Erdoğan, Belediye Meydanı'ndaki mitingde halka hitap etti.
"Şimdi bakın, bunlar montaj işini iyice ilerlettiler" diyen Erdoğan, bir yandan meydan fotoğraflarına "Montaj" denildiğini, bir yandan da üretilen montajlarla milletin kandırılmaya çalışıldığını söyledi.
Erdoğan, Mecliste de anayasal ve yasal suç olmasına rağmen, yaptıkları montajları dinlettiklerini belirterek, "Geçenlerde bir şey söyledim; Ey Kılıçdaroğlu, senden siyasetçi olmaz. Senden olsa olsa İstanbul Tahtakale'de kasetçi olur. Orada yer kalmamışsa Unkapanı manifaturacılar çarşısına gidersin, orada da yer var" diye konuştu.
CHP'nin İstanbul'a, "Sicili bozuk, partiden hırsızlık, yolsuzluk nedeniyle ihraç edilen bir ismi aday gösterdiğini" dile getiren Erdoğan, eski CHP Genel Başkanının onu istemediğini ve yolsuzlukları nedeniyle ihraç edildiğini anlattı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da o zaman yolsuzluk klasörü önünde fotoğraf çektirdiğini ifade eden Erdoğan, "Dün onun klasörleri önünde resim çektirirken bugün ne oldu da şimdi onu aday yapıyorsun? İşte eski genel başkanı gönderdiler, kasetle yenisini getirdiler. Pazarlıklar başladı. Bu pazarlıklarda tabi Pensilvanya da yer aldı. 'Siz İstanbul'a bu ismi aday yapın. Biz de onu destekleyeceğiz. Hükümeti de zaten devireceğiz' dediler. Ne zaman? 17 Aralık'ta. Tabii umduklarını bulamadılar. Hesaplar tutmadı. '25 Aralık' dediler yine tutmadı. İstanbul'a buldukları aday tam bir hayal kırıklığı oldu" değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı'nın yakın zamanda Trabzon günlerine katıldığını ve bir vatandaşı yumrukladığını, çıkarken de "O, AK Partiliydi" dediğini söyledi.
Trabzonlular gecesinde her partiye mensup kişinin olabileceğini dile getiren Erdoğan, "Demek ki bu insanlar seni kabullenmiyor. Niye rahatsız oldun da yumruğunu salladın. Sen böyle bir siyasetçi misin?" diye sordu.
CHP adayının Eyüp Sultan da bir toplantı yaptığını ve alkışlamayan birine, "Sen teneke gibi ne duruyorsun. Çek git" dediğini de anlatan Erdoğan, "Bunlardan siyasetçi olur mu? Hele İstanbul gibi bir yere" ifadesini kullandı. Erdoğan, Kılıçdaroğlu'na da "Yolsuzlukların adamısın sen" diye seslendi.
"Taşıma suyla değirmen dönmeyeceğini, zorla güzellik olmayacağını" ifade eden Erdoğan, "İmaj bozulunca bu Pensilvanya'nın medyası da buna çok bozuldu" diye konuştu.
Şimdi de kendilerine iftira atıldığını belirten Erdoğan, yapılan bir haberde, "Başbakan Niğde'de kendisine itiraz eden bir kadını tersledi" denildiğini dile getirdi.
-"Bunlar örgüt"
Partililerin, "Cemaat şaşırma, sabrımızı taşırma" sloganı atması üzerine Erdoğan, "Bunlara cemaat demeyin, cemaat demeyin. Bunlar örgüt. Ne cemaati. Diğer cemaatlere hakaret etmiş olursunuz. Bunlar örgüt, örgüt" dedi.
Niğde'de güya bir Anadolu kadınının itiraz ettiğini ve kendisinin de "Hangi yüzle buraya geldin" dediği yönünde bir haber verildiğini anlatan Erdoğan, "Orada bazı ablaların, abilerin, kapıları tek tek dolaşıp 'AK Parti'ye oy vermeyin' dediğini anlatmıştım. 'Eğer' demiştim, sizin kapınıza da gelirlerse 'Hanımefendi, sen hangi yüzle buraya geldin' diye sorun demiştim. Meğerse onu bunlar bu şekle dönüştürüyor" diye konuştu. Erdoğan, şöyle devam etti:
"Sen, bu ülkede AK Parti iktidarının yaptıklarını görmüyor musun? Bunlara bunu söylemek lazım. Sen bakar kör müsün, kulağın var duymuyor musun, ağzın var hakkı söylemiyor musun? Senin kalbin mühürlenmiş, kalbin. Hadi güle güle. Senin hocan bizim ülkemizde, benim kız yavrumun üniversiteye başörtülü gitmesini engelleyen insandır. Senin hocan, başörtüsü füruattandır diyerek kızlarımızın başörtülerini açmaları için zemin hazırlayan bir insandır. Onlarda bu tür fetvalar kolay. Alkol mü alacaksın, alabilirsin. Niye? Gaye için her şey meşrudur. Bunlardaki anlayış bu, mantık bu. Bir yere gelebilmek için her yol meşru. Bize omurgalı insan lazım omurgalı. Bize adam gibi adam lazım. Öyle sıradan eğilip bükülen değil, menfaati için her şeyi yapan değil. İşte bunu almışlar, 'Başbakan miting meydanında bir kadına hakaret etti' diye haber yapıyorlar. Bu nasıl Müslümanlık ya."
