MEB Şura Salonu'nda, Erdemli Yöneticiler Akademisi Derneği (EYAD) tarafından düzenlenen etkinlikte "Medeniyet Tasavvuru" isimli bir konuşma yapan İşler, hakkında ciltlerle eserler yazılmasına rağmen medeniyet kavramının tanımlanmasının hala muğlak olmaktan kurtulamadığını söyledi.
İşler, tüm tartışmaların ötesinde medeniyet kavramının bir özü olduğunu, farklı etnik ve dini unsurları kendi mahiyetinde barındırabilen bir mefhumu ifade ettiğini belirtti.
"Biz, ürettiği değerlerle hayatı süsleyen, anlamlı kılan bir medeniyetin evlatlarıyız" diyen İşler, şöyle konuştu:
"Hergün Kurtuba'nın dar sokaklarında sükunetle gezdiririz kalplerimizi. Afrika'nın kaderi siyah, gözleri elmas, karnı aç çocuklarına örtü oluruz ana gibi. Filistin'de mazluma cesaret oluruz, Yemen'de yetim Zahide'nin gönlüne merhem. Bir kavganın orta yerinde kalır, Hüseyin oluruz. Domburanın tellerinden biri de biz oluruz. Bozkırda artık koşamayan atlara fer olmak için. Oğuz'un sesine karışıp, Kürşat'ın yanında duran kırk yiğitten biri de biz oluruz. Biz hangi camiye girersek girelim ya Sultan Ahmet'in avlusunda hissederiz kendimiz ya Selimiye'nin kubbesinin altında..."
İşler, bir asrı aşkın zaman boyunca gerçekliğini yitirmiş, kendine ait olandan bi haber bir hayatı yaşamak zorunda bırakıldıklarına işaret ederek, "Gündemi, güzergahı, içeriği başkaları tarafından belirlenmiş bir düşünceye mahkum bırakıldık. Bizi varlık, anlam ve amacımızdan uzak düşürmek isteyenler, medeniyet havzamızı daraltma, kurutma yoluna gitmişlerdir. Gençliğimiz, sistemli ve kasıtlı bir programla düşüncesiz bırakılmak istenmiş yönelişi, hissiyatı, iradesi ve düşüncesi yozlaştırılmak istenmiştir. İnsan ancak kendi uygarlığı içinde bir anlam belirtir. İşte bunun için bugün, tam vaktidir Hiva'da, Taşkent'te Buhara'da ve Semerkant'ta bizi bekleyen kardeşlerimizin yanına yeniden gitmenin" değerlendirmesinde bulundu.
-"Bir akıl tutulması yaşanıyor bu ülkede"
Türkiye'nin medeniyetinin ve geçmişinin İslam ile yoğurulduğunu vurgulayan İşler, şu an yaşanılan ortamda doğru düzgün bir İslam ve Kur'an anlayışının olmadığı için birçok yanlışlıklarla karşı karşıya kalındığını ifade etti.
İşler, son zamanlarda yaşanılan olaylar çerçevesinde bir noktaya dikkati çekmek istediğini bildirerek, şunları kaydetti:
"Bir akıl tutulması yaşanıyor bu ülkede. Maalesef ülkenin şu an içerisine düşüldüğü ortama baktığımız zaman, bunun ne tür kötü sonuçlar doğuracağını hep birlikte görüyoruz. Aslında bizler birtakım insanları sevebiliriz, birtakım cemaatlere mensubiyetimiz olabilir, aidiyetimiz olabilir ama bizim bir de herşeyden önce Allah'a ve peygambere aidiyetimiz var. Oraya baktığımız zaman, Kur'ana baktığımız zaman Kur'an, bireyi merkeze oturtmaktadır. Dolayısıyla bir yerlerden emir alarak, birilerinin yanlışlarını bizim hayata geçirmemiz bize çok büyük sorumluluklar yüklemekte, ne bu dünyada ne de ahirette bunun hesabını veremeyiz. Hepimiz bireyiz, yaptıklarımızdan bu dünyada da ve ahirette de hesap vereceğiz. Peygamberimizin güzel bir sözü vardır, diyor ki: 'Müftüler, fetva verse de sen bir de vicdanına sor, kalbine sor. Kalbin rahat mı, vicdanın rahat mı, gönlün rahat mı?"
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Halil Etyemez de medeniyet tasavvuru gençliğinin küresel bozulmaya ve çözülmeye karşı olarak ortaya çıkmış bir gönül hareketi olduğunu söyledi.
EYAD'ın kurulduğu günden itibaren gerçekleştirdiği faaliyetlerle özlemini çektiği medeniyetin inşasına katkı sağlayabilmek için çalıştığını belirten Etyemez, "Medeniyet birikimimize dayalı daha insani bir geleceğin inşası ve cümle varlığın birliği için çeşitli çalışmalar yürütüyoruz" dedi.
Etkinliğe İŞKUR Genel Müdürü Nusret Yazıcı ile Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan da katıldı.
