Şimşek, Balkonuk Center'da düzenlenen "2014 Balıkesir Ekonomi Ödülleri" başlıklı törende yaptığı konuşmada, maliyede çok ciddi bir yapısal dönüşüm yaşandığını belirterek, her veriyi, belgeyi elektronik ortama taşımak istediklerini bildirdi.
Elektronik fatura, defter ve beyanname konularında oldukça mesafe aldıklarını dile getiren Şimşek, beyannamelerin yüzde 99'unun elektronik ortamda alındığını kaydetti.
Katma Değer Vergisi (KDV) iadelerini en hızlı şekilde vermeyi hedeflediklerini vurgulayan Şimşek, "3 ayı geçmemesi lazım. Geçerse bana haber verin, buradaki Vergi Dairesi Başkanı'ndan hesap sorayım. Devlet olarak size finansman yükü çıkarmak istemiyoruz. Teminat verirseniz bir hafta içinde KDV iadeniz yapılması lazım. Hedefim, KDV iadelerinde maksimum süre sınırı 3 ay" ifadesini kullandı.
İlk kez hükümetleri döneminde "Mükellef Hakları Bildirgesi"ni yayınladıklarını anlatan Şimşek, şöyle devam etti:
"Benim çalışma arkadaşlarım, maliyecilerimin sizlerle diyaloğunda saygının ötesinde başka bir ilişki kabul etmiyorum. Maliyeciler olarak siz, katma değer oluşturan, yatırım yapan, sanayicinin, iş adamının, esnafımızın önünde önünüzü iliklememiz lazım. Saygı, diyalog. Sizler olmasanız vergiye konu faaliyet olmaz. Siz olduğunuz için ülke kalkınıyor, üretiyor. Maliyecilerin, bizlerin, bütün kamunun maaşlarını siz veriyorsunuz. Bir daha size geldiklerinde bunu hatırlatın. Tabii ki denetim yapacağız, 76 milyonun hakkını, hukukunu koruyacağız. Eskiden komünist mantalite vardı. Bu adam para kazanıyor. Tabii kazansın, kazanacak ki ülke kazansın. Para kazandığınızda çok mutlu oluyoruz. Sizin ortağınızız, en önemli hissedarınızız. Önceden yüzde 65'ine el koyuyorduk, şimdi üçte birini biz alıyoruz."
Önceden defterlerin 3-4 yıl incelendiğine dikkati çeken Şimşek, şimdi bu süreyi kısalttıklarını belirtti. Eskiden Maliye Bakanlığının verdiği görüşün, birçok denetim birimi tarafından dikkate alınmadığını ve raporlar yazıldığını hatırlatan Şimşek, bu konuda da iyileştirme yaptıklarına değindi.
Eskiden devletin sanayiciden aldığı fazla parayı geri öderken faiz uygulamadığını aktaran Şimşek, şimdilerde ise fazla paranın faizini ödediklerini, vatandaş ile devleti eşit noktaya ulaştırdıklarını dile getirdi.
Şimşek, maliyede çok büyük değişim, dönüşüm, devrim yaşandığına dikkati çekerek, 2010 yılına kadar borcu olan sanayicinin yurt dışına çıkamadığını, şimdilerde ise bunun için sadece mahkeme kararı gerektiğini kaydetti.
Vergi dairesi başkanlarına, "Mükellefle diyalog kurmalıyız" önerisinde bulunan Şimşek, "Sadece denetim, tahsilat için gitmeyin. Yeni işletme açılınca gidin, çayını için. Sorun varsa yardımcı olalım, diyalog kuralım" dedi.
Kira beyannamesinde mükellef sayısının 492 binden 1,6 milyona çıktığını dile getiren Şimşek, bunun büyük kısmının son yıllarda olduğunu anlattı.
