Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen "Geleneksel Tamamlayıcı ve Alternatif Tıbba Uluslararası Yaklaşım Konferansı" Ataköy Sheraton Otel'de başladı.
Konferansın açılışında konuşan Bakan Müezzinoğlu, küresel sağlık mücadelesi içinde oldukça yaygın bir konuma sahip olan geleneksel tıp uygulamalarına bilimsel yaklaşımların ele alınacağı önemli bir toplantı gerçekleştirileceğini söyledi. Toplantının, geleneksel tıp uygulamalarının verimli ve güvenli kullanımına katkı sağlayacak sonuçlar doğurmasını dilediğini ifade eden Bakan Müezzinoğlu, "Kanıta dayalı geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları dünya genelinde gün geçtikçe önemi artan bir alan haline gelmektedir. Son yıllarda AB ülkeleri başta olmak üzere Dünya Sağlık Örgütü üyesi ülkelerin, kanıta dayalı geleneksel tıbba eğilimi artmıştır. Pek çok ülkede, geleneksel ve tamamlayıcı tıbbın sağlık sistemi içine entegre edilmeye başlandığı görülmektedir" diye konuştu.
Dünya Sağlık Örgütü'nün, üye ülkelere, bu alanın doğru, etkin ve güvenli kullanımını sağlayacak stratejiler geliştirmelerini önermekte olduğuna dikkati çeken Bakan Müezzinoğlu, şunları kaydetti:
"Sağlığın çok boyutlu bir mücadele alanına dönüştüğü günümüzde, modern tıbbın, kanıta dayalı geleneksel uygulamalardan yararlanma imkanlarını araştırması önemli. Modern tıp, uzun bir dönem geleneksel tıp ya da tamamlayıcı tıp uygulamalarından uzak durmuş. Halbuki tamamlayıcı tıp uygulamaları, modern tıbbın insanı ihmal ettiği veya ilgilenemediği alanlarda, insan sağlığı açısından önemli bir boşluğu dolduruyor."
Dünya Sağlık Örgütü'nün sağlığı, bireyin bedenen ve ruhen tam iyilik hali olarak tanımladığından bahseden Bakan Müezzinoğlu, bu tanımın insanın bir bütün olarak ele alınması gerektiğinin altını çizdiğini vurguladı.
- Türkiye'ye özel 4 bin endemik bitki türü
"Yaşadığımız coğrafya, insanı, bedenen ve ruhen bir bütün olarak ele alan tedavi yaklaşımları açısından son derece zengin ve köklü bir geçmişe sahiptir" diyen Bakan Müezzinoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"İbn-i Sina başta olmak üzere bugünün sağlık anlayışına değer katan abide şahsiyetlerden kuşaktan kuşağa aktarılarak günümüze ulaşan ve insanlığın istifade ettiği zengin bir mirasa sahibiz. Bu mirastan etkin şekilde yararlanmayı ve geleneksel tıp uygulamalarını insanımızla doğru zeminde buluşturmayı, önemli bir ihtiyaç olarak görüyoruz. Yaşadığımız coğrafyada, sadece Türkiye'ye özel 4 bin endemik bitki türümüz var. Toplamda ise 12 bin bitki türü bulunuyor. Bu da kanıta dayalı tamamlayıcı tıp alanlarından olan 'fitoterapi'nin geliştirilmesi ve insanlığın hizmetine sunulması açısından önemli bir zenginliğimiz."
Önce insan ve önce sağlık felsefesinden bütün insanlığın sağlığı için küresel bir mücadele yürüttüklerini anlatan Bakan Müezzinoğlu, temel amaçlarının değeri kaybedildiğinde anlaşılan sağlığı korumak olduğunu belirtti.
