Erdoğan, partisinin Gök Meydanı'nda düzenlenen mitinginde halka hitap etti.
Başbakan Erdoğan, konuşmasında, Türkiye'nin bugünleri gördüğünü, yasaklanan, toplatılan, yazılan kitapların özgürlüklerine kavuştuğunu kaydetti.
CHP'nin Bakanlar Kurulu kararıyla yasaklattığı kitapların Kültür ve Turizm Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından basıldığını söyleyen Erdoğan, şu anda Faki Teyran'ın Divanı'nı da yayıma hazırladıklarını, hem Türkçe hem Kürtçe basacaklarını belirtti.
Başbakan Erdoğan, 'BDP bugüne kadar ne yaptı? Bunların bulundukları belediyelerde halka hizmet namına ne var? Ben burada size açık ve net bir şey söylüyorum. Bunlar çıkıp 'Biz Kürtlerin temsilcisiyiz' diyorlar. Siz buna inanıyor musunuz? 'Kürtlerin temsilcisiyiz' diyenler acaba benim Türk vatandaşıma, Kürt kardeşime ne hizmet verdi bugüne kadar? İşte Tatvan'ın hali? Beş yılda ne gördünüz?' diye konuştu.
Belediyenin hizmet olduğunu ifade eden Erdoğan, 'Eser üretebildiler mi? Var mı eserleri? Şu son 5 senede bizim iktidarımızdaki 10 yılda şu Bitlis bizden gördüğü yatırımları tarihte gördü mü?' dedi.
-"Alim öğrenci yetiştirir, alim eser yazar'
Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
'Burada, Bitlis'te bir hususu özellikle vurgulamak istiyorum. Son günlerde hükümetimize, Türkiye'ye yönelik saldırılar nedeniyle Pensilvanya'daki zatın maskesini düşürmeye başladık. Şimdi birileri çıkıyor 'Başbakan ilme ve alimlere ağır sözler söylüyor' diyorlar. Bizim ilme hürmetimiz bellidir, bizim alime hürmetimiz bellidir. İşte şu bastırdığımız eserler tek başına bizim bu konudaki hassasiyetimizin ispatıdır. Ama burada Bitlis'te bir şey söyleyeceğim. Tüm Türkiye'ye, ekranları başında bizi izleyen kardeşlerime sesleniyorum. Alim, sadece bilen değildir, alim kendisini bilen kişidir. Alim, hırslarını yenen kişidir. Alim, vatanını, ülkesini, milletini seven kişidir. Hem holding patronu olacaksın hem büyük paraları idare edeceksin hem ülkende fitne, kaos çıkarmak için gayret edeceksin hem de alimim diyeceksin. Soruyorum Allah aşkına, alimin bu işlerle ne alakası var ya?
Alim, öğrenci yetiştirir, alim eser yazar. Sen bunlarla uğraş. Tehditlerle, şantajlarla iş göreceksin, hak yiyeceksin, zulmedeceksin, ananaslarla tespihlerle iş göreceksin, hem de alimim diyeceksin. Soruyorum Allah aşkına, insanların mahrem telefon görüşmelerini dinleyeceksin, bunları kaydedeceksin, bunları iftira için, şantaj için kullanacaksın, hatta daha da ileri gidip insanların yatak odalarını gözetleyecek, onları kaydedecek şantaj yapacaksın. Ondan sonra da 'ben alimim' diyeceksin. Soruyorum, tarihte böyle bir alim var mı? Gördünüz mü, duydunuz mu? Tarihte kendi ülkesine ihanet eden, kendi ülkesini karıştıran, kendi ülkesinde fitne çıkaran alim gördünüz mü? Tarihte, hiçbir sebep yokken kendi ülkesinden kaçan, hiçbir sebep yokken ülkesine dönmeyen, uzaktan ülkesine kötülük yapan alim gördünüz mü? Göremezsiniz. Ne diyor Said-i Nursi? Bunun Said-i Nursi'yle de alakası yok. Pensilvanya'daki zatın Said-i Nursi ile bir alakası yok. Hayatında onu bir kere görmüş değil. Bunu da bilmenizi istiyorum. Ne diyor Said-i Nursi? 'Baki hakikatler, fani şahsiyetler üzerine bina edilmez.' Burası çok önemli, din hiçbir şahsi, uhrevi, dünyevi, maddi ve manevi bir şeye alet edilemez. İşte ben, aziz milletimden özellikle de bu paralel yapının mensubu iyi niyetli kardeşlerimden bunu görmelerini rica ediyorum.'
