Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet Meydanı'ndaki mitingde yaptığı konuşmada, Uşak'a bir daha başbakan olarak gelmek istediğini belirtti. Millete güvendiğini, tek güvencesinin Türkiye Cumhuriyeti'nin onurlu yurttaşları olduğunu kaydeden Kemal Kılıçdaroğlu, ülkenin içinde bulunduğu şartları herkesin bildiğini söyledi.
Miting sırasında balonlarla uçurulan ayakkabı kutusunu gören Kemal Kılıçdaroğlu, "Ayakkabı kutusu var ama içinde dolar yok öyle anlaşılıyor. Eğer o ayakkabı kutusunun içinde 4,5 milyon dolar olsaydı emin olun şimdi Recep Tayyip Erdoğan almak için fırlamıştı. Hayatı para üzerine kurulu" diye konuştu.
Mitingde gelenlerin bir kısmının Başbakan Recep Tayyip Erdoğan aleyhine slogan atması üzerine Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin bütün meydanlarda benzer sloganların atıldığını söyleyerek, "Ben de her seferinde aynı şeyi söylüyorum, biraz daha o sloganı atarsınız, vallahi gider patentini alır. Sloganı attığınızda sizden parasını ister" dedi.
- "Yağmur yağsa da birlikte ıslanacağız"
Uşak mitingine elde olmayan nedenlerle geciktiğini, her gittiği yerde önünün kesildiğini ve konuşmak istediklerini anlatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Burada da yağmur yapmış. Denizli'de de yağmur yağdı, birlikte ıslandık. Burada da yağmur yağsa birlikte ıslanacağız çünkü biz ülkemizi, insanımızı, bayrağımızı seviyoruz. 'Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim' diyoruz. Hepimiz Mustafa Kemal'in askerleriyiz. Çünkü biz bu ülkeyi alın teri ve gözyaşı ile kurduk. Çanakkale'de, Afyon'da, Antep'te, Urfa'da dedelerimiz kucak kucağa yatıyor. Biz mücadelemizi çocuklarımıza daha güzel bir Türkiye bırakabilmek için yapıyoruz. Babalarımız, dedelerimiz şehit oldular, kanlarını döktüler. Aynı görev bizde. Biz de çocuklarımıza daha güzel bir Türkiye bırakmak zorundayız."
Daha güzel bir Türkiye'nin temelinde ahlak kavramının yattığına işaret eden Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Bütün inançların ortak temeli ahlaktır. Siyasette de ahlakın egemen olması lazım. Ahlak aynı zamanda adalettir. Adalet yurttaşın, vatandaşın vicdanı demektir. Bir bilge der ki 'Adalet Kutup Yıldızı gibidir. Yerinde sabit durur, bütün kainat onun etrafında döner'. Adalet bu kadar görkemli ve soylu bir kelimedir. Adaletin içini boşalttılar, kendi yolsuzluklarını meşrulaştırmak istiyorlar. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyorlar. Az önce arkadaşlar slogan attılar 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz' diye. Elbette Mustafa Kemal'in askerleriyiz. Bu ülkede taş taş üstüne koyan herkesi saygı ile anacağız. Hiç kimseyi ayrıştırmayacağız. Bakınız, bu başçalan diyor ki Menderes'ten söz ediyor. Söyledim Aydın'da sen Menderes'in tırnağı bile olamazsın. Rahmetli Menderes hiçbir zaman çocuklarına telefon açıp 'Evladım evdeki paraları sıfırlayın, polis geliyor' diye söz etmedi asla. Rahmetli Menderes oğlu mezun oluyor ve ticaretle uğraşmak istediğini söylüyor. Rahmetli Menderes de 'Oğlum sen ticaretle uğraşamazsın, yaptığın her alışveriş bana fatura edilir' diyor. Bu kadar duyarlı bir insandı. Şimdi kalkmış diyor ki 'Ben de Menderes gibiyim'. Sen Menderes'in tırnağı olamazsın. Sen kim Menderes kim? Senin unvanını dünyada herkes biliyor. Yarın öbür gün bu gitse bir yabancı ülkenin başbakanı ile konuşsa o yabancı ülkenin başbakanı diyecek ki 'Ya şu adamla ben nasıl aynı kareye gireceğim'. 'Bu adam kendi ülkesini soydu. Ben kendi ülkem için çalışıyorum' diyecek. Türkiye'yi bu duruma düşürdü."
- "İşverene sesleniyorum.."
Kemal Kılıçdaroğlu, iş adamlarına da seslendiği konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sizler çalıştığınız sürece, ürettiğiniz sürece görüşünüz ne olursa olsun, hangi siyasi partiye sempati duyarsanız duyun, başımın üstünde yeriniz var. Tek aradığım şu, ahlaki koşullar içinde yapın her şeyi. İhracatınızı yapın. Hükümeti eleştirin ya da yaptığınız uygulamaları eleştirin. Benim size sözüm, CHP iktidarında hangi işveren iktidarı eleştirirse ertesi gün onun kapısına iki tane vergi müfettişi göndermeyeceğim. İş adamları konuşmaktan korkuyor. Hemen kapıya 2 vergi müfettişi, dünyanın cezası. Bunu kabul etmiyorum. Demokrasilerde böyle bir şey olmaz. Elbette iş adamı eleştirecek, bir siyasetçinin en çok ihtiyaç duyduğu şey eleştiridir. Bir işveren kuruluşu diyor ki hukukunun üstünlüğünün olmadığı yere yabancı sermaye gelmez. Ne diyor? 'Sen bunu söyledin, sen vatan hainisin."
(Sürecek)