Bakanlığın sorumluluklarını, "insan sağlığının tam iyilik halinde olabilmesi için, doğumundan ölümüne kadar hayatın tüm evrelerinde takip etmek ve sağlığı tehdit eden bütün sorunlarla mücadele etmek" şeklinde tanımladıklarını ifade eden Müezzinoğlu, şu açıklamalarda bulundu:
"Bu noktada Türkiye, son 11 yılda gerçekleştirdiği sağlık reformlarıyla, koruyucu ve tedavi edici hizmetlerde önemli bir atılım gerçekleştirdi. İnsanımızın sağlık algısını değiştiren güçlü, sürdürülebilir ve güven veren bir sağlık sistemi kurduk. Küresel sağlık hedefleri ve politikalarıyla uyumlu olarak, sağlık hizmetini her kesime eşit şekilde ulaştırma, bütün bireyleri sağlık risklerinden koruyan tedbirler alma gayreti içinde çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bu kapsamda geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarını sağlık sistemimiz içinde tanımlama, insanlarımızın, geleneksel tıp uygulamalarına güvenli şekilde erişimini sağlama konusunda ciddi çalışmalar yürütüyoruz."
Geleneksel tıp uygulamalarının dünya genelinde olduğu gibi Türkiye'de de oldukça yaygın talep görmekte ve gelişiminin her geçen yıl artmakta olduğunu dile getiren diyen Müezzinoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Geleneksel tıp yöntemlerini güvenli şekilde insanlarımızın istifadesine sunmak, bugün için, çözülmesi gereken önemli bir problem olarak karşımıza çıkıyor. Yapılan araştırmalar, toplumun, hastalıklardan korunma ve tedavi yöntemi olarak, bitkisel tedavilere, şifalı sulara, inanç merkezli tedavi yöntemlerine, kontrolsüz şekilde ilgi duyduğunu gösteriyor. Bu tedavi yöntemleri, ne yazık ki, konunun uzmanı olmayan kişilerin kontrolünde, modern tıbba karşı bir seçenek gibi sunulmaktadır. Bilimsel içeriği henüz tam olarak kanıtlanmamış, kanıta dayalı olmayan uygulamalar, insanlarımızın ölümüne veya sakat kalmasına neden olabiliyor. Bakanlığımız son yıllarda, dünyadaki gelişmelere paralel olarak, bu alandaki denetimsizliğe ve istismara son verecek önemli çalışmalar yürütüyor."
Geleneksel tıp veya tamamlayıcı tıp uygulamalarının çerçevesi konusunda dünya genelinde bir standardının olmadığını bildiklerine dikkati çeken Bakan Müezzinoğlu, şöyle konuştu:
"Bugüne kadar yaptığımız çalışmalarda, özellikle Dünya Sağlık Örgütü'nün, üye ülkelere yönelik tavsiye kararları ve uluslararası yaygınlığa sahip uygulama örneklerinden yararlanıyoruz. Kanıta dayalı geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarının çerçevesini belirleyecek yönetmelik çalışmalarımız son aşamaya geldi. Önümüzdeki süreçte Türkiye'nin kanıta dayalı geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları haritasını çıkartacağız. Bu alanlara ait endikasyonların netleştirilmesi, uygulama biçimlerinin belirlenmesi çalışmaları yapıyoruz. AB ve DSÖ kriterlerine göre akredite edilmiş eğitim programlarını göz önünde bulundurarak, eğitim çalışmalarına başlayacağız."
Bundan sonraki süreçte üniversitelere büyük sorumluluklar düştüğünü vurgulayan Müezzinoğlu, "Ülkemizde geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarının kayıt altına alınması ile hem ülkemizdeki gelişim sürecine hem de uluslararası birikime katkı sağlayacak, güçlü bir veri tabanı oluşturacağız. Bakanlık olarak kanıta dayalı geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarının sağlık sistemimize kazandırılması konusunda güçlü bir irade ortaya koyuyoruz. Bu sahanın geliştirilmesi, insanımıza güvenli sağlık hizmeti olarak geri dönüştürülmesi kayıt sistemimizin vereceği katkılarla kolaylaşacak. Üniversitelerimiz ve Eğitim Araştırma Hastanelerimizin kuracakları enstitüleri ve yapacakları araştırmaları destekleyeceğiz" diye konuştu.
Konferans yarın da devam edecek.