Sanayicilerin, vergi verince kendileriyle gurur duymaları gerektiğini belirten Şimşek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Ülkenin dört bir yanında, her hizmette, yatırımda sizin katkınız var. O çözülen sorunlar, insanların hayatlarının kolaylaştırılmasında hayır duası varsa mutlaka onun adresi sizsiniz. Biz vesile oluyoruz, siz gerçek aktörsünüz. Siz üretiyor, vergi veriyorsunuz. Meclis'te tartışma yaşanıyor. Hakikaten çok güzel. Bu, demokrasinin geliştiğini gösteriyor. Vergi gelirlerinin yüzde 23'ünü eğitime harcayacağız. Bu bir rekordur. Neredeyse 4'te biri eğitime gidiyor. 5'te birinden fazlası sağlığa gidiyor, 76 milyonun sağlığına. Yine 5'te birine yakın kısmı Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) gidiyor, emekliye maaş ödemesi yapılması için. SGK'nın geliri, giderini karşılamıyor. Sistem 1990'lı yıllarda çökertilmiş. SGK, 1990 yılına kadar fazla veriyordu. 1990'da, o dönemin popülizmi nedeniyle sistem bugün çökmüş durumda. Bütçeden yatırımların miktarı 45 milyar lira, bu yıl SGK'ya aktaracağım para 77 milyar lira."
- "Vergi denetimlerinde artış olacak"
Şimşek, Türkiye gibi nüfusu genç ülkelerin SGK'da fazla vermesi gerektiğine işaret ederek, "Türkiye bir an için SGK'nın 1990 öncesinde, siyasi popülizm dönemi öncesindeki gibi olsa bu yıl ilave 40 milyar lira para olduğunu düşünelim elimde, bir yılda bütün ülkenin derslik ihtiyaçlarını, sonraki yılda bütün hastane, ardından altyapı ihtiyaçlarını, sonra ise sanayiciye tahmin edemeyeceği destekler verirdik" ifadesini kullandı.
O dönemde popülizm yüzünden 37 yaşında emekli olunduğunu anımsatan Şimşek, bunu düzeltmeye çalıştıklarını söyledi. Vergi gelirlerinin şu anda yüzde 85'inin hizmete, yüzde 15'nin devletin iç ve dış borç faizine gittiğini dile getiren Şimşek, 2002'de ise vergi gelirlerinin yüzde 86'sının faize verildiğini vurguladı.
Türkiye'nin 2002'de aslında iflasın, uçurumun eşiğine geldiğini bildiren Şimşek, devletin o dönemlerde çalışanına, IMF'ye borçlu olduğunu, dışarıdan da borç alamadığını aktardı.
Vergi müfettişi sayısında artış olduğunu, denetiminde de artış yaşanacağını ifade eden Şimşek, şunları söyledi:
"Maliyecilerin siyasi açıdan farklı yaklaşım içinde olduğuna yönelik bazı gazetelerde haberler çıkıyor. İnanın bunlara çok üzülüyoruz. Ülkemizde üretim yapan, herkesi seviyoruz, taş üstüne taş koyuyorsa istihdam sağlıyorsa yatırım, üretim yapıyorsa biz onların hizmetkarıyız. Onlar ülkemize, vatandaşa hizmet ediyorlar ama kimse denetimden de gocunmasın. Herkes denetlenecek. İnsan kaynağım olsa herkesi her yıl denetlemek isterim, 76 milyonum hakkı, hukuku için. 2011 yılında denetimde reform yaptık. 16 bin denetim, inceleme yapılıyordu, geçen yıl 73 bine çıktı. Daha çok denetim yapıyoruz. Bunun siyasi yaklaşımlarla alakası yok. Tabii ki büyükleri denetleyeceğiz. Çünkü büyükler, büyük kaçırır. Esnafımızın hangi sıkıntılarla iş yaptığını biliyorum, onlar çok büyük fedakarlık yapıyor. Kazandıysa vergi verecek. '100 lira kazandıysan 20 lirasını verin' diyoruz."
- Kayıt dışı ekonomi...
Mehmet Şimşek, Türkiye'de kayıt dışılığın olduğunu ancak yeterince denetim yapılmadığına ilişkin iddiaların ortaya atıldığını dile getirerek, 2002 yılında 100 çalışandan 52'si kayıt dışı iken bunun 2013 sonu itibarıyla 37 kişiye, geçen ay ise 35'e düştüğünü anlattı.
