Kılıçdaroğlu, CNN Türk televizyonunda canlı yayınlanan "Ne Oluyor?" programında gençlerin sorularını yanıtladı, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
"Başörtüsü konusunda bugün yaptığınız şey doğruysa neden 10 yıldır AK Parti'ye siyaset malzemesi olarak verdiniz bu konuyu?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Geçmişi bir tarafa bırakalım, Türkiye bu sorunu aştı. Bizim de katkımız oldu. Son derece memnunum, mutluyum" diye konuştu.
CHP'nin iktidara gelmesi durumunda tekrar "başörtüsü yasağı" uygulanacağı yönündeki söylemlerin de "saçma" ve kesinlikle gerçekle bağdaşmadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, iktidarlarında özgürlüklerin genişleyeceğini aktardı.
Suriye'deki iç savaşın hatırlatılarak, CHP'li bazı milletvekillerinin Beşar Esed'le fotoğrafının yayımlanmasıyla ilgili bir soru üzerine de Kılıçdaroğlu, öteden beri hükümetin Suriye politikasının yanlış olduğunu söylediklerini anımsattı.
Bunu söyledikleri zaman "Baas'çı" olarak nitelendirildiklerini ve bunun doğru olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, CHP'li heyetlerin ilk olarak yaşananları yerinde görmek, daha sonra da tutuklu olan bir Türk gazeteciyi almak için, iki kez Suriye'ye gittiğini vurguladı.
Esed yönetimini hiçbir zaman savunmadıklarına değinen Kılıçdaroğlu, "Kendi halkını katleden bir kişiye nasıl 'bu, çok iyi adam' diyebilirsiniz. Asla, asla öyle bir şey söz konusu değil" ifadesini kullandı.
Bir soru üzerine, daha önceki bir konuşmasında "Yerel Yönetim Özerklik Şartı"nı savunduğunu söylediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, Bülent Ecevit döneminde bu yasanın Meclis'te kabul edildiğini ve uygulama yetkisinin Bakanlar Kurulu'nda olduğunu, ancak uygulanmadığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, bu şartı tüm iller için istediklerini ifade ederken, "Zaten yerel yönetimler özerk. Onları kim seçiyor? Oradaki halk seçiyor. Kendi belediye meclisleri var, oturup karar alıyorlar, yatırım programları var. Merkezi hükümetin denetimi var" dedi.
Suriye ile ilgili başka bir soruyu da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, "Rojava'yı iyi görüyoruz, biz kötü falan görmüyoruz. Orada duvar ördükleri zaman hiç endişelenmeyin. Gidip orada duvar örmenin yanlış olduğu bizim CHP'li milletvekilleri söyledi. Ben oraya milletvekilleri gönderdim" diye konuştu.
-"Biz birilerini, kişileri, kurumları ötekileştirmek istemeyiz"-
Kılıçdaroğlu, "Cemaatin kapı kapı dolaşarak CHP'ye oy istemesi sizi rahatsız etmiyor mu?" sorusuna karşılık, şunları söyledi:
"Cemaatin kapı kapı dolaşıp CHP'ye oy istediğini sizden duyuyorum. CHP'ye kim oy verirse bir sefer altını çizeyim, 'neden siz CHP'ye oy veriyorsunuz' ya da 'neden CHP için çalışıyorsunuz' diye bir soru sormayız biz. Biz, bir kitle partisiyiz. Siz diyebilir misiniz, 'arkadaş sen CHP'ye oy verme.' Olmaz, ben sizin de CHP'ye oy vermenizi isterim, hepinizin CHP'ye oy vermesini isterim. Çünkü ben bir siyasi partinin lideriyim ve iktidar olmak istiyorum. Türkiye'yi yönetmek istiyorum, 'sağlıklı bir yönetim olsun' diyorum. Katılmayabilirsiniz ama biz, bütün yurttaşların CHP'ye oy vermesini isteriz. Çünkü biz birilerini, kişileri, kurumları ötekileştirmek istemeyiz."
