Albayrak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sağlığın çok nazik bir konu olduğunu belirterek, sağlık sorunu yaşayanlarda fiziksel zayıflığın ardından psikolojik zayıflığın da başladığını anlattı.
Bu fiziksel ve psikolojik zayıflığın sadece hastaya özel bir durum olmadığını dile getiren Albayrak, "Bu durum onun etrafındakilere de sirayet ediyor. Hastanın yakınına da normal bir insan gibi değil, hasta yakınının psikolojik zayıflığını dikkate alarak davranmalısınız" diye konuştu.
Selami Albayrak, sağlık çalışanlarının böyle "nazik" bir alanda bir ömür geçirdiklerini dile getirerek, şunları söyledi:
"Sağlık ordusunda çalışanlar, her zaman o nazik ortamın gerilimine maruz kalır. Mesela, evinizde bir insan hasta oldu. Bir gün, iki gün derken üçüncü gün iyileşti. O dönemde yaşadıklarınız sizde iz bıraktı. Bu hastalık kronikleşip uzun sürdüyse, sadece evdeki hasta değil, evde yaşayan herkes hasta oluyor. Artık akşam eve giderken koşar adım gitmiyorsunuz. Artık psikolojik olarak kopmuş durumdasınız. Evinize girdiğinizde bir gülen yüz arıyorsunuz ama o yok. Hep bir hastalık iniltisi var. Ancak bu sizin hayatınızın bir döneminde yaşayabileceğiniz bir şey. Fakat sağlık çalışanı sabah koşar adım iş alanına giderken, hep bu dertleri dinlemek üzere gidiyor. Her gün bu böyle. Sağlık çalışanı olmak hakikaten çok zor bir iş. Biz ameliyatlar yaparken, o sırada yaşadığımız duygusal dalgalanmaları hastalarımız hissediyor, algılayabiliyor olsa hastayla doktor arasındaki ilişki bir başka boyuta taşınır. Hastalar, o endişe ve korkudan dolayı ameliyat olmaktan vazgeçer. Çünkü biz hasta için, hastanın yerine heyecanlanıyoruz. Çok büyük, riskli ameliyatlarda hastanın yerine ölüyoruz, hastanın yerine doğuruyoruz. Fakat bunu hastaya, birebir yaşatmanız da doğru değil zaten. O bağlamda baktığımızda sağlık çalışanı olmak hakikaten zor iş."
- Sağlıkta şiddet
Albayrak, bunun toplumsal olarak da algılanması gerektiğine işaret ederek, "Böyle nazik bir alanda çalışıyor olmak zaten zor, üzerine bir de sağlıkta şiddet faktörü girince her şey daha da zor oluyor. Neticede kendini gererek hizmet sunarken, artı bir anlayışsızlıkla karşılaşıldığı zaman hakikaten tahammül çok zor. İnsanlar bunu şüphesiz bilerek, isteyerek yapmıyorlar ama biraz işin bu yönünü de dikkate alarak, hasta sahiplerini daha saygılı, daha anlayışlı olmaya davet ederiz" ifadelerini kullandı.
Kendisinin hala çok aktif klinik yaptığını ve aynı zamanda da gününün bir bölümünde de bürokrat olduğunu aktaran Albayrak, şöyle devam etti:
"Hala çok yoğun ameliyat yapıyorum. Ben olaya şimdi bütün ve panora olarak bakabiliyorum. Çünkü ömrüm hastalarla geçti. Ömrüm ameliyat yapmakla geçti. Özellikle kanser cerrahisi yapıyorum. Bu tarafta da bürokrasi yapıyorum. Hastalar ameliyat oldular, döndüler ve kontrole geliyorlar. En son ayrılırken onlara 'Bana bir dua borcunuz var' derim. Şimdi döndüklerinde o mutluluklarını, o minnet duygularını dualara aktardıklarını biliyorum. Ben o dua şemsiyesini üzerimde hissediyorum.
Ama bürokrasi farklı bir alan. Esas özveri de burada. Burada ne yaparsanız yapın, orada çok somut olarak geriye dönen, duayla birleştirilmiş o minnet duygusunu, hissedemezsiniz. Burada mutlaka birilerini huzursuz edersiniz. Hep doğru yönetim yapıyorsanız herkesle iyi olamazsınız, mümkün değil. Dolayısıyla bir bürokrat hekimin duygularıyla bir cerrah hekimin duyguları çok ayrışıyor. Ben bu iki duyguyu bir günde aynı anda yaşıyorum."