Kayıt dışı ekonominin büyüklüğüne yönelik Avusturya'da bir çalışma yapıldığını belirten Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye, kayıt dışı ekonominin milli gelire oranını yüzde 33 civarlarından 26,5'a düşürmüş. Avrupa Birliğinde (AB) yüzde 13,5. Daha katedeceğimiz çok yolumuz var. İnanıyorum ki orta vadede mutlaka bu ortalamayı yakalayacağız. AB ortalamasını yakalarsak yeni vergi oranlarıyla oynamadan, yeni vergi tesisi yapmadan ülkemizin imkanlarını artıracağız. Kayıt dışı olunca ölçeği büyütemiyorsunuz. Kayıt dışı, sadece maliye ve vergi kaybı değildir. En büyük sorunlardan biri olan bu durum, Türkiye'yi aşağı çekiyor. Çok büyük mücadele ediyoruz ve başarılı olmaya başladık. Bu konuda daha fazla mesafe katedeceğiz."
Şimşek, Gelir Vergisi Kanun Taslağına da değinerek, yeni reformla şehir rantlarını vergilendirmeye başladıklarını bildirdi. Rant ekonomisi yerine üretim ekonomisini güçlü şekilde desteklediklerini ifade eden Şimşek, bunun altyapısını daha da güçlendireceklerini kaydetti.
Önemli bir seçimin arifesinde bulunulduğuna dikkati çeken Şimşek, "Türkiye'de ne zaman istikrar yakalandıysa Menderes dönemine, Özal dönemine gidin, o dönemde reform yapmışız, sorun çözmeye çalışmışız, hızla büyümüşüz. Ne zaman istikrarını kaybettiyse o dönemde Türkiye içe kapanmış, içerideki sorunlarla boğuşmuş, reform yapamamış, korkularla yaşamış, sorun çözememiş, hep geriye gitmiş" diye konuştu.
- Ortalama büyüme yüzde 5,1 olsaydı...
Türkiye'nin milli gelirinin 1990 senesinde 213 milyar dolar olduğunu, 2002'de bunun 230 milyar dolara geldiğini dile getiren Şimşek, şunları kaydetti:
"Yerimizde saymışız. Dünya almış başını gitmiş. Asya'da, Meksika'da bölgesel kriz yaşanmış ama dünyada herkesi etkileyen büyük kriz yaşanmamış. Son 60 yılın en büyük küresel krizine rağmen geçen yıl Türkiye'nin milli geliri 820 milyar doları aştı. Bu, siyasi istikrardan, reformlardan bağımsız değildir. 1923-2002 arasında 57 hükümet gelmiş, 79 yıl ortalama ömür 17 ay civarı. Çok partili hayat döneminde ortalama ömür 15 ay. AK Parti hükümetleri döneminde 11 yıldır güçlü bir hükümet var, siyasi istikrar var. O nedenle Türkiye, uzun vadeli hedefleri konuşabiliyor. Ortalama ömrü 15-17 ay olan şirket yönetimi, hükümet, uzun vadeli proje, plan yapabilir mi? 'Yapar' diyelim, uygulama fırsatı bulur mu? Türkiye reel olarak son dönemde 2003-2012'de yüzde 5,1 büyümüş. 1923 ila 2002 arasında ise yüzde 4,5 büyümüş. 4,5 iyi bir rakam. Fark büyük değil ama 0,6 fark çok önemli. Türkiye, 1923'ten bugüne kadar ortalama 4,5 yerine yüzde 5,1 büyüseydi, bugün gayri safi milli hasılası 820 milyar dolar değil 1,3 trilyon dolar olurdu."
Şimşek, Türkiye'nin son 10 yılda dünyanın en gelişmiş ülkeleriyle arasındaki farkı kapattığını belirterek, "2002 yılında, AB'de kişi başına gelir 100 avro ise Türkiye'nin 37 avroymuş. Bugün ise oran yüzde 59 civarında. Türkiye, Avrupa ile son 10 yıl içinde 22 puan kapatmış. Keşke her 10 yılda 5 puan kapatsaydık. Bırakın kapatmayı, dönem dönem açılmış" değerlendirmesinde bulundu.
