Güllüce, Kırklareli Valiliği tarafından bir otelde düzenlenen programda yaptığı konuşmasında, Kırklareli'nin gelişime ve değişime hazır olduğuna inandığını söyledi. Kırklareli'nin problemlerini bildiğini belirten Güllüce, Kırklareli'nin modern bir kent yapılabileceğini ifade etti.
AK Parti'nin son 10 yılda güzel hizmetler yaptığını bildiren Güllüce, Türkiye'nin çok iyi noktalara gittiğini kaydetti.
Türkiye'nin geleceğinin çok iyi olduğunu anlatan Güllüce, "Bizim çok ciddi potansiyelimiz var. Belli bir yaşın altındakiler kendilerine güvensinler, morallensinler. Bizim kendi kendimize moral vermemiz lazım. Eksikliklerimizi kabul etmemiz lazım" diye konuştu.
Türk milletinin üreten bir millet olması gerektiğini vurgulayan Güllüce, şöyle devam etti:
"Karıncanın da hukukundan, ağacın da hukukundan sorumluyuz. Çevre bakanlığına ben bu vizyon ile bakıyorum. Çevre şuuru, hukuku, bilinci bu milletin öz malı. Üretmeye zaman ayıramamışız. Çok daha fazla üreten bir millet olmamız lazım. Amerika kıtası yapılmadığı zaman biz, Süleymaniye Camisi'ni, Beyazıt Camisi'ni büyük şehirleri kurmuş bir milletiz. Bir eksiğimizi kabul etmemiz lazım. Yeterince üretmiyoruz. 5 milyonluk Norveç bizden fazla üretiyor. Bana göre bunun sebeplerinden bir tanesi asırlardır ülkemizi koruma derdinde olmaktan, şeytan kovalamaktan salavata fırsat bulamadık derler ya, belki onun etkisi olabilir. Başka sosyolojik sebepler de olabilir, bunu bilim adamları incelesin. Ama süratle üretimi arttırmamız lazım. Niye Macaristan'da buğday dekarında 750 kilogram verir de Kırklareli'de 300 kilo verir. Niye Amerika'nın ineği 11 ton süt verir de benim ki 3 ton vermez. Bizde bir üretme sorunu var.
Dikeysel yapılaşmadan yana değilim. İnsanların ayağı topraktan uzaklaştığı ölçüde negatif elektriği de artıyor. Komşuluk bağları azalıyor, beşeri hassasiyetleri azalıyor, hasta ziyareti gibi, cenazeye gitmek gibi, komşusunu görmek gibi bir şey bir tarafa gidiyor, çağımızın vebası olan bir hastalığa bulaşmaya başlıyor. Hiç kimseyle bir muhabbeti, dostluğu kendisi, eskiden komşuluk bağı, hastanız vardı, ölünüz vardı, oturur tarihi konuşursunuz, mahalleyi konuşursunuz, oturur ülkeyi konuşursunuz, oturur ülkenin çıkarlarını, menfaatlerini konuşursunuz idi. Şimdi bol bol televizyon seyreden, karı, koca, oğlan zaten herkesin kendi odası ve interneti var, kendi dünyası var. Böyle bir hale gidiyor. O yüzden yataya doğru giderek yeniden insanlara huzur veren, insanların içini karartmayan ve topraktan bağını az kopartan bir şehircilik düşünüyoruz. Bunu ne kadar başarırız, ne kadar başarırsak o kadar başarılı oluruz. Bu konuda iddiamız yok. Ama bir temel üslup olarak ilke olarak bunu düşünüyorum."
-"Sağduyunuzla, sandığın başında 30 saniye düşünüp ondan sonra oy verin"
Erzurumlular Derneğini ziyaret eden Güllüce, 30 Mart yerel seçimlerine yaklaşık 270 saat kaldığını hatırlattı.
Küresel bazı güçlerin Türkiye üzerinde oynamak istedikleri oyunların olduğunu dile getiren Güllüce, dünyanın en büyük hava alanını yapan Türkiye'den bazılarının rahatsız olduğunu vurguladı.
Güllüce, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye üzerinde oynanan çok ciddi sıkıntılı oyunlar var. Çok kötü bir benzetiştir ama at çok hızlı gittiği zaman sopayla burnuna vurulur ki yavaşlasın diye. Şimdi Türkiye'nin burnuna vurmaya çalışıyorlar. Siz Türkiye'nin burnuna vurdurtmayın. Çünkü o burnuna vurulandan en çok hasar görecek olan en mazlum olan, ekonomisi en kötü olanlar olacaktır. Belli bir kesimin hiç eyvallahı olmayacak. Sağduyulu hareket edeceğinize inanıyorum. Her gün 300 bin insan inecek veya binecek. Bu Batı'nın dengesini bozuyor. Batı hava alanlarını devre dışı bırakıyor. Bunların olmasını istemeyen güçler var. Sağduyunuzla, sandığın başında 30 saniye düşünüp ondan sonra oy verin."
Gençlerin manevi değerlerini bilmediklerini dile getiren Güllüce, yeni kuşak gençlerin bir garip olduklarını ve internet başından kalkmadıklarını kaydetti.
Güllüce ardından Karadenizliler ve Gümüşhaneliler Derneklerini ziyaret etti. Daha sonra Güllüce, okula gitmek üzere evinden ayrıldıktan 3 gün sonra cesedi bulunan 10 yaşındaki Halil İbrahim Aktaş'ın ailesinin evini ziyaret ederek anne Münevver Aktaş ile baba Yılmaz Aktaş'a taziyede bulundu.
