ABD'li ajanları ağırlamışlar
Eski bir Cemaat mensubu, Gülen Cemaati’nin Amerika’nın kontrolüne giriş sürecini anlattı.
12 Yıl Önce Güncellendi
2014-03-24 12:45:33
1989 yılında üniversiteyi kazandığı şehre gitmesiyle başladığı Cemaat serüvenini 2003 yılında bitiren D.M., en tepe isimlerle olan konuşmalarını ve gördüklerini anlattı. Üniversiteyi okuduğu ilde bir yandan da Zaman gazetesinin bilâmaaş muhabirliğini yaptığını kaydeden D.M., "1992'de Cemaatin Orta Asya açılımı başlayınca, Cemaat bir seyahat şirketi kurmaya karar verdi ve -daha sonra ismi İlk Turizm olarak değiştirilen- Varlık Turizm kuruldu. Anadolu'daki genç öğretmenler bize gelir, biz de onların gidecekleri ülkelerle işlemlerini hallederdik. Merhum Hacı Kemal Erimez, Saadettin Başer, Nurettin Veren başımızdaydı. Bu isimler gece-gündüz acentedeydi. Giden insan sayısı oldukça fazla idi ve farklı acenteleri kullanmak oldukça yüksek bir maliyet oluşturuyordu. 1992 Eylül'ünde 15 kişinin çalıştığı acentede çalışmaya başladım" dedi.
Cemaat'in büyük kırılmayı 28 Şubat sürecine giden 1996 yılında yaşadığını söyleyen D.M., "Bu okullar kuruldukları yıllarda dikkat çekmedi. Bunun yanında 96'da Orta Asya'daki okullarda -Cemaat'te de bu tabir kullanılır- 'fetret dönemi' yaşandı. Bazı belirsizlikler oluştu. Ama 2000'li yıllar itibariyle iş öyle bir noktaya geldi ki, Amerika'nın izin vermediği ülkede okul açılmaz hale geldi" diye konuştu.
"Bu süreçte Duşanbe'de Amerikan Büyükelçiliği'nin karşısındaki binanın satın alınmasına şahit oldum. Buradan giden öğretmen ve temsilciler, Amerikan Büyükelçiliği'nde kaldılar. Bu işin Amerikan kontrolüne girmesi Tacikistan'la başlar. O yıllarda Tacikistan'da yönetim değişikliği yaşandı ve Amerikan Büyükelçiliği yeniden açıldı" diyen D.M., Orta Asya'daki Gülen okullarının gerçek yüzünü açıkça gösteren bir anısını şu sözlerle anlattı: "Bir gün telefon çaldı, beni arayan 'abi', 'Tacikistan için öğretmenler gelecek, biletlerini kesip iyi bir şekilde ağırlayın' dedi. Karşımdaki öğretmenler Amerikalı Hristiyanlar idi. 3-4 Amerikalı öğretmen, en genci 55 yaşında... Biletlerin tanzimi için pasaport istediğimde ceplerinden Amerikan servis pasaportunu çıkarttılar. Amerikan devletinin sadece resmi görevlilere verdiği 'servis pasaportu' ile hallettiler işlemlerini… Şimdi servis pasaportu taşıyan bu adamlar, sadece ve sadece 450 Amerikan doları maaş alıyorlardı. 450 dolar maaş için Amerika'dan kalkıp Duşanbe'ye gidiyorlardı. Aklınız alıyor mu? Nerede kalacaklarını kendilerine sorduğumda Amerikan Büyükelçiliği'nde konaklayacaklarını söylediler. Cemaat'in Orta Asya ajanlarını ben uçurmuştum. Düzinelerce adamı gönderdik bu şekilde. 99'da kendi işlerim için bir Afrika ülkesini ziyaret ettiğimde de yine Amerikalı Hristiyan öğretmenleri gördüm."
"ŞAKİRT YAPACAĞIZ"
Kafasına takılan bu olayı Gülen Cemaati'nin önemli isimlerinden İsmail Büyükçelebi'ye taşıdığını söyleyen D.M., sonrasında Cemaat büyükleriyle arasında geçen diyalogları da, "Bu kadar Amerikalının bizim içimizde ne işi vardı? Ben bunu sorduğumda Cemaat'in tepe isimlerinden İsmail Büyükçelebi, şunu söyledi: 'Onlar bizi kullandıklarını sanıyor, ama aslında biz onları kullanıyoruz.' Bir tanesi de, 'Onlar bizi kullanıyor ama biz de Amerikalıları şakirt yapacağız' dedi. İşte bu izinlerden sonra Amerika'da bu okullar açıldı, sayısı arttı" sözleriyle anlattı.
"ÖLDÜRMEKTEN BETER EDER!"
D.M., gazeteye isminin yazılmamasını isteyerek şunları kaydetti:
"Ben şu anda korkuyorum. Devletin her noktasına kadar girmiş bir yapılanma böylesine etkinken, ben ismimin gazetenizde çıkmasından korkuyorum. Cemaat'in beni öldüreceğini sanmıyorum, ölmekten beter edeceğinden ise eminim. Benim şirketimin de batmasına sebep oldular daha önce...
Yeni Akit
SON VİDEO HABER
Haber Ara