Gül, Polonya Cumhurbaşkanı Boronislaw Komorowski ile Sheraton Otel'de düzenlenen "600. Yılında Türkiye-Polonya İlişkileri Sempozyumu"nun kapanış oturumuna katıldı.
Sempozyumun kapanış konuşmasını yapan Gül, Komorwski ile birlikte sempozyumda bulunmaktan memnuniyet duyduğunu belirterek, sabahleyin başlayan sempozyumda tarih, ekonomik ilişkilerin ele alınmasının yanısıra işadamlarının da sunumlar yaptığı bilgisini aldığını söyledi.
Gül, 600 yıllık dostluğun yeni nesillere güçlü bir şekilde aktarılması temennisinde bulunarak, "İlişkilerimizin 6 asır boyunca kesintisiz sürmesi tek başına Türkiye ile Polonya arasındaki bağların ne kadar güçlü olduğunu gösteren çok önemli bir sebeptir. O zamanlarda bu topraklarda Osmanlı Devleti ve Leh Krallığı vardı. Bugün Türkiye Cumhuriyeti ve Polonya var. İlişkiler güçlü bir şekilde bugün de devam ediyor" diye konuştu.
Tarihi derinliğe sahip kutlama programları hazırlandığını görmekten memnuniyet duyduğunu ifade eden Gül, davetine icabetle Türkiye'de bulunan Komorowski ile birlikte 600. yıl dönümü kutlamalarını başlattıklarını söyledi.
-İki halk arasında yoğun, karşılıklı etkileşimler oldu
Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugün burada beraber katıldığımız sempozyum ve yarın İstanbul'da birlikte Sabancı Kültür Merkezi'nde açacağımız sergi ve bunun işaretleri olmaktadır. Tüm bu faaliyetlerin asırlara meydan okuyan kıymetli dostluğumuzun daha iyi idrak edilmesine vesile olmasını da diliyorum. Bu değerli mirası gelecek nesillerimize miras ederken bundan sonra neler yapılacağı üzerinde de eminim ki kafa yorulmaktadır.
Esasen Sayın Cumhurbaşkanı ile esasen başbaşa ve heyetlerarası yaptığımız resmi görüşmelerde bu yöndeki fikir egzersizini kendi aramızda ve heyetler arasında yaptık. Şimdi bu çalışmaya sivil toplum ve halkın da katılmasından büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Hatırdan hiç çıkartılmamalıdır ki, Türkiye-Polonya dostluğu tarih boyunca devletler arası ilişkilerle olduğu kadar insandan insana, gönülden gönüle bağları da mevcuttur. Bu sayede iki halk arasında kültürden sanata, siyasetten askerliğe kadar hayatın bir çok alanında yaygın, yoğun karşılıklı etkileşimler olmuştur."
Tarihçilerin bu konuda sempozyuma katılanları yeterince bilgilendirdiğinin altını çizen Gül, toplantıya baktığında çok seçkin ve önemli tarihçileri görmekten memnuniyet duyduğunu belirtti. Gül, bilim adamlarının gündüzki oturumlarda tarihi belgelerle, vesikalar ve hatırlarla iki ülke arasındaki ortaklıkları dile getirmiş olduklarını söyledi. Gül, "Ben de bir kaç isimden bahsederek kısaca geçmek istiyorum. Bunu bir vefamızın ifadesi olarak da söylemek istiyorum. Çünkü bunlar ortak kahramanlarımızdır. Zira asıl adları Bobowski, Józef Bem, Czajkowski, Borzecki, Ali Ufki ve Murat Paşa, Mehmed Sadık Paşa ve Mustafa Celaleddin Paşa diye bildiğimiz Polonyalı dostlarımız, ortak kültürlerimizin çok önemli hazineleridir. Bu katkılar sayesinde dostluk, dayanışma ve işbirliğimiz günümüze kadar taşınmıştır. Kendilerine şükran ve minnet borçluyuz" değerlendirmesini yaptı.
-"19. asır Polonyalılar için de çok uzun bir yüzyıl"
Gül, Prof. Dr. İlber Ortaylı'nın "19. yüzyıl biz de imparatorluğun en uzun yüzyılıdır" sözüne atıfta bulunarak, 19. asrın Türkiye için olduğu kadar özgürlük mücadelesini sarsılmaz bir azimle sürdüren Polonyalılar için de çok uzun bir yüzyıl olduğunu kaydetti. Gül, bu anlamda iki ülkenin kaderinin benzer olduğuna işaret ederek, "Nitekim 1795-1918 Polonyalılar için 1774-1923 de Türkler için azim ve mücadele yıllarıdır. Türkiye ve Polonya arasındaki güçlü dostluk, iki ülkenin varlıklarını ilelebet sürdüreceklerini bir kez daha ispat ettikleri 19. yüzyılda bugünkü kıvamını bulmuştur. Bu nedenledir ki, Polonya'nın milli mücadele kahramanı Çartaruski ve milli şairi Mikyeviç 19. yüzyılda Türkiye'yi kendilerine ikinci vatan edinmişlerdir" dedi.
