Başbakan Yardımcısı Atalay, Şehri Nuh Otel'de kanaat önderleri, sivil toplum kuruluş temsilcileri ve vatandaşların katılımıyla düzenlenen toplantıda, yerel seçimden sonra cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılacağını, yerel seçim sonucunun ardından 1 Nisan'dan itibaren Türkiye'de cumhurbaşkanlığı tartışmaları ve seçim hazırlıklarının başlayacağını belirtti.
İlk defa milletin sandıkta cumhurbaşkanını seçeceğini dile getiren Atalay, bugüne kadar mecliste birçok tartışmalar, zorluklar içerisinde, kimi zaman da meclis dışından birinde bir anlaşma sağlanarak cumhurbaşkanlığı seçiminin yapıldığını anımsattı.
Atalay, artık bütün bunların bittiğini anlatarak, çok ileri bir adım atıldığını ve Anayasa'yı değiştirdiklerini söyledi. Önümüzdeki seçime herkesin çok asılması, küçük hesaplardan kurtulup Türkiye'nin geleceğine daha fazla önem vermeleri gerektiğine dikkati çeken Atalay, AK Parti dönemini gelecekte tarihin Türkiye'nin özgürleştiği bir dönem olarak anacağını dile getirdi.
Bölgede acıların çok derin olduğunu, Türkiye'nin özellikle bu bölgesinde işkenceler, faili meçhuller ve toplu ölümlerin bulunduğunu anlatan Atalay, anadilini konuşanlara ceza verildiğini, anadilinde müzik bile dinlenmediğini söyledi.
"Tam bir zulüm, devlet yanlış yapmış. Burada Kürt vatandaşımıza zulüm etmiş, öbür tarafta dindarlığından ötürü dindar vatandaşa zulüm etmiş. Öbür tarafta Alevi kardeşime zulüm etmiş. Her yönden devlet bir açıdan zulüm etmiş. Kız çocuklarımız sırf başını örtüyor diye okula gidememiş. Üniversiteleri bırakmışlar, iş hayatına girememişler" diyen Atalay, bir milletvekilinin başörtüsüyle meclise girmesi nedeniyle kıyametlerin koparıldığını anımsattı.
- "Anadil mübarektir"
Bütün bunların Türkiye'de yaşandığını ama 11 yıl sonra tarih olduğunu vurgulayan Atalay, "Kürt kardeşim artık istediği gibi dilini öğrenebilir. Çocuklarına anadilini öğretebilir. Artık açılacak kurslarla değil, devletin kendisi öğretiyor. Arapça, Zazaca, Kürtçe hangisi anadili ise okullarımızda öğretiliyor. Anadil mübarektir. Herkesin anadili kendisine çok kıymetlidir" şeklinde konuştu.
Atalay, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bazen BDP'li hanım milletvekilleriyle bir araya geliyorum. İçlerinde Diyarbakır Cezaevinde kalanlar vardır. Bir müzik kasetini birilerine ulaştırmak için ne meşakkatler çektiklerini anlatırlar. Geriye dönüp de bu noktada, 'Allah razı olsun, Şu AK Parti Türkiye'yi değiştirdi. Bütün bu zulümleri ortadan kaldırdı. Hakkımızı, hukukumuzu iade etti, verdi' demiyorum. Birileri gasp etti, biz iade ettik. Bunun için de 'teşekkür ederiz' demediler. BDP böyle siyaset yapıyor. Parlamento tatil edilmeden bizim çıkardığımız demokratikleşme paketi için çok uğraştım, yasallaşsın diye. Artık anadilin önü açıldı. Milletvekillerimiz gidiyor, Kürtçe kampanyayı yürütüyorlar. Bunlar evvelden hep suçtu. Mecliste bir yanda MHP, 'Devleti bölüyorsunuz' diye bağırıyor, bir yandan BDP'liler 'Sizin getirdiğiniz demokratikleşme paketi değildir, hiçbir şeye yaramaz' diye bağırıyor. Biz böyle çalışıyoruz. Kürt kardeşlerim bu BDP'lilerin hangi hakkı, hukuku savunuyor zannediyor bilmiyorum. Bunların hak savunduğu yok arkadaşlar."
- "Seçimden sonra özerklik. Biri sorsun, neyi kastediyorsunuz özerklik olarak"
AK Parti tarafından Türkçe ve Kürtçe hazırlanan "Sessiz Devrim" adlı kitabı gösteren Atalay, kitapta 11 yılda AK Parti'nin yaptığı çalışmaların yer aldığını bildirdi.
"Şimdi çıkmışlar, her zaman seçim zamanlarında bir istismar kavramı kullanırlar, özerklik kavramını kullanıyorlar. Seçimden sonra özerklik. Biri sorsun, neyi kastediyorsunuz özerklik olarak. Ben sordum? Seçim zamanı kullanılan bir seçim malzemesi. Hiçbir manası yok" ifadelerini kullanan Atalay, yerel yönetimlerle ilgili bütün yasaları değiştirdiklerini, şu anda yerel yönetimlerin mali, idari yönden çok bağımsız yapıda çalıştığına dikkati çekti.
Başbakan Erdoğan'ın nice sıkıntılarla belediye başkanlığından geldiğini hatırlatan Atalay, onun için belediyelerin rahat çalışması için Belediye Yasası, Büyükşehir Yasası ve İl Özel İdaresi Yasası'nı değiştirdiklerini kaydetti.
