Memur-Sen İzmir Şube Başkanlığı'nın Sabancı Kültür Sarayı'nda düzenlediği "Şehir ve Medeniyet" panelinde konuşan Yıldırım, şehirlerin sadece insanların birlikte yaşadığı bir yer olarak görülmemesi gerektiğini, şehirlerin aynı zamanda yaşayanların aralarında bir hukuk oluşturduğu yerler olduğunu belirtti.
Şehirlerin aynı zamanda estetik kaygıları düşünen, taşıdıkları ortak değerleri yaşatan ve ortak kullanım alanlarını da oluşturarak yaşatan, insanların birlikte yaşadığı yerler olduğunu anlatan Yıldırım, şehirlerin ayrıca çocuklar, yaşlılar, engelliler, kadınlar, kimsesizler için de kendine yaşam alanı bulabilen yerler olduğunu kaydetti.
Şehir kimliği, İzmirlilik aidiyeti olarak kentin birçok şehirden daha ileri konumda olduğunu vurgulayan Yıldırım, şöyle konuştu:
"Türkiye'nin birçok şehrinde şehircilik bilinci ve o şehre ait olma duygusu uzun bir süre aldığı halde hatta başka şehirlerin bazılarında bu şehir aidiyeti oluşmadığı halde İzmir'de yapılan araştırmalara göre bu şehre gelen herkes en fazla bir buçuk yılda 'İzmirliyim' diyebiliyor. İzmirli kimliğini kabul ediyor. Bu İzmir'in kendine has bir özelliğidir. Bu çok önemli bir tespittir.
Ama gel gör ki son yıllarda medeniyet inşa etme, gelecek nesillere marka şehir bırakma adına katma değer üretememiş aksine geçmişten gelen medeniyet mirasını koruyamamış bir İzmir'den bahsediyoruz. Öyle ki yüzde 62'si imarsız, ruhsatsız, güvensiz ve sağlıksız yapılardan oluşan bir İzmir'den bahsediyoruz. Bu İzmir hepimizi rahatsız ediyor. İzmir'in bu içinde bulunduğu durum bu şehirde yaşayan her hemşehrimizin yüreğini sızlatıyor. Şehrimizin ortak mekanları, tarihi eserleri, meydanları gittikçe tanınamaz hale geliyor. Bu gelişme az önce de ifade ettiğim gibi birçok İzmirliyi moral olarak heyecan olarak ve geleceğe yönelik ümitler bakımından da olumsuz etkiliyor. Bugün sokakta, kırsalda veya merkezde dolaştığınızda her kesimden İzmir'in koca bir köy olduğu serzenişinin arkasında son 10 yılda yaşanan gelişmeler çok önemli bir rol oynamaktadır. Yeni dönemde inşallah İzmir'de ortaya koyacağımız yerel kalkınma ve belediyecilik anlayışıyla insan-şehir ve medeniyet ilişkisini çok dengeli bir şekilde oluşturmanın gayreti içinde olacağız. Böylece gelecek nesillerimize yıkım değil yeniden inşayı ve büyük bir medeniyet tasarımımızı miras olarak bırakmayı hedefliyoruz. Hedefimiz yaşanabilir İzmir. Trafik sorunlarını hafifletmiş, altyapı sorunlarını çözmüş, hava kirliliği ve çevre sorunlarından arınmış daha güzel bir İzmir'di. Hedefimiz bir zamanlar Victor Hugo'nun, tarihçi Heredot'un, Büyük İskender'in sitayişle bahsettiği o güzel İzmir'e tekrar ihya etmektir."
- "İzmir tekrar şairlere ilham verecek"
Yapacakları çalışmalarla İzmir'in tekrar şairlere ilham vereceğini, şarkılara konu olan kentin şehir plancıları ve mimarlara örnek marka bir kent olacağını vurgulayan Yıldırım, İzmir'in kendi değerlerini koruyarak bir dünya şehri olmasının en büyük hedeflerinden biri olduğunu dile getirdi.
"Bizim belediyecilik anlayışımızda insan, şehir, tabiat arasında bir tercih değil bu değerler arasında bir birliktelik vardır" diyen Yıldırım, kentin günübirlik kararlarla değil 10, 30 hatta 100 yıllık vizyon ile planlayarak yaşanan imar tahribatının şehre verdiği görüntü kirliliğini yok etmenin, şehri güzelleştirmenin, insanların daha mutlu hale gelmesini sağlamanın en öncelikli hedefler arasında yer aldığını anlattı.
Açıkladıkları "Hayat İzmir", ve "Yüzyılın Şehircilik Hareketi" projelerinin hayal ettikleri İzmir'i tamamlayan projeler olduğunu, belediyecilik anlayışlarında "katılımcılık", "kültürel belediyeciliğin geliştirilmesi", "sosyal belediyecilik anlayışının geliştirilmesi" ve "çevre dostu projeleri" çok önemseyeceklerini kaydeden Yıldırım, şehrin bugün 1/100.000, 1/25.000, 1/5000'lik planlarının bulunmadığını, kentin sadece bir tane 1/25.000'lik plan üzerinde günübirlik kararlarla yönetilmeye çalışıldığını belirtti.
"Eğer sizin 1/100.000, 1/5.000'lik planınız yoksa şehrin geleceğini, 10, 50, 100 yılını nasıl hayal edebilirsiniz?" diyen Yıldırım, şehrin bugünlere böyle geldiğini, bunun da İzmir'in kaderi olmadığını vurguladı.
- "6,5 şiddetindeki depremde 300 bin bina yıkılacak"
Açıkladıkları 1414 projesinin ardından "hayal ürün", "biz de düşünmüştük" söylemlerine değinen Yıldırım, "Her şey hayalle başlar. Keşke sürekli hayal dünyasında yaşamayıp küçük bir kısmını da olsa gerçeğe dönüştürseydiniz. Siz de düşündüyseniz bugüne kadar hiç değilse yüzde 10'unu uygulasaydınız 141 proje bu güzel şehre armağan ederdiniz. O zaman İzmir bugünkü görünümünden biraz daha güzel bir görünüme kavuşurdu" dedi.
Kentsel dönüşüm dendiğinde bir takım kişilerin "rantsal dönüşüm" dediğini ifade eden Yıldırım, şöyle devam etti:
"Sizin anladığınız kentsel dönüşüm, yağmur yağdığında kentin sele dönüşmesidir. Bizim anladığımız ise kentin değerlerini geleceğe taşıyan, kentin marka değerini arttıran ve kenti yaşanabilir huzurlu bir şehir haline getiren yenileme hareketidir. Bu yenilemede zorlama yok, bu yenilemede dayatma yok, bu yenilemede örnekleri yapıp hemşehrilerimizin önüne koymak var ve onların kabulüne göre de devam etmek var. Bunu yapmaya mecburuz. Bunun ötelenmesi demek bu şehirde yaşayan insanların yarıdan fazlasının geleceğini tehlikeye atmak demektir.
Boğaziçi Üniversitesi'yle yapılan bir çalışma var. Orada çıkan sonuçlar çok ürkütücü. 6,5 şiddetinde bir depremde şehrimizdeki 300 bin civarında yapının tamamen yıkılacağından bahsediyor, bir o kadar hasarