Kılıçdaroğlu, partisince Sinop Uğur Mumcu Meydanı'nda düzenlenen mitingdeki konuşmasında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a "başçalan" dediğini ancak Adalet ve Kalkınma Partisi'ne oy veren saygıdeğer yurttaşlardan onu ayırdığını söyledi.
Adalet ve Kalkınma Partisi'ne oy verenlere seslenen Kılıçdaroğlu, "Elinizi vicdanınıza koyarak oy kullanmanızı istiyorum. Ya helale ortak olacaksınız ya harama ortak olacaksınız, bu kadar açık konuşuyorum" diye konuştu.
Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir hükümetin devleti nasıl soyduğuna tanık olunduğunu savunan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Böyle bir şey ile cumhuriyet tarihi hiçbir zaman karşılaşmamıştır. 30 Mart'ta elbette görecek ama bakın ne söylüyorum. Benim en büyük gücüm halktır, sizlersiniz, en büyük gücüm. Halkın iradesine güveniyorum, sağduyusuna güveniyorum. Çocuklarını nasıl seviyorsa bizim milletimiz ülkesini de öyle seviyor. Beraber bir mücadele yapacağız. Bizim mücadelemiz hak mücadelesidir. Bizim mücadelemiz topluma karşı sorumluluklarımızı yerine getirme mücadelesidir, bizim mücadelemiz bu ülkede barış içinde yaşama mücadelesidir, bizim mücadelemiz çocuklar üniversiteyi kazanıp Ankara'ya, İstanbul'a veya diğer kentlere gittikleri zaman annelerin, babaların 'oğlum, kızım yurt bulabilir mi' diye kaygı duymadığı bir Türkiye mücadelesidir. Bizim mücadelemiz her evde huzur olsun, her evde barış olsun mücadelesidir. Bizim mücadelemiz hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği Türkiye mücadelesidir. Bizim mücadelemiz her annenin sabah çocuğunu güler yüzle göndermesi mücadelesidir. Bizim mücadelemiz hak mücadelesidir, hak mücadelesi olduğu içindir ki halka hizmet etmenin Hak'a hizmet ettiği anlamına gelir. Biz buna inanırız ve bunun için mücadele ediyoruz."
- "Temiz siyaseti getirmek için mücadele edeceğiz"
Vatandaşların "Başbakan Kemal" diye slogan atması üzerine Kılıçdaroğlu, "Göreceksiniz, bir gün inşallah o da olacak. Temiz siyaseti getirmek için mücadele edeceğiz. Cumhuriyet Halk Partisi'nin iktidarında ilk 4 ay içinde yapacağımız birinci iş, siyasi ahlak kanunu çıkarmak olacak. Siyaseti kirlilikten arındıracağız. Temiz siyasetin yolunu açacağız. Kime ne kadar hediye verilir, miktarı ne olur? Hangi miktarın üzerinde olursa devlete bağışlanır, onların kuralını getireceğiz. İhaleye fesat karıştırmak, medyaya müdahale etmek, istediği adamı istediği yere sürmek, bunlara son vereceğiz. İşi ehline vereceğiz, doğru yapana vereceğiz. Partizanca davranmayacağız. Devlete giden, devletle muhatap olan her yurttaşın güleryüzlü bir devlet görmesini sağlayacağız" dedi.
"Düşünün, demokrasinin temel kuralı, özgürlüklerin temel kuralı, vatandaşın devletle en az muhatap olduğu alandır" diyen Kılıçdaroğlu, "Eğer her aşamada devletin baskısını hissederseniz orada özgürlükler yoktur" ifadesini kullandı.
- "Üzüntülerimiz de ortak olacak, sevinçlerimiz de ortak olacak"
Kılıçdaroğlu, yapacakları ikinci önemli işin aile sigortasını getirmek olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hiçbir ailenin şu veya bu şekilde birisine muhtaç olmasını istemiyoruz. Sosyal devletin gücü olacak, her ailenin sigortası olacak. Geliri olmayan veya geliri asgari ücretin altında olan her ailenin bankada bir hesabı olacak. Evin kadınının banka hesabına her ay asgari ücret yatacak. O gidecek parasını çekecek, çoluk çocuğunun rızkını sağlayacak. Sosyal devlet budur. Ne demiştim, tasada ve kıvançta beraber olmak. üzüntülerimiz de ortak olacak, sevinçlerimiz de ortak olacak. Sevinçlerimizi paylaşacağız, üzüntülerimizi de paylaşacağız. Nasıl Van'da deprem oldu, bütün Türkiye ayaklandı yardım etmek için. Hiç ötekileştirmediler, hiç yapmadık öyle bir şey. Aynı şeyi yapacağız ama bunun sosyal güvencesini getirerek yapacağız. Bu bizim ahdimiz, bizim görevimiz."
Yolsuzluk ve rüşvet iddialarına değinen Kılıçdaroğlu, bunun hesabını soracaklarını ifade ederek, "Size sözüm var, bunun hesabını mutlaka soracağım. O nereye giderse gitsin. Sanıyor ki, ben Malezya'ya gittiğimde veya buraya gittiğimde bana hesap sorulmayacak. İstersen Papua Yeni Gine'ye git, istersen Kuzey Kutbu'na git, seni getireceğim, bu ülkede hesabını sana soracağım" diye konuştu.
Yeni ses kayıtları olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Bugün yeni tapeler düştü, yeni ses kayıtları, arkadaşlar gelirken uçakta gösterdiler bana, Alo Fatih'e telefon ediyorlar, Alo Fatih konuşuyor, 'kimi çıkaralım' diyor, 'sizden birisini çıkarmamız lazım, biz bir haber kanalıyız'. Efendim, 'Şimdi bayram var, CHP'den en beceriksiz adam kimse onu çıkarın' diyor. O unutmasın, Cumhuriyet Halk Partisi'nde herkes senden beceriklidir, senden daha temizdir, senden daha akıllıdır. Çünkü, hiçbir Cumhuriyet Halk Partili kul hakkı yemez, haram yemez" ifadelerinde bulundu.
- "Çocuk doğduğu andan itibaren bu ülkede vergi veriyor"
Kılıçdaroğlu, vatandaşların Sayıştay raporunu hatırlatması üzerine, Sayıştay raporlarının iki dönemdir Meclis'e gelmediğini belirterek, şunları kaydetti:
"Sayıştay raporlarının özelliği şu arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına kamu harcamalarını denetleyen kurumun adı Sayıştay'dır, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına 76 milyon yurttaşın ödediği vergilerin nerelere harcandığını denetler, Meclis adına denetler. Bütçe geldiği zaman da o denetim raporları Meclis'e gelir, milletvekilleri raporları okurlar, ona göre bütçeye evet veya hayır derler. İki dönemdir Sayıştay raporları Meclis'e gelmiyor. Biz bilboardlara ilan asmak istedik, vatandaş vergisini veriyorsa iktidar da hesabını vermek zorundadır diye. Biz bu reklamları panolara parasını verdiğimiz halde yayınlatmadılar. Patron dedi ki 'bana izin vermiyorlar ben yayın yapmıyorum'. Bakın kul hakkı yemenin nerelere kadar gittiğini görün, nerelere kadar. Parasını ben veriyorum, yayınlatacağım, vatandaş görsün, siz sanmayın ki vergiyi sadece esnaf, tüccar, sanayici ödüyor. Çocuk doğduğu andan itibaren bu ülkede vergi veriyor. Altına bez alırsınız vergi, mama alırsınız vergi, hanımlar bulaşık yıkarken vergi ödersiniz, otobüse binerken vergi ödersiniz, telefonda konuşurken vergi ödersiniz, su içerken vergi ödersiniz. Her şeyden vergi ödersiniz, pırlanta hariç tabi, orada vergi yok ama kefen bezi alırken yüzde 18 KDV verirsiniz. O nedenle demokrasi, 'benim ödediğim vergiler nerelere harcandı' sorusunun sorulması ile başlar ama biz henüz bu noktayı yakalamış değiliz."
(bitti)