Bütün belediyelere ödeneklerin gönderildiğini ama ödenek göndermenin yeterli olmadığını anlatan Atalay, "Ben biraz önce Cizre'nin içinden geçtim. Utanç verici arkadaşlar. Böyle şehir olmaz, siz Şırnak'ta yaşıyorsunuz. Bu devirde, bu şartlarda nasıl yaşanılır arkadaşlar" diye konuştu.
Atalay, bütün sorunların özgürlükler ve demokrasi içerisinde çözüldüğünü, her vatandaşın her hakkını kullanacağına işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Hiçbir vatandaşımızın özgürlük alanına dokunulamaz ama devletimiz, bayrağımız, ülke bütünlüğümüz, milletimizin kardeşleri bizim elimizdeki verilerdir ve onlar tartışılmaz. Her vatandaşımız birinci sınıftır. Herkes farklılığıyla bir arada yaşayacak. Onun için AK Parti çok özel bir misyonu yürütüyor. Biz ülkemizin her yerinde siyaset yapıyoruz. Onun için biz ülkemizin birliğinin çimentosuyuz diyoruz. O özerklik lafları hepsi boş. Size tavsiye ederim, özerklikten ne anlıyorlarmış bir sorun."
- Nevruz bayramı
Bölgedeki vatandaşların nevruzunu kutlayan Atalay, nevruzun büyük bir bayram olduğunu, devlet olarak da kutladıklarını belirterek, "Ama bu bölgede kimi siyasetçiler ve örgüt, o güzelim nevruz bayramını bile neredeyse siyasileştirdiler. Halbuki bunun hiçbir siyasi yönü yoktur. Sevinçtir, coşkudur, bayramdır" dedi.
- "Görüşmeler hassasiyetle sürüyor"
Atalay, çözüm sürecinin devletin, hükümetin önündeki en büyük proje olduğunu, süreci zedeleyecek bir cümle kullanmadıklarını, çok dikkatli olduklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Bütün diyalog mekanizmaları sağlıklı bir şekilde yürüyor. İmralı ile devlet kurumlarının yetkililerinin görüşmeleri sağlıklı şekilde yürüyor. Biz örgüt kesimiyle siyaset kesimi olarak görüşmüyoruz. Biz hükümet olarak, siyasetle görüşüyoruz. BDP ile görüşüyoruz. BDP, şu anda çok önemli bir fonksiyon yüklendi. O fonksiyonu BDP'ye biz verdik aslında. Hem İmralı'ya gidiyor hem oradan aldığı mesajları Kandil'e götürüyor hem de siyaset kesimi olarak BDP ile biz bir araya geliyoruz. Bu görüşmeler hassasiyetle sürüyor. Çözüm süreçleri kolay değildir. Kürtlerin onlarca yıllara dayanan sorunlarını birkaç ayda çözemezsiniz. Dünyada örnekleri vardır. İnişler çıkışlar olur bazen ama samimiyet ve güven en önemlisidir. O güveni sarsıcı sözleri söylememek lazım. BDP'nin seçim ortamında çözüm sürecini zedeleyecek özerklik gibi sözlerini dikkatle izliyoruz. Özellikle bu bölgede siyasete şiddet karıştırıyorlar. Çözüm sürecinin zaten amacı bu. Şiddet bitsin, siyaset konuşsun. Derdimiz bu."
Atalay, "Ama bugün sen siyasete şiddet karıştırıyorsan, seçim konvoylarını taşlatıyorsan, seçim çalışması yapan partililerimize yolda müdahale ediyorsan, bu demokrasiye inanmamaktır aslında. Bunlar şiddet gölgesinde siyasete alıştıkları için bundan vazgeçemiyorlar. Onlara Şırnak'ta hatırlatıyorum. Bu siyasette sorun çözeceğim diyen BDP'nin bir sınavıdır" diyerek, bugünlerin ve seçimlerin yapıldığı günlerin önemli olduğunu belirtti.
- Seçim güvenliği
Seçimde her tedbiri alacaklarını, yanlış yapanın nefes alamayacağını dile getiren Atalay, seçimde her sandığın başında, her binada, her salonda olacaklarını anlattı.
Atalay, "Bu seçim başka seçim. Hiç kimse köyünde, mezrasında, şehrinde hata ve hile yapamayacak. BDP'liler bunu iyi bilsin. Şu günlerde sokakta şiddet estirenler, biz ona cevap verirsek sokağa çıkamazlar. Biz çözüm süreci yürütüyoruz. Demokratik bir ortam oluşsun diye çalışıyoruz. Bütün insanlarımız özgürlükleriyle yaşasın diye çalışıyoruz. Bunu kimse tahrip etmesin. Siz insanlarla konuşun. Yanlış yapana yanlışını söyleyin. Korkuyla tehditle memleket yürümez, idare edilmez. BDP seçim ortamında yine bunu kullanıyor. Ben valilerimizi, milletvekillerimizi dinliyorum ve bunları Ankara'ya taşıyacağım. Vatandaşa hizmet yönünde söyleyecek sözün var mı? Yok ki. İstismar ettiği bir Kürt ırkçılığı var, onun dışında hiçbir şey yok" diyerek sözlerini tamamladı.
Daha sonra Şırnak Valisi Hasan İpek, Atalay'a gemi maketi hediye etti.
(Bitti)