Kılıçdaroğlu, adayları belirlerken anketler yaptıklarını ve öne çıkan isimler üzerinde tercihde bulunduklarını anlatarak, Mustafa Sarıgül'ün eski CHP'li olduğunu dile getirdi. Kılıçdaroğlu, "Emin olun 'İstanbul'un sorunlarını Sarıgül çözemez' diye düşünsem aday göstermeyiz. Ama İstanbul'un sorunlarını çözer, biliyor, tanıyor" değerlendirmesinde bulundu.
Bir soru üzerine "Batı" derken sadece Avrupa'yı anlamadıklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Çin'de Nobel Ödülünü alan yazarın da kendilerine göre Batılı" olduğunu söyledi.
- Çözüm süreci
CHP'nin Kürt sorunu ve terör konusundaki çözüm önerilerinin sorulması üzerine ise Kılıçdaroğlu, "30 yıldır süren bu sorunun çözümü için siyaset kurumunun görev yapması gerektiğine inandıklarını, silahla bu işin çözülemeyeceğini" söylediklerini anımsattı.
Çözüm konusunda hükümete, Parlamento'da her siyasal partiden eşit sayıda milletvekilinin katılımı ile bir "Uzlaşma Komisyonu" kurulması önerisi sunduklarını hatırlatan Kılıçdaroğlu, ayrıca Parlamento dışında "Akil Adamlar Heyeti" kurulmasını da önerdiklerini, ancak hükümetin buna yanaşmadığını savundu.
İktidarın yürüttüğü projeyle ilgili bilgilerinin ise olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Bugünkü yapılan çalışmaların sağlıklı bir sonuç doğurmayacağına inanan bir kişiyim. Ne konuşulduğunu, ayrıntıları bilmiyorum. Ben devletin doğrudan terör örgütünü muhatap alıp görüşmesini de hiçbir zaman savunmadım. Ama ne söyledim, akil adamlar olacak ve uzlaşma komisyonu olacak, eş zamanlı çalışacaklar. Kiminle görüşülecekse akil adamlar gidip görüşüp, sorunu alacaklar, değişik çevrelerin önerilerini komisyona aktaracak. Bu sorunu çözmek için, şunu da açık yüreklilikle kabul edelim; biz siyasetçiler olarak bu sorunun çözümünde hep kaçak güreştik. O işi askere havale ettik, 'sen çöz kardeşim' dedik. Yanlış yaptık. Ben ne diyorum 'sorumluluk almalıyız.' Oturacağız, konuşacağız, emin olun bu sorun çözülebilir. Çözmek için iyi niyetli oturacaksınız, kararlı olacaksınız."
Kılıçdaroğlu, iktidar olmaları durumunda "KCK'nın çözüm sürecinde muhatapları olup olmayacakları" yönündeki bir soruyu yanıtlarken, "Başbakanlık koltuğuna oturduğunuzda ilk yapacağınız iş başta MİT Müsteşarı olmak üzere ilgili yetkilileri çağırırsınız. 'Ne yaptınız bugüne kadar ve neleri konuştunuz.' Önce bunları öğrenirsiniz. Bizim için nedir? Ülkenin birliği ve bütünlüğü, bunun üstüne inşa edeceğiz. Ayrışmayı değil, beraber yaşamanın yollarını bulacağız. Eğer siz iyi niyetle yola çıkarsanız, pek çok sorunu çözersiniz" ifadesini kullandı.
Kemal Kılıçdaroğlu, CHP olarak "üniter yapıdan" yana olduklarını da bildirdi.
- "İnsanların demokrasilerde hakları vardır"
Gezi Parkı odaklı olaylardan ders aldıklarını ve gençlere daha farklı baktıklarını aktaran Kılıçdaroğlu, partilerinde değişik kademelerde çok sayıda gencin görev aldığını, gençlerin her zaman kendilerinden daha ileri olmasını istediklerini dile getirdi.
Kılıçdaroğlu, yüzde 10 seçim barajının kalkması gerektiğini vurgulayarak, "Darbeye karşıysak 12 Eylül darbe yasalarını niye değiştir miyoruz? Mesela Seçim Yasası'nı niye değiştir miyoruz?" diye sordu.
