Başbakan Erdoğan, NTV ve Star televizyonlarının ortak yayınında, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Suriye sınırlarında yer alan Türkiye'nin toprak parçası Süleyman Şah Türbesi'ne yönelik IŞİD'in saldırısına karşı Türkiye'nin tavrının ne olacağının sorulması üzerine Erdoğan, "IŞİD'in burada bir sıkıntısı var. Burada daha önce Türkmenler vardı. Türkmenlerin özellikle maalesef malzeme, silah noktasında zayıf düşmesi onların ister istemez geri çekilmesine neden oldu. Geri çekildiklerinde 80 şehit verdiler" diye konuştu.
Adana'da durdurularak aranan MİT tırlarının Suriye'deki Bayır-Bucak Türkmenlerine yardım götürdüklerini anımsatan Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
"Bunda bile maalesef muhalefet aynı şeyi yaptı, aynı durumu yaptı ki muhalefet hiçbir zaman Türkiye'nin avukatı olmadı, hep karşısında oldu. Tabi biz, bunlar yapıldığı vesaire diye kalkıp da Bayır-Buçak Türkmenlerini yalnız bırakamazdık ve bırakmadık yine de bırakmayacağız. 24'üyle alakalı biz de bazı şeyler duyduk, şu anda herhangi birşey söz konusu değil ama Süleyman Şah Türbesi'ne karşı gerçekten böyle bir yanlışlık olacak olursa tabiki gereği neyse orada o yapılacaktır. Bu topraklar bizim topraklarımızdır, yaklaşık 10 dönüm gibi bir arazidir, bu topraklar uluslararası anlaşmalarla teminat altına alınmış topraklarımızdır. Bu topraklarda yapılacak bir saldırı aynen Türkiye'ye yapılmış bir saldırıdır."
-Niğde'de güvenlik güçlerine yönelik saldırı
Başbakan Erdoğan, Niğde'de güvenlik güçlerine karşı yapılan saldırıya ilişkin bir soru üzerine de konuyla ilgili olarak İçişleri Bakanlığı ve yargının işin üzerinde olduğunu, yakalanan 3 kişiden birinin Kosovalı, birinin anne ve babasının farklı ülkelerden, bir diğerinin de Makedonyalı olduğunu ve bu kişilerin Ankara'ya getirildiğini söyledi.
Yakalanan 3 kişinin Suriye'de bulunduklarının kesinlik kazandığını ifade eden Erdoğan, "Bunlar Suriye'den, orada aldıkları eğitimler vesairelerden sonra Bulgaristan üzerinden Makedonya'ya gitmek gibi bir hedeflerinin olduğu, güya silahı da yanlarında sünnet olduğu için taşıdıklarına dair ifadeyle bu işi çerçevelemeye çalıştılar. Şu anda ilgili birimlerimiz bu işin gerisini, nereye bağlıyor, bağlantıları nedir bunları araştırmanın içerisinde. Belli bazı bilgiler elde edilmiş vaziyette. Gerek istihbarat teşkilatımız, gerek yargı, gerekse İçişleri Bakanlığımız üzerinde" diye konuştu.
Diyanet İşleri Başkanlığının "kalıcı sonuçlar doğurabilecek büyük bir fitne ve imtihandan geçmekteyiz" ifadelerinin yer aldığı açıklamasına ilişkin değerlendirmesi sorulan Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
"Bir defa karşımızda bu seçimler de özellikle ortaya çıkan Pensilivanya denilen bir olay var. Bu Pensilivanya denilen olayın yasak olmasına rağmen eğer bir Cumhurbaşkanı dinleniyorsa, bir Başbakan dinleniyorsa, bir Genelkurmay Başkanı dinleniyorsa ve özellikle de burada bakanlar dinleniyorsa bu bir defa hem yasalara aykırı, hem de Diyanet İşleri Başkanımız da ifade ettiği gibi İslami, bizim itikadi noktada değerlerimize aykırı. Dinimizde, inancımızda kimseyi dinleyemezsiniz, gözetleyemezsiniz, böyle birşey yok ama bunlar din kisvesi altında maalesef bunu yapıyorlar, ondan sonra bunu bir tehdit, şantaja dönüştürüyorlar. Bu bakımdan Diyanet İşleri Başkanlığımız zannediyorum işin bu boyutunu ele almak suretiyle değerledirdi ve halkımızın yüzde 99'u Müslüman, bu duyarlılığı hep birlikte göstermemiz lazım. Bununla ilgili olarak da bizim ne yazık ki bu işin bir kısım yargıya ulaşmış olması, bir kısım güvenlikle de koordineli çalışmak suretiyle bu tür adımları atmış olmaları ülkemiz için gerçekten sıkıntı vericidir. Biz bunu ulusal güvenliğimize tehdit olarak algılıyoruz, onun için de gerekli tedbirleri alıyoruz. Ben şu anda alanlarda doğrusu tepkiyi bu noktada görüyorum. Zaman zaman vatandaşlarımızın sabırsızlığını görüyorum, bir an önce netice bekliyor. Temennim odur ki vatandaşlarımızın bu beklentisi bir an önce olur."