Enflasyonda ve faizde çok iyi noktalara gelindiğine dikkati çeken Şimşek, enflasyonun yüzde 5'in altına inmesi durumunda üretin artacağını söyledi.
- Gezi olayları ve 17 Aralık'tan sonra yaşananlar
Bu başarıların ardında mali disiplin bulunduğunu dile getiren Şimşek, eskiden açıkları finanse etmek için para basıldığını, bunun enflasyonu artırdığını, sonucunda Türkiye'nin uçurumun eşiğine geldiğini anlattı.
Bakan Şimşek, faizlerin geçen yıl mayıs ayında yüzde 4,7'ye kadar düştüğünü anımsatarak, şöyle devam etti:
"Siyasi belirsizlik nedeniyle Gezi olaylarından sonra yükseldi. Tam tekrar düşüşe geçiyordu, 17 Aralık'la yüzde 11'i aştı. Enflasyon yüksek mi, hayır. Ne değişti? Tek şey değişti, algı değişti. İtibar çok önemli. Bu ülkenin itibarı, güveni, istikrarı hepimiz için çok önemli. Türkiye'yi karalayarak, arzuladığımız noktaya gelemeyiz. Türkiye'nin borcu yüzde 35'e indi. Devletin net dış borç stoğu, eksiye döndü. Eskiden devlet, milli gelirin yüzde 25'i kadar dünyaya borçluydu, şimdi ise dünyadan yüzde 5 alacaklı durumda. Devletin ilk defa döviz varlığıyla altın varlığıyla borcu arasında olumlu fark var. Devlet dünyadan alacaklı durumda ama özel sektörün borcu var, özel sektörün yatırımı da var."
Uluslararası yatırımdan korkulmaması gerektiğine işaret eden Şimşek, güveni, istikrarı sağladığı için Türkiye'de uluslararası sermayeli şirket sayısının 37 bine çıktığını belirtti.
Küresel doğrudan yatırım miktarının, 11 yılda 136 milyar dolara ulaştığını aktaran Şimşek, bu konuda yapacak daha çok iş olduğuna dikkati çekerek, "Türkiye'nin 2050'de 5 trilyon dolar gayri safi yurt içi hasılası ile kişi başına 60 bin dolar geliri tutturacağına inanıyorum. Bunun için ne gerekiyorsa var" dedi.
- İş alemi ve devlet bütünlüğünün sağlanması
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ahmet Edip Uğur ise bu yıl ilk kez Sanayi ile Ticaret Odaları, Vergi Dairesi ve SGK İl Müdürlüğünün ortak etkinlik düzenlediğini belirterek, iş alemi ve devlet bütünlüğünün sağlanmasında önemli bir etkinlik olduğunu bildirdi.
İhracat ve üretimiyle ödül alan sanayici ve iş adamlarını kutlayan ve başarılarının devamını dileyen Uğur, Balıkesir'in gelecekte ihracattaki sıçramasıyla adını daha fazla duyuracağını kaydetti.
Türkiye'de serbest piyasa ekonomisinin uygulandığını anlatan Uğur, bu tür ekonomide devletin, denetleyici ve düzenleyici olduğunu, dolayısıyla ticaret, sanayi ve üretimle uğraşmadığını ifade etti. Bunun yerine altyapı, sağlık, güvenlik ve eğitim yatırımlarında bulunduğunu belirten Uğur, özellikle son 11 yılda Balıkesir'e önemli oranda ulaştırma, sağlık, eğitim ve DSİ yatırımları yapıldığını dile getirdi.
Daha sonra 2013 yılına ilişkin en fazla gelir ve kurumlar vergisi tahakkukunda bulunan, en çok ihracat yapan, İSO 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2012 arasında yer alan firmaların temsilcilerine ödülleri verildi.
Törene, Balıkesir Valisi Ahmet Turhan, Sanayi Odası Başkanı İsmail Uğur, Ticaret Odası Başkanı Fahri Ermişler ile sanayici ve iş adamları katıldı.
(Bitti)