Adan, MHP İstanbul İl Başkanlığı'nda basın toplantısı düzenledi.
30 Mart yerel seçimlerine 2 hafta kaldığını belirten Adan, "Türkiye genelinde 52 milyon 695 bin seçmen, İstanbul'da ise 9 milyon 997 bin seçmen sandık başına gidecek. Bu rakamlara bakıldığında Türkiye'deki yaklaşık her 5 seçmenden birinin İstanbul'da yaşadığını, İstanbul'da oy kullanacağını görüyoruz. Dolayısıyla İstanbul, 30 Mart yerel seçimlerinin kilit şehirlerinin başında gelmektedir" dedi.
İstanbul'un Türkiye'nin göstergesi, dünyaya açılan penceresi ve dışarıdan bakıldığında ülkenin aynası olduğunu ifade eden Adan, şöyle konuştu:
"Bu şehre ilişkin üretilecek her proje, söylenecek her söz ve geleceğine dair her projeksiyon son derece önemlidir. Bugüne kadar İstanbul'a ilişkin sistematik bir çalışma programı ne yazık ki hayata geçirilememiştir. İstanbul yıllardır sadece rantın bir aracı olarak görülmüştür. İstanbul şehrinin büyüklüğü ve ruhu; rant kavgalarına ve bitmek bilmez bir iştaha kurban edilmiştir."
Genel Merkez Yöneticileri ve milletvekilleri olarak, seçim bölgelerinde çalışmalara destek verdiklerini ifade eden Adan, "Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli Türkiye'nin her yerinde mitingler düzenlemekte ve son derece başarılı bir kampanya yürütmektedir. Sayın Genel Başkanımız bütün mitinglerimizde toplumsal barıştan, kardeşlikten, huzurdan yana tavrını net biçimde ortaya koymaktadır" şeklinde konuştu.
"30 Mart seçimlerine Türkiye ne yazık ki olağanüstü koşullarda gitmektedir" diyen Adan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu seçimin yerel ruhu gitmiş, yerine bir tür hesaplaşma mantığı gelmiştir. Sayın Başbakan seçim meydanlarında kin kusmaktadır. Kendi siyasi ikbalini bu seçimlere bağlamış durumdadır. Özellikle 17 Aralık sonrasında sadece kendini ve etrafını kurtarma telaşıyla herkese saldırmaktadır. Türkiye'nin her yerinde kaos hakimdir. Türkiye adeta bir savaş alanına, savaş meydanına dönmüştür. Sayın Başbakan'ın seçim meydanlarında kullandığı dil, milletimizi ayrıştıran, bölen ve insanlarımız arasına bariyer kuran bir dildir. Sayın Başbakan sadece ötekileştirerek ve hayali düşmanlar yaratarak kendini koruma altına almaya çalışmaktadır."
Başbakan ve AKP yöneticilerinin kendilerini "medya müfettişi" yerine koyduklarını savunan Adan, RTÜK'ün İzleme ve Değerlendirme Raporu'na göre, TRT'nin 22 Şubat- 2 Mart arasında toplam yayın süresinin 13 saat 32 dakikasını AKP'ye ayırırken, muhalefete sadece 2 saat 48 dakika yer verdiğini belirterek eleştiride bulundu.
- Adan gazetecilerin sorularını yanıtladı
Bir gazetecinin son günlerde yaşanan sokaklardaki eylemlere ilişkin sorusu üzerine Adan, şunları kaydetti:
"Genel Başkanımız da çok net söyledi. MHP'nin referansları milliyetçilik ve demokrasidir. Demokrasi ve milliyetçilik anlayışımıza göre de Türkiye'de çatışmak son derece tehlikelidir. Aşağı yukarı uzun süre Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli, sokağın kirli ve tehlikeli olduğunu ifade etmektedir. Bu çatışmacı dil bu işlere sebebiyet teşkil etmektedir. Bu çatışmacı dilin sahibi Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dır. Hırsızı yakalayan polisi sanık sandalyesine oturtursanız, hırsızı yakalayan savcıyı vatan haini ilan ederseniz, binlerce yıllık devlet geleneğini, devleti bölecek şekilde tanzim ettirirseniz...Devleti böldüler, paralel - paralel olmayan devlet. Oysa yasalarla belli değil mi valinin ne yapacağı. Her Vali değişik siyasi partilerin mensubu olabilir. Fakat valinin görevleri Anayasa'da belli değil mi? Emniyet müdürünün ne yapacağı AK Parti'ye göre ayarlanamaz. Hayatını kaybeden bütün vatandaşlarımız bizim, öz evlatlarımız ve kardeşlerimizdir. Genel Başkanımızın ifade ettiği gibi, ben de ifade ediyorum. Sokak tehlikelidir ve karanlıktır. Ülkücü hareketin ve MHP'nin demokrasinin dışında hiçbir alternatifi yoktur. Sokak dilini kullanmayınız. Sayın Başbakan kullanmayınız. Milleti germeyiniz. Çatışmacı dilden vazgeçiniz. Size bu millet çok büyük destek verdi."
