Kamuoyunda "4+4+4" olarak bilinen yeni eğitim sistemini izlemek ve değerlendirmek için yapılan "Temel Eğitimin Kademelendirilmesi Sürecinin İzlenmesi" başlıklı araştırmanın değerlendirildiği ve önerilerin yer aldığı rapor, Karaköy'deki Sabancı Üniversitesi İletişim Merkezi'nde düzenlenen toplantıyla açıklandı.
Kesintisiz 8 yıllık eğitim sistemi içerisinde okuyan 5. sınıf öğrencileri ile yeni sistemde okuyan 5. sınıf öğrencilerinin eğitim çıktıları ve okul ortamlarının karşılaştırıldığı, 5. sınıfların ders çizelgelerine eklenen seçmeli derslerin seçim sürecinin incelendiği, 33 ilde toplam bin 894 öğrencinin katılımıyla gerçekleştirilen araştırmada, ayrıca ülkenin farklı bölgelerinden 9 ilde toplam 63 öğrenciyle görüşüldü.
Görüşmeler sırasında, öğrencilere genel olarak 4. sınıftan 5. sınıfa geçişte nelerin değiştiği, bu değişikliklerin onları nasıl etkilediği ve seçmeli dersler konusundaki deneyimleri ve algıları soruldu.
Toplantıda, ERG'nin araştırma bulgularından hareketle sunulan 4 ana politika önerisi şu şekilde:
"Öğrencilerin 4. sınıfta ve 5. sınıfta gerçekleştirilecek uyum programlarıyla kendilerini bekleyen değişikliğe (okul değişikliği, branş öğretmenleri ile tanışma ve seçmeli dersler) hazırlanmaları, geçiş döneminde ortaya çıkan sorunların azaltılmasına yardımcı olacaktır. Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) 2014-15 eğitim öğretim yılında 5. sınıflar için böyle bir uyum programının pilot çalışmasını gerçekleştirmeyi planlaması, çok olumlu bir adım. Diğer taraftan benzer bir desteğin branş öğretmenleri için de tasarlanması ve uygulamaya konulması, aciliyetini korumaktadır. MEB yatırım bütçesi, tüm okulların tam gün öğretime geçmesini sağlayacak ve bu durumda ortaya çıkan derslik gereksinimini karşılayacak biçimde artırılmalıdır. Mevcut üst politika belgelerinde MEB yatırım bütçesi içinde ayrılan kaynakların, ilkokul ve ortaokul öğrencilerinin ayrı eğitim-öğretim ortamlarında eğitim almalarını sağlamaktan uzak görünmektedir. Devlet okullarında okul yemeği programı eğitim politikası gündemine alınmalıdır. Kademelendirme sonrasında ortaokullarda haftalık ders saatlerinin artması ve ikili öğretimin yaygınlaşması; daha az öğrencinin sabah kahvaltısı yapabilmesi ve öğle yemeği yiyebilmesi sonucunu doğurmuştur. Ortaokullarda istihdam edilmek üzere en az 26 bin ek kadro tahsis edilmelidir. Ortaokullar için ders saatlerinin yüzde 23 arttığı 2012-13 eğitim-öğretim yılında, ilköğretimde kadrolu öğretmen sayısı sadece yüzde 6 artmıştır. 2013-14 eğitim-öğretim yılı için ders saatlerinin 37'den 35'e indirildiği dikkate alındığında bile, mevcut kadrolu öğretmen sayısı ders saatlerindeki artışı karşılamaktan uzaktır."
- "Politika yapım süreçlerinde reforma gidilmesi gerekiyor"
Toplantıda rapora ilişkin konuşan ERG Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Üstün Ergüder, eğitimi ilgilendiren politika yapım süreçlerinde reforma gidilmesi gerektiğini, siyasi iradenin tercihlerinin bürokrasi tarafından katılımcı süreçlerle, veri temelli bulgularla harmanlanmasının büyük önem taşıdığını söyledi.
Hükümetin 8 yıllık temel eğitimi kademelendirme hedefinin yeterince tartışılmaması ve araştırma bulgularından sınırlı ölçüde yararlanılmasının, öngörülebilir ve engellenebilir sorunların uygulamaya yansımasına neden olduğunu dile getiren Ergüder, politika notuna dayanak oluşturan ilgili raporun çok önemli bir sorunu gündemlerine getirdiğini anlattı.
Ergüder, "Rapor, 2012-13 eğitim-öğretim yılında ortaya çıkan aksaklıklardan dezavantajlı sosyoekonomik durumda bulunan öğrencilerin daha yoğun biçimde etkilendiğine işaret ediyor. MEB'in iyileştirme çabalarını cinsiyet, sosyoekonomik durum, özel gereksinimli öğrenciler ve diğer risk gruplarını dikkate alarak planlaması büyük önem taşıyor" dedi.
- "Çocukların okula erişimi alanında ciddi mesafe kaydedildi"
TEGV Yönetim Kurulu Başkanı Oktay Özinci de Türkiye'nin son 10 yılda eğitime çok ciddi yatırım yaptığını, özellikle çocukların okula erişimi gibi alanlarda önemli mesafe kaydedildiğini ancak aynı hızlı gelişimin eğitim kalitesi ve öğrenme çıktıları konusunda gösterilemediğini ifade etti.
Eğitim sisteminin dünyanın en gelişmiş ekonomileri arasına girme hedefiyle eşzamanlı olarak gelişemediğini savunan Özinci, şunları kaydetti:
"Bir başka sorunumuz da eşitlik konusu. Kaliteli eğitim hakkını ve fırsatlarını sosyal kesimler, bölgeler ve okullar arasında eşit bir şekilde dağıtamıyoruz. Ülke olarak çocuklarımızın; 21. yüzyılda rekabet edebilecek, yaşam boyu öğrenen ve mutlu bireyler olması için gereken bilgi, beceri ve değerleri kazandıracak bir eğitim sistemini daha fazla zaman kaybetmeden inşa etmemiz gerekiyor. TEGV'in misyonu, Türkiye'de temel eğitime katkıda bulunmak, çocukların eşit ve kaliteli eğitim fırsatlarından yararlanmalarına destek vermektir. Bu misyonumuzu; Hakkari'den Edirne'ye, Türkiye'nin dört bir yanındaki eğitim noktalarımızda sağladığımız eğitim hizmetleri ile yapıyoruz. Temel eğitime katkı sunma misyonumuzu, zaman zaman böylesi projelerle de destekliyoruz tabii ki. Sonuç olarak bu tür araştırmaların Türkiye'de eğitim sisteminin gelişimine önemli katkı sunduğuna inanıyoruz."