-"17 Aralık olaylarını, 25 Aralık olaylarını 'şerde zaman zaman hayr vardır' ilkesiyle görmüş bulunuyorum"
Paralel yapılanmanın "himmet" adı altında zekat, sadaka topladıklarını, kurbanlık koyun ve adakları topladığını başka isimlerle para topladığını, bunların makbuzsuz yapıldığını anlatan Erdoğan, "Bunların nereye gittiği belli değil. Bunların üzerine Türkiye Cumhuriyeti devletinin uyanık olması lazım ama ben 17 Aralık olaylarını, 25 Aralık olaylarını bu noktada bir taraftan üzücü bulurken, bir taraftan da 'şerde zaman zaman öyle olur ki hayr vardır' ilkesiyle görmüş bulunuyorum. İnşallah şu anda hükümetimiz, devletimiz sıkı takibindedir" dedi.
Başbakan Erdoğan, Twitter'a erişimin engellenmesine ilişkin olarak "Aklınızdan geçen tamamen engellenmesi miydi? Fransa, Almanya başvurduğu zaman hesapları kapatıyorlar, Türkiye'ye karşı sizce neden böyle bir tavır aldı Twitter?" sorusuna da şöyle yanıt verdi:
"Bizi zaten işin üzen boyutu budur. Şu anda biz, 10 milyon tablet bilgisayar dağıtmanın hazırlığı içerisindeyiz, şu anda yaklaşık 260 bin tablet bilgisayar dağıttık, okullarımıza etkileşimli tahtaları yerleştiriyoruz, bu hükümet böyle bir hükümet, Tayyip Erdoğan böyle bir hükümetin Başbakanı. Bizim derdimiz Twitter'ın kendisi değil, yaklaşımı. Eğer Twitter'da bu tür ahlaksızlar veya ahlaksızlıklar türer de siz buna karşı, ülkemi tahrik eden, ülkemin huzurunu kaçıran olayların karşısında sizi defaetle uyarmamıza rağmen, mahkeme kararlarını size göndermemize rağmen eğer siz bunu kesmezseniz, bunu durdurmazsanız, bize düşen de burada gerekirse bunu kapatabilmektir. Bu sürekli mi olur o ayrı bir konu, bize kalsa sürekli olmaz, niye sürekli olsun. Şimdi bıçağı katilin eline verirseniz insanı öldürür ama doktorun elinde neşter hayat kurtarır, olayın aslı budur. Son zamanlarda sağolsun bazı köşe yazarları televizyonlarda yorumlar yapıyorlar, 'AK Parti prestij kaybediyor, Erdoğan prestij kaybediyor' hiç birşey kaybettiği yok. Ben alanlara bakarım, alanlar nasıl bakıyor, nasıl yorumluyor ona bakarım."
-Twitter'a erişimin engellenmesi
Twitter'dan içerik kaldırma talebinin sadece Türkiye'den yapılmadığını, bugüne kadar hükümet ve diğer yetkililer tarafından illegal olduğu gerekçesiyle toplam 365 içerik kaldırma talebi yapıldığını ve bunlardan 305'inin Fransa, 14'ünün Rusya'dan geldiğini anlatan Erdoğan, Türkiye'den Twitter'a giden toplam talep sayısının ise 2 olduğunu söyledi.