Polonya'yı bölüp parçalayarak tarih sahnesinden silmeye çalışan ve onların azimli iradesini hiçe sayan teşebbüslerin Türkler tarafından hiçbir zaman tanınmadığını hatırlatan Gül, "Ortak kaderin tecellisine bakınız ki, Türkiye ve Polonya bugünkü devletlerinin kuruluşlarını da 5'er yıl arayla ilan etmişlerdir. Bu noktada Polonya'nın Türkiye'yi Lozan imzalanmadan önce tanıdığını ve iki genç devletin süratli karşılıklı olarak diplomatik temsilci atadıklarını takdirle yad etmekte bizler için bir vazifedir" diye konuştu.
Gül, tarihe olayların seyrettiği mecradan, süreklilik zaviyesinden bakmak gerektiğinin altını çizerek, böyle yapıldığı takdirde Avrupa'da yaşanan son büyük dönüşüm dalgasında Polonya'nın tekrar Avrupa Atlantik kurumları ile bütünleşmesine Türk halkının neden bu kadar destek verdiğinin daha kolay anlaşılabileceğine işaret etti. Gül, 1990'ların başında gerçekleşen bu dönüşümün kadim dostlar olan Türkiye ve Polonya'yı ayrılmaz parçası oldukları Avrupa ailesinin çatısı altında tekrar buluşturduğuna vurgu yaparak, günümüzde ise bu geniş çatı altında insan hakları, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve serbest piyasa gibi müşterek ilkelerin savunuculuğunun hep beraber yapıldığını söyledi.
-Kökü maziye dayanan dostluk
Avrupai ülkeler ve değerler ailesi çerçevesindeki ortaklığın, parçası olunan bölgelerin yanısıra dünyanın barış ve istikrarı bakımından da çok değerli gördüklerini kaydeden Gül, "Ayrıca çok çok köklü bir maziye dayanan dostluğumuzun bu değerler manzumesi ile ilave boyutlar kazanacağına da inanıyoruz" dedi.
Gül, bu anlayışla Polonya'nın NATO üyeliğini, Polonya'nın da Türkiye'nin AB müzakere sürecini ve üyeliğini desteklediğine dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin seyri gayet iyidir. İki ülke NATO'da, AGİT'te Avrupa Parlamentosu Konseyi'nde Vişegrad dörtlüsü ile bağlantılı olarak diğer bir çok platformda yakın işbirliği yapmaktadır. Ülkelerimiz ayrıca genç ve ekonomik, dinamik dinamizmleri ile de benzeşmektedir. Türkiye ve Polonya küresel krizden en az etkilenen Avrupa ülkeleri arasındadır. Avrupa'nın ihtiyaç duyduğu imkan ve kabiliyetler ekonomileri ve demografileri ve ekonomileri güçlü olan ülkelerimizde ziyadesi ile mevcuttur. Buna güvenerek 5 milyar dolarda olan ticaret hacmimizi kısa zamanda ikiye katlama arzusunu ifade ediyoruz."
2009 yılında stratejik ortaklık seviyesine çıkartılan ilişkilerin tüm alanlarda tarihi derinliğinin hakettiği seviyelere taşınabilmesi için tüm şartların müsait olduğunu dile getiren Gül, "Türkiye ve Polonya ilişkilerinin 600. yıl dönümü münasebetiyle yıl boyunca her iki ülkede siyasetten kültüre, sanattan tarihe, ekonomiden medyaya farklı alanlarda düzenlenecek kutlama etkinliklerinin halklarımızın birbirlerini daha iyi tanımaları ve aralarındaki etkileşimin güçlenmesi bakımından güzel fırsatlar sunacağına inanıyorum" diye konuştu.
Gül, ilişkilerin 600. yıl dönümünün hayırlı ve uğurlu olmasını, Türkiye-Polonya dostluğunun bölgeye barış ve istikrar için emsal teşkil etmesini temenni etti.
-Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürü Karakaya
Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürü Murat Karakaya da diplomatik ilişkilerin başlamasının 600. yılında çok geniş faaliyetlere imza atılacağını belirterek, zengin birikimlere sahip iki halk arasındaki ilişkilerin çok daha ileri seviyelere taşınacağını kaydetti.