Erdoğan, bu yapılanların insanlığa, vicdana sığmadığını ve Hz. Peygamberin en nefret ettiği şeyin de yalan olduğunu belirtti.
Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunlarda yalan var, bunlarda takiye var, bunlarda iftira var, bunlarda fitne var, bunlarda fesat var. Daha ne kaldı. Bunların hiçbirinin Müslümanlıkta yeri yok. Yalan söylemek ne zamandan beri mübah oldu. Ne zamandan beri meşru oldu? Hani bunlar rüya görüyorlar ya, rüya görüp ondan sonra Pensilvanya'ya soruyorlar, 'tweet atalım, ne diyor Peygamber Efendimiz.' Demiş ki, 'tweetleri iki katına çıkarın.' Soruyorlar, sorunca Pensilvanya diyor ki, 'doğrudur. İki katına çıkarın.' Aman Yarabbim, şu rezalete bakın. Yoksa yine rüyanızda mı gördünüz? Rüyanızda 'yalanları, iftiraları, montajları 10'a katlayın' diye talimat mı geldi? Biz, belli bir kısım medyanın bu oyunlarını iyi biliriz. Çok gördük bu tuzakları, çok yaşadık. Ama hem 'Müslümanım' diyeceksin, hem 'dindarım' diyeceksin, hem de çıkıp insanların gözünün içine baka baka ekranlarda yalan söyleyeceksin. Yazıklar olsun. Hiç şaşırmadık. Ya bunlar değil mi, sevgililer sevgilisi peygamberimizi Miraç'tan indirip kamyonete bindirenler. Ekrandan böyle yalan söyleyenler değil mi bunlar? Daha da ileri gidiyorlar, Hz. Cebrail'i son derece münasebetsiz şekilde istismar edenler, işte böyle de montaj yaparlar, iftira da atarlar, yalan da söylerler. Ne diyor, 'Hz. Cebrail parti kursa ona da oy vermem.' Ama Kılıçdaroğlu'na verir, Bahçeli'ye verir."
Bunlarda mübahın meşruluğun, sınırının, helal ve haramın olmadığını vurgulayan Erdoğan, "İşte onun için Malatya'daki, tüm Türkiye'deki, dünyadaki bu yapının içinde yer alan kardeşlerime sesleniyorum. Bu yapı sizin emeğinizi istismar ediyor. Bu yapı sizin ekmeğinizi istismar ediyor. Bu yapı sizin o halis duygularınızı, temiz duygularınızı istismar ediyor" dedi. Erdoğan, "Hanım kardeşlerim, siz bizim ablalarımızsınız. Gençler, siz bizim kardeşlerimiz, beyler, siz de bizim abilerimizsiniz" ifadesini kullandı.
Kendi ülkesine ihanet eden, ülkesinin aleyhinde çalışan bu yapıyla araya mesafe koyulması gerektiğine değinen Erdoğan, anne babalara seslenerek, çocukları bu dershane ve okullarında okuyorsa buralardan almalarını istedi.
Erdoğan, "Devletin okulları bize yeter. Bunlar sülük gibi emiyorlar. Ama sülük bunlardan faziletledir ha. Çünkü sülük zararlı kanı emer, bunlar faydalı olanı emiyor. Arada böyle bir fark var. Kardeşlerim artık biz devlet okullarında hafta sonlarında, cumartesi pazar eğer takviye kursu gerekiyorsa çocuklarımıza ücretsiz takviye kursu da vereceğiz. Bununla ilgili hazırlıklar ayrıca yapılıyor" dedi.
"Düşmanın bir ülkeyi işgal etmek isteyince önce nereye saldıracağını" soran Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti:
"Otoyollara saldırır, havalimanlarına saldırır, köprülere saldırır, milli istihbarat teşkilatına saldırır, cumhurbaşkanına, başbakanına, bakanlarına, genelkurmay başkanına saldırır. Ekonomiyi çökertmek için bankalara saldırır. Terör örgütlerini teşvik eder. Huzura saldırır. Toplumu yıldırmak için, ümitsizliğe sevk etmek için değerlere saldırır, kutsallarınıza saldırır, geçmişte yapıldığı gibi işte başörtüsüne saldırır. Bunlar size tanıdık gelmedi mi?"
(Sürecek)