Erdoğan, Twitter'ın raporlarına göre taleplerin en sık Amerika'dan geldiğini ifade ederek, şöyle devam etti:
"Burası çok enteresan, Amerika Birleşik Devletleri'nden gelen 948 hesapla ilgili tam 679 talep ve tüm taleplerin neredeyse yüzde 80'inin bu ülkeden geldiğini ortaya koymaktadır. Bu 679 talebin yüzde 75'inin karşılanmış olması da ilginç bir rakamı ortaya koymaktadır. Almanya'da Ekim 2013 tarihinde Twitter, Alman hükümetinin talebi üzerine neonazi hesaplarını engellemiştir. Fransa, 19 Ekim 2012 Cuma günü Fransa'da yazılan ve yayılan Yahudi aleyhtarı ve ırkçı twitleri Fransa Yahudi Öğrenciler Birliğinin konuyu mahkemeye taşıyacağını belirtmesinden sonra harekete geçmiş ve söz konusu içerikleri siteden kaldırmıştır. Hindistan, ülkede Assam eyaletinde Temmuz 2012 tarihinde başlayan Vodo Kabilesi ve Müslümanlar arasındaki şiddet olayları nedeniyle hükümet tarafından ülke genelinde toplu mesajlar yasaklanmıştır. İlginç olan şurası ki Hindistan burası, Hindistan biliyorsunuz bu işlerde çok çok iyi bir ülke, Google, Facebook ve Twitter açıklama yaparak Hint hükümetiyle ortak hareket ettiklerini duyurmuştur. İngiltere, 2011 yılında çıkan ayaklanmalar sırasında İngiltere Başbakanı David Cameron provakatif içeriklerin paylaşılmasını engellemek amacıyla Twitter'a erişim yasağı getirebileceğini ifade etmiş, benim şu andaki açıklamamı o 2011'de yapmış, fakat olayların yatışması üzerine tedbir kararı aldırmamıştır."
-"Twitter dediğimiz olay nedir? Bu bir şirket, sektör olarak iletişimde"
"Benim ülkemi karıştıranlara karşı, bütün bu olaylara karşı bu hukuk tanımazlığınız nedir?" diyen Erdoğan, Twitter'ın kendilerine ulaştırılan mahkeme kararlarını görmezden geldiğini belirterek, "Twitter bunu duymuyor. Sonra sen benden nasıl olur da hala iyi niyet beklersin? Biz de bunun gereğini yapacağız" dedi.
Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sen benim ülkemi karıştırıyorsun, benim ulusal güvenliğimi tehdit eden adımlar atıyorsun. Bu ülkenin Başbakanına birileri kalkacak 'başçalan' diyecek, bakana kalkacak 'hırsız bakan' diyecek, bir başka hakaret var ki ağzıma almıyorum, bütün bunlara karşı kendileri uyarılıyor, uyarıldığı halde kalkıp bunu kaldırmıyor, bu hesaplar maalesef kapatılmıyor. Böyle olunca bizim yapmamız gereken, sorumluluk noktasında olan bir insan olarak bu işi düzelttirmektir. Düzeltmediğiniz takdirde biz kesin tavırlıyız, bu işi kapatırız. O zaman yapılması gereken ne? Burada bu yasaklara uysunlar, biz de sorunu bitirelim ama uymadıkları takdirde bizim 'acaba şurası ne der, burası ne der' bunların hiçbirisi bizi ilgilendirmez.
Twitter dediğimiz olay nedir? Bu bir şirket, sektör olarak iletişimde, sosyal medyanın içerisinde vesaire. Bakıyorsunuz zaten bu işin ardında aslında Youtube var, onların burada herhangi bir temsilcisi filan da yok, Youtube'un avukatlarıyla çalışıyorlar. Youtube'un avukatları şu anda arkadaşlarımıza gidiyorlar, bir tane avukat hanım kardeşimize çok edebe, adaba sığmayan birşey yaptılar. Bizim derdimiz ise biz hukuka, hakka sahip çıkacağız. Kimin hakkı, hukuku? Vatandaşımın. Bunu bizim yapmamız lazım. Ben anlamıyorum bu köşe yazarlarını, bunlar neyi savunuyorlar, kimin avukatlığını yapıyorlar? Ben çeşitli ülkelerden örnekler verdim, oradaki uygulamaya bakın, bizde ki uygulamaya bakın. Bizim ülkemiz muz cumhuriyeti değildir bunu bir defa bilmeleri lazım. Dolayısıyla onlarla ilgili hangi uygulamayı yapıyorlarsa burayla ilgili de aynı uygulamayı yapmak durumundadır. Yapmadıkları takdirde kararımız bu konuda kesin."
Başbakan Erdoğan, Twitter yetkilileriyle yapılan görüşmelerde bir ilerleme olup olmadığı sorusu üzerine de "Şu anda 1-2 yerle ilgili tamam dediler, zannediyorum onunla ilgili adım attılar. Sayı 1-2 tane değil ki şu anda son bildiğim benim, 700'e yakın bu şekilde maalesef uygulama var. Bunlar şimdi peyder pey onlara bildiriliyor. Bu bildirilenler karşısında tavırlarını göreceğiz. Eğer hakikaten kaldırırlarsa, kaldırmaları halinde de gereği yapılır. Mesela burada mahremiyetler var, ırkçılık var, sen bunları nasıl yayımlarsın ya? Uyarıyoruz, hala adım atmıyorsun. Mesele bu" yanıtını verdi.
(Sürecek)