Vural, MHP İzmir İl Başkanlığı'nda düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'nin zor ve kritik günlerden geçtiğini, ülkeyi yönetenler başta olmak üzere herkesin sağduyulu olması gerektiğini belirtti.
Son günlerde meydana gelen olaylarda hayatını kaybedenlere baş sağlığı dileyen Vural, "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın milleti sağduyuya davet edeceğine sokakları, kitleleri tahrik edip düşmanlık ürettiğini, rüşvet ve yolsuzluk iddialarını kapatmaya çalıştığını" öne sürdü.
Vural, şöyle dedi:
"Başbakan mitinglerde kitleleri tahrik ediyor. Türkiye yangın yerine dönerse kendisinin ve ortaklarının kurtulacağını düşünüyor. Yolsuzluk ve rüşvet delillerini sokakları yangın yerine çevirerek yok etmek tehlikeli bir anlayıştır. Kendisini kurtarmak için ülkeyi yangın yerine çevirmek gibi düşüncesi varsa ki öyle görünüyor, ey Başbakan bu milletin acısı, gözyaşı üzerine siyaset üretilmez, kendine gel. Sokaklar karanlıktır, acımasızdır.
Bu milleti Türk, Kürt, Alevi, Sünni diye bölüyor. Etnik, mezhep ve siyasi kutuplaşmayla Türkiye'yi yangın yerine çevirmek istiyor. Neron gibi Türkiye'yi yakıp, kendi rüşvet, yolsuzlukla ve bölücülerle girdiği kirli, pis ilişkiyi milletten kaçırtmak istiyor. Yangına körükle, benzinle giden bir Başbakan vardır. Sorumsuz bir siyasetin faturasını maalesef millet ödemektedir."
- Tapeleri dinletti
Gezi Parkı olaylarıyla ilgili eski İçişleri Bakanı Muammer Güler'in olduğu iddia edilen ve internette yayımlanan ses kayıtlarını dinleten Vural, "Bu açıklamada görülmektedir ki Başbakan Erdoğan, bu Gezi Parkı ekseninde sadece bir basın açıklaması yapılmasını bile kabul etmiyor, Nuh diyor peygamber demiyor, 'söküp atın' diye talimat veriyor. Başbakan Erdoğan, talimat veriyor ve Gezi Parkı'yla ilgili bu kışkırtmayı başlatıyor. Gezi Parkı ekseninde tırmandırılan şiddet olayları, orantısız güç kullanımları derin AKP tarafından planlanmış, yönlendirilmiştir" dedi.
- 4 bakan hakkındaki fezleke
4 bakan hakkında hazırlanan fezlekelerin 19 Mart'da TBMM'de okunmasına ilişkin olağanüstü toplantı çağrısının yapıldığını hatırlatan Vural, fezlekelerin başına gelenin pişmiş tavuğun başına gelmediğini savundu.
İlk gönderilen 30 küsur klasör olan fezlekelerin içinde hepsinin cevabının olduğunu iddia eden Vural, "Anlaşıldığı kadar emniyet müdürleri ve savcılarla biraz mıntıka temizliği yapmışlar. 30 klasör 11 klasöre dönmüş. Doğrusu bu klasörlerin içinde ne var ne yok bilmiyoruz. AKP Grup Başkanvekili çıkmış, 'Meclis Başkanı fezlekeleri almalı, içindeki dosyaları savcılara iade etmeli' diyor. Niye korkuyorsunuz? Hani abdestinizden şüpheniz yoktu. Hani hep rüşvet, yolsuzluğu paralel yapı yapmıştı. Niye korkuyorsunuz? Milletin hukukundan niye korkuyorsun? İşte bu korku, bunların aslında rüşvet ve yolsuzluk iddialarının çok daha derin, çok daha zirve yaptığını biliyorlar" ifadesini kullandı.
Fezleke diye rüşveti ve yolsuzluğu ortaya çıkaran polis ve savcıları suçlayan, hırsızları aklayan bir başka fezlekenin getirileceğini ileri süren Vural, "Millet şunu öğrenmek istiyor. İlk gelen fezleke ile şimdi gönderilen fezleke arasında ne fark var? Ey Meclis Başkanı, Türk milleti adına, hukuk adına, soruşturma yapan savcı fezlekesini hazırlamış göndermiştir. Diyor ki; 'Ben bu bakanları sorgulayamıyorum. Artık yargı yetkisi milletvekillerine aittir'. Milletvekillerine ait yargı yetkisi olan milletvekilleri için bu dosyaların gizliliği diye bir şey söz konusu olamaz. Milletvekilleri hukuku çalıştırmalı, hukuk çalışmalıdır. Hukuku engellemeyin. Adalet ve Kalkınma Partisi, eğer yüreğiniz yetiyorsa meclis soruşturmasının önünü açın, hodri meydan. Yüce divana gönderelim, yüce divanda hesap versinler. Milletin yargısından, milletin hukukundan kimse kaçamaz" şeklinde konuştu.
- Özerklik iddiaları
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'a Kırıkkale'de "30 Mart sonrası PKK'nın özerklikten bahsettiği ve bu konuda hükümetin cevap vermediği" yönündeki bir soruya, "Ben şu anda sadece Kırıkkale milletvekiliyim" diyerek yanıt verdiğini savunan Vural, "(Buna söz vermedim, böyle bir şey olması mümkün değil) diye cevap vermesi gerekenler eğer bu özerklik konusunda iddiaya cevap vermiyorlarsa PKK ile özerklik konusunda anlaştıklarını gayet açık ve net ortaya koymaktadır" şeklinde konuştu.
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e "Saksı" dediğini dile getiren Vural, "Bir taraftan eski bakan nekrofili diyor, diğer taraftan saksı deniliyor. Devlet adabına yakışmayan sözleri ifade etmekten kaçınmıyorlar. Bunlar zıvanadan çıkmıştır" dedi.
Vural, tutukluluk süresini 5 yıla indiren kanunun da KCK davasından tutuklu bulunanların salıverilmesi amacıyla çıkartıldığını öne sürdü.
Oktay Vural, dizilerle de algı yönetiminin oluşturulmaya çalışıldığını ileri sürerek TRT'nin yayın politikasını eleştirdi.