-'Baki hakikatler, öyle gelip geçici şeylerin üzerine bina edilmez'
Erdoğan, 'Ey Pensilvanya'nın peşine takılan kardeşlerim. Başınızı iki elinizin arasına alın ve düşünün Said-i Nursi ne diyor? Baki hakikatlerin, fani şahsiyetlerin ve fani arzuların, niyetlerin, emellerin üzerine bina edilemeyeceğini görmelerini istiyorum. Baki hakikatler, öyle gelip geçici şeylerin üzerine bina edilmez. Ananasla, tehditle, şantajla, usulsüzlükle baki hakikatlere ulaşılamayacağını görmelerini istiyorum. Bir Başbakan'ın görüşmelerini kayda alanlardan Allah aşkına alim olur mu? Bir Başbakan'ın bakanlarıyla, Cumhurbaşkanıyla, Genelkurmayıyla yaptığı görüşmeleri kayda alanlardan, soruyorum alim olur mu?' diye konuştu.
Bunu yapanların inancından şüphe ettiğini dile getiren Erdoğan, 'Çünkü bunu yapamaz. Benim dinim böyle bir şeye müsaade etmiyor, benim dinimde böyle bir şey yok. İnsanların mahrem görüşmelerini dinleyerek, devletin sırlarını kaydederek, ülkede fitne çıkararak baki hakikatlere ulaşmanın mümkün olmadığını görmelerini istiyorum' dedi.
İslam dininin aziz olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, 'Elbette birilerinin yaptığı kötülükler dine asla zarar vermez, veremez. Ama bundan insanlar yara alır, duygular yara alır, nesiller yara alır. Gerçekten alimler, gerçek alimler bundan yara alır. Baki hakikatlerin peşinden koşan hizmet ve hizmetkarlar bundan yara alır, yardımlaşma duygusu bundan yara alır. Gerçek cemaatler, gerçekten hak için, yardım için, insan yetiştirmek için çırpınan cemaatler bundan yara alır' dedi.
-'Aralarına mesafe koymaları tarihi bir sorumluluktur'
Gerçek alimlerin, gerçekten hak için hizmet edenlerin bu yanlış kişilerle aralarına mesafe koymalarının tarihi bir zorunluluk olduğunu belirten Erdoğan, 'Kendisini hizmete, ilme, talebe yetiştirmeye adamış gerçek cemaatlerin işte bu yanlış yollarla aralarına mesafe koymaları tarihi bir sorumluluktur. Derdi yardımlaşma olan, paylaşma olan, mazlumlara yardım olan samimi yapıların işte bu holdinge dönüşmüş, kirli ilişkilere batmış, kirli işler yapanlarla aralarına mesafe koymaları insani ve vicdani bir sorumluluktur. Özellikle de samimi, ihlaslı, temiz niyetli kardeşlerimin, bu kirli emelleri olan yapılarla aralarına mesafe koymaları hayati derecede önemli, bunu özellikle hatırlatmak istiyorum' değerlendirmesinde bulundu.
BDP'nin burada 'hizmet' derdinin olup olmadığını soran Erdoğan, 'Allah aşkına 'Kürtçülük' adına buraya oy verilir mi? Ben Türk'ü Türk olduğu için sevmiyorum, ben Kürt'ü Kürt olduğu için sevmiyorum. Zaza'yı Zaza olduğu için sevmiyorum. Lazını, Arabını, Çerkezini, Gürcüsünü, Boşnağını öyle oldukları için sevmiyorum. Beni yaradan Allah, sizleri de yarattığı için seviyorum. Bizim aramızdaki bağ buradan geliyor. Ben, bu ülkede 77 milyonun hizmetkarı olarak bu yola çıktım. Sadece Türk'ün, sadece Kürt'ün değil, 77 milyonun. Bizim farkımız bu, AK Parti'nin farkı bu. Bunu hissetmeniz lazım' dedi.
Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
'Biz bu millete efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik. Bunu böyle bilesiniz. Kardeşlerim işte şu 10 yıl bunu gösteriyor. Sadece burada Bitlis'e hitap etmiyorum. Türkiye'ye hitap ediyorum. Buradan bunun duyulması lazım. Bakın sizlere iki belge göstereceğim. Bunlardan bir tanesi iki numaralı belge. Kardeşlerim, Said-i Nursi tarafından yazılan, "Gençlik Rehberi" adlı kitabın dağıtımının yasak edilmesi ve elde edileceklerinin de toplatılması Bakanlar Kurulu'nun 15 Temmuz 1948 tarihli toplantısında kararlaştırılmıştır. İmza, Cumhurbaşkanı İsmte İnönü, altında da Bakanlar Kurulu'nun imzaları var. Bir başka belge, ben belgeyle konuşuyorum. Kılıçdaroğlu neyle konuşuyor bilmem. Pensilvanya neyle konuşur bilmem. Kastamonu vilayet merkezine yerleştirilmiş olan Bediüzzaman Said-i Kürdi'nin Afyon vilayetinin Emirdağ kazasına nakli, İcra Vekilleri Heyetince 9 Ağustos 1944 tarihinde kabul olunmuştur. İmza İsmet İnönü Cumhurbaşkanı.'
(Sürecek)