- Paralel devlet
MHP'nin sandığın dışında hiçbir tepkiyi öngörmediğini ifade eden Adan, "Bugün eğer paralel devlet varsa, paralel devlet Doğu'nun bazı vilayetlerinde... Orada Türk bayrağı yok ve oralarda vergi toplanıyor. Orada vatandaş mahkemelere müracaat etmiyor. Bu dururken kaymakamı, valiyi, kendi hırsızını yakalayana, paralel devlet inşa ettirerek o tarafları unutturmak, ayrı bir garabeti temsil etmektedir" diye konuştu.
"Dört bakanı istifa etmiş bir hükümetin kendisini onurlu kabul etmesi mümkün müdür? Niye istifa ettiler?" diyen Adan, sözlerini şöyle devam etti:
"Çaldıkları için ettiler. Bakanlarla ilgili iddianın şartları ne ise Başbakan da aynı iddialarla karşı karşıyadır. Bunlara düşen dokunulmazlıklarını kaldırtarak yargıya gidip teslim olmalarıdır. Bakınız bakanlar direndi yüzde 30 Türkiye'de devalüasyon oldu. Küçük ve orta işletmeler, esnaf büyük zarar gördü. Türkiye bir tarafa çalan çırpanlar bir tarafa. Böyle bir ülke yönetimi olabilir mi? Milletin teslim olduğu adalete sen niye teslim olmuyorsun? 17 Aralık'a kadar gazeteci, vatandaş, berber, kasap, terzi, memur suç işlese gidip teslim olacağı adalete, 17 Aralık sabahı bunlar teslim olmadılar. Çünkü yakalandılar ve suç üstü yakalandılar. Bu utancı taşıyamazlar. Yapılacak şey demokrasinin önünü açmaktır. yapılacak şey devlette şeffaflığın önünü açmaktır. "
- Dershanelerin kapatılması
Dershanelerin kapatılması konusunun sorulması üzerine Celal Adan, şunları ifade etti:
"Biz, okulda eğitimin düzeyini artırıp, ihtiyaç olmaktan çıktıktan sonra, eğitimin daha kaliteli olması için zaman içerisinde dershanelerin kalkmasını istiyorduk. Fakat şurada gördüğümüz süreç bu dershane kavgasının nereye geldiği ortada. Dolayısıyla Türk devletinin bu tip gizli hesaplar içerisine hapsedilmesi, Türk milletine yakışmamaktadır. Türkiye'ye zarar vermiştir. MHP var oldukça eğitimi Türkiye'de kimse ele geçiremez."
- Ses kayıtları
İnternette yer alan eski İçişleri Bakanı Muammer Güler'in ses kayıtlarıyla ilgili sorulan soruyu Adan, şöyle yanıtladı:
"İstanbul il başkanlığımız Gezi Parkı olayları başladığında masum ve çevreci olan İstanbullu çevrecilerle kucaklaşmış ve onlarla iletişim kurmaya öncülük yapmıştır. Daha sonraki safhada örgütler orada değişik amaçlarla meseleyi planlarken, o zaman ifade ettiğimiz esas konu da, örgütlerin oraya sızmasına iktidar vesile olmuştur. O tepkinin daha değişik noktalara taşınması, bölücü unsurlarının şımarıklığına, terör örgütü mensuplarının o alanda olmasına iktidar partisinin zafiyeti değil, bilerek yaptığı bir olaydır. AK Parti, gerilim stratejisi uygulayan, çatıştırarak sonuç almaya inanmış bir siyasi partidir. Bu Türkiye için çok tehlikelidir" diye cevap verdi.
- Sokak eylemleri
Bir gazetecinin Berkin Elvan'ın ölümü sebebiyle yapılan eylemlerde öldürülen Burak Can Karamanoğlu'nun cenaze töreninde yapılan bozkurt işaretine ilişkin sorusu üzerine Adan, "Ülkü ocakları açıklama yaptı. Kendisini rahmetle anıyoruz. Bozkurt işareti yapanların kim olduğu bilmek zorunda değiliz" ifadelerini kullandı.
Ölen vatandaşların üzerinden siyaset yapılmasını istemediklerine dikkati çeken Adan, "Vatandaşımız ölmemeli. Bir haksızlık olmuşsa bu haksızlığın Yargıtay tarafından biran önce çözülmesi fikrinden yanayız" dedi.