Yıldırım, Ege Sanayicileri ve İşadamları Derneği (ESİAD) tarafından Hilton Oteli'nde düzenlenen Yerel Seçimler Öncesi Adaylar Toplantısı'na katıldı.
Toplantı öncesinde ESİAD Başkanı Bülent Akgerman, Anayasa'nın hem özel hayatın gizliğini hem de haberleşme hürriyetini düzenlediğini ve sosyal medya platformlarının kapatılmasının internet çağında mümkün görünmediğini söyledi.
Akgerman'ın konuşmasının ardından kürsüye gelen Binali Yıldırım, Türkiye'de 11 yıldır Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı yaptığını, 2002 yılında Türkiye'de internetin ne durumda olduğunu herkesin bildiğini, o dönem geniş bant erişiminin bulunmadığını hatırlattı.
Türkiye'yi iletişimde 11 yılda Afrika seviyesinden Avrupa'nın en iyisi durumuna getirdiklerini vurgulayan Yıldırım, bugün Türkiye'de nüfusun yüzde 65'inin internet veya bilgisayar okur yazarı konumunda olduğunu, geniş bant abone sayısının ise 40 milyonun üstüne çıktığını anlattı.
AK Parti iktidarının iletişimi, erişimi, interneti geliştiren bir iktidar olduğunu, çok ciddi yatırımlar yaptığını ifade eden Binali Yıldırım, "Bu imkanı sağlayan bir yapının, imkanı kısıtlayan, yasaklayan bir anlayışla beraber zikredilmesi kabul edilebilir bir şey değil. Eğer böyle bir niyetimiz olsa bunları geliştirmez, bu alana yatırım yapmazdık" diye konuştu.
Demokrasi, insan hak ve özgürlüklerini geliştirirken insanların haklarını da korumak mecburiyetinde olduklarını kaydeden Yıldırım, şöyle devam etti:
"İkisi bir arada pekala olabilir. Türkiye sosyal medya kullanıcısı bakımından Avrupa'da birinci geliyor. Bu güzel bir şey ama sosyal medya sorumsuz medya değildir. Gerçek hayatta ne suçsa sanal alemde de aynı şeyler suçtur. Onun için kullanıcıların iletişimlerini, özgürlüklerini kullanırken başkalarının hayatlarını karartmak gibi bir keyfiyetleri asla kabul edilemez üstelik de sanal dünya yalan dünya da değildir."
- "Twitter ile ilgili 634 davadan biri benimki"
Son 1 yıl içinde Twitter konusunda 600 şikayetin bulunduğunu, sanal hesapların açıldığını, hakaret içeren mesajların kaldırılmasına ilişkin ABD'deki Twitter merkezine bilgi gönderildiğini kaydeden Binali Yıldırım, şikayet ve mahkeme kararlarına karşın muhatap bulunamadığını aktardı.
Bütün girişimlere karşın Twitter yönetiminin "Türkiye'de faaliyetimiz yok" cevabını verdiğini kaydeden Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu cevabı vermesi bu ülkeyi ciddiye almaması demektir. Kabul edilebilir bir şey değildir. Son mahkeme kararıyla birlikte artık işin şekli de değişmiştir. 18 Mart'taki olay benim şahsımla ve ailemle ilgili. 634 davadan biri de benimki. Biri 12 milyona diyor ki 'Bunların yolsuzluklarını, hırsızlıklarını açıklayacağım ve bir link alıyor. Orada çok ağır suçlamalar var. Sadece bizimle ilgili değil. Seçime girecek bütün AK Parti adayları ile ilgili. Akla hayale gelmeyecek suçlamalar var. Bu suçlamalar bugüne kadar niye çıkmadı, bu suçlamayı kim yapıyor belli değil. Biz hakkımızı arayalım dedik, mahkemeye müracaat ettik. Twitter'ı kapatan adam olduk. Hakkını arayanın linç edildiği ama asılsız suçlamaları yapanların korunduğu bir ülke olmaz. Bu hukuk devleti olmaz. Eğer bu paylaşım sitesi kararların gereğini yapsaydı bugün bunları yaşamazdık ama şimdi muhatap olmaya başladı."
Twitter'ın ABD'deki veya Hindistan'daki olaylara hemen müdahale ettiğini söyleyen Yıldırım, konu Türkiye'ye geldiğini ıslık çaldığını, muhatap olmadığını kaydetti.
Youtube'da Büyük Önder Atatürk'e hakaret videolarını kaldırmak için uğraştıklarına işaret eden Yıldırım, "31 mahreme kararı çıkmasına rağmen kıllarını kıpırdatmadılar. 'Atatürk sizin için önemli olabilir ama bizim için değil' dediler. Kusura bakmayın özgürlük başka bir şey, o ülkeyi ciddiye almamak başka bir şey. Bunun kabul edilebilir yanı yok" dedi.
Bundan sonra mağduriyet yaşayan insanların hakkını arayabileceğini de kaydeden Binali Yıldırım, şöyle devam etti:
"Güzel bir işe vesile oldu. Hiç kimsenin derdi Twitter'ı kapatmak değil. 3 aydır her türlü hakaret başbakanımız olmak üzere hepimize yapılıyor. Biz bunları şahsi mesele yapmadık. Ama bu iş ülkemiz için önemli. Eskiden ülkeler doğrudan işgal edilirdi bugün bu mecralar kullanılarak güven istikrar bozuluyor. Masum kullanmaya eyvallah. Ama ülkenin stratejik hedeflerine, geleceğine yönelik sinsi planlar için bu mecraların kullanılmasına asla hiçbir devlet rıza göstermez."