Çözüm sürecine esas olan konunun Türkiye'nin en temel sorununu oluşturduğunu ve bu sorunun çözülmesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Siyasetçi gerekirse risk almalı üstüne ve bu sorunu çözmeli. Çünkü gerçekten bu ülkede artık insanlar ölmemeli. Yolu daha fazla demokrasi, daha doğrusu tam demokrasi ve özgürlüklerden geçiyor" diye konuştu.
Parlamentoda partiler arasındaki görüşmelerin sağlıklı yürümesi halinde birçok sorunun burada çözülebileceğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Ama eğer dayatmacı bir yöntemle yolunuza devam ederseniz. 'Benim çoğunluğum vardır, ben istediğimi yaparım' derseniz, işte parlamentoda kavgalar çıkıyor" değerlendirmesinde bulundu.
"Eğer her sabah en az bin kişi, iş aramak için işsizler kahvesinde sabahın köründe kahvaltı yapmadan orada bekliyorsa bir sorunumuz var demektir" diyen Kılıçdaroğlu, bu sorunun çözümünün, önce o işsizleri bilinçlendirmekten geçtiğini, bunun da aydınlar tarafından yapılması gerektiğini dile getirdi.
Kılıçdaroğlu, "İnsanların demokrasilerde hakları vardır. Eğer sosyal bir devletse burası herkesin işinin olması, hiçbir çocuğun yatağa aç girmemesi, alınan her kuruş verginin hesabının halka verilmesi, bu ülkede herkesin barış ve huzur içinde yaşaması lazım. Biz bunu savunuyoruz. Bizim temel bir özelliğimiz var. Emeğin kutsal olduğuna inanırız ve bunu her seferinde deklare ederiz" değerlendirmesinde bulundu.
Herkesin iş ve aş sahibi olabileceği, örgütlü bir toplum demek olan sosyal piyasa ekonomisini savunduklarını aktaran Kılıçdaroğlu, alanın vergilerin halkın çıkarları için harcanmasını amaçladıklarını söyledi.
- "Taşeron işçilik kalkmalı"
Ömür boyu asgari ücrete mahkum olmak ve hiçbir iş güvencesine sahip bulunmamak şeklinde tanımladığı taşeron işçiliğin kalkması gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, bunun için yasal düzenleme yapılması gerektiğini vurguladı.
"Özellikle Türk-İş ve Hak-İş'ten şikayetçi olduğunu" ifade eden Kılıçdaroğlu, "İşçinin parası ile gittiler, iktidarı destekleyen gazetelere ilan verdiler. Sen eğer işçinin parası ile ilan vereceksen, 'taşeronluğu istemiyoruz, bunlar da sendikalı olsun' diye ilan ver. Ben onlara kızmayıp da ne yapacağım. Ama tabii ben onlara şunu da söylüyorum, 'Ben size kızarım. Çünkü ben sizin haklarınızı savunuyorum.' Onların haklarını savunuyorum. İşçi, işçinin hakkını savunmuyor, biz savunuyoruz" görüşünü dile getirdi.
Oy kullanan yurttaşların sandıklardaki sayımları izlemesini ve her vatandaşın sandığına sahip çıkmasını isteyen Kılıçdaroğlu, YSK'dan da ıslak imzalı tutanakları mutlaka kurumsal internet sitesine koymasını istediklerini, böylece şaibenin önüne geçilebileceğini belirtti.
Kılıçdaroğlu, "İktidar olmak için her şey mubahtır" yönündeki bir görüşü kabul etmediğini ifade ederek, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Sarıgül ile ilgili partiden ihracına ilişkin bütün olaylara, dosyalara baktıklarını söyledi. Kılıçdaroğlu, "Tümünden beraat etmiştir, yargı kararıyla beraat etmiştir. Zaten büyük bir kısmına da 'soruşturmaya gerek yoktur' diye İçişleri Bakanlığı yazı yazmıştır" dedi.
Sarıgül'ün sosyal demokrat ve insanları ayırmayan biri olduğuna değinen Kılıçdaroğlu, onun başarılı bir belediye başkanlığı yaptığını ve kazanacağına yürekten inandığını ifade etti.
- "Etnik kimlik ve inanç üzerinden siyaseti doğru bulmuyorum"
Etnik kimlik ve inanç üzerinden siyaseti doğru bulmadığını bildiren Kılıçdaroğlu, etnik kimlik üzerinden siyaset yapan Hitler'in İkinci Dünya Savaşını çıkardığını anlattı.
Kılıçdaroğlu, "Manevi alanı gelip sıcak siyasetin içine koymayı ben şahsen doğru bulmuyorum. Varsa bölgenin sorunu çözelim. Çözüm yolu neresi Parlamentodur. Onu da söyledim. Parlamentoda çözeceğiz" diye konuştu.
Terör konusunda, sorunun çözümü için siyaset kurumunun görev yapması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, siyaset kurumunun görev yaparken de bu konuda oturup toplumun tüm kesimleriyle uzlaşması gerektiğine işaret etti. Kılıçdaroğlu, "Bu, bir toplumsal uzlaşmayla çözülecek bir sorundur. Bu, bir toplumsal sorundur. Sorunu böyle ortaya koymamız lazım. İnsanları incitmeden, ürkütmeden bizim bunu ortaya koyup sağlıklı bir çözüme ulaştırmamız lazım. Adres, Türkiye Büyük Millet Meclisidir" dedi.
Çeşitli davalardan tutuklu bulunan gazeteci, asker, siyasetçilerin serbest bırakıldığının ancak KCK'dan cezaevinde bulunanların hala tutuklu bulunduğu hatırlatılarak, CHP'nin bu konudaki tavrı ile üzüntü duyup duymadığı sorulan Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:
"Özel yetkili mahkemelerde görülen bütün davaların yeniden bağımsız mahkemelerde görüşülmesini istiyoruz. Bizim özgürlük ve demokrasi manifestomuzun maddelerinden birisi de bu. Özel yetkili mahkemeler demokrasilerde olmaz. Eski sıkı yönetim mahkemeleri. Bunlar siyasal iktidarın sopasıdır. Toplumu şekillendirmek, toplumu disipline etmek için kullandıkları mahkemelerdir."
Türkiye'nin bir numaralı sorununun işsizlik olduğunu ancak hiç tartışılmadığını vurgulayan Kemal Kılıçdaroğlu, işsizliğin her geçen gün artacağını ancak hep başka şeylerin tartışıldığını ifade etti.
Kılıçdaroğlu, üniversite mezunlarının işsizlik oranının yüzde 25 olduğunu belirterek, bir evde işsiz varsa orada huzur olmayacağını dile getirdi.
"Kemalizmle yüzleşerek tamamen halkçı olduk diyebilecek misiniz?" yönündeki soruya karşılık da Kılıçdaroğlu, Genel Başkanlığı döneminde ısrarla "Cumhuriyet Halk Partisi halkın partisi olacaktır" dediğini aktardı. Kılıçdaroğlu, "Bizi hala 1930'ların, 1920'lerin, 1940'ların partisi olarak görüyorlar. Değiştik biz" değerlendirmesinde bulundu.
"Emin olun çok değiştik. Emin olun dünya değişti, biz de değişiyoruz. Zaten değişmezsek olmaz ki" diyen Kılıçdaroğlu, CHP'nin çok değiştiğini, değişerek toplumu da değiştirdiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, CHP'nin toplumun önünde yürüdüğünü, öncü olma rolünü üstlendiğini bu yüzden de "tu kaka" olduğunu belirtti.
- "47 kadın belediye başkan adayımız var"
Kılıçdaroğlu, CHP tarihinde ilk kez 47 kadın belediye başkan adayı bulunduğunu dile getirerek, bunun da yeterli olmadığını ancak çok önemli bir adım teşkil ettiğini vurguladı. Kılıçdaroğlu, "Kadınların biraz mücadeleci olması lazım. 'Yüzde 33 cinsiyet kotası var ve bunu doldurmanız' gerekir diye biraz daha ısrarcı olmaları lazım" dedi.
Programın sonunda ses kayıtlarıyla ilgili değerlendirmede bulunan Kılıçdaroğlu, "Eğer yayınlanan ses kayıtları geniş bir kitleyi, halkı ilgilendiriyorsa o artık halkın, kamunun malıdır ve tartışılması gerekir" diye konuştu.
(Bitti)