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Ben görüşmeler yapılıp yapılmadığını bilmiyorum. Fakat o mektuba iktidar kanadından hiçbir yalanlama gelmedi" dedi.
Kılıçdaroğlu, CHP olarak çözüm sürecinin içerisinde olmaya talip olup olmadıklarının sorulması üzerine, şunları kaydetti:
"Bu iktidarla ben asla yan yana gelemem. Ben bir hırsızla yan yana gelip konuşmam bile. Bir hükümetin devletini soyduğuna tanık olduk. Kendi devletini soyan bir iktidarla ben nasıl yan yana geleyim? Devletin genleriyle oynandı. TBMM başkanı ne söyledi, 'Anayasanın 138. maddesi çökmüştür'. Nedir 138. madde? Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı. Biz bu sorunu çözeriz. Biz önce iktidar olduğumuzda önce çağırırız Milli İstihbarat Teşkilatı müsteşarını, ayrıntıları öğreniriz. Devletin nasıl çalıştığını bilirim. Çağırır önce konuşuruz. Bütün mesele şu, siyaset kurumu sorumluluk alacak bu sorunu çözmek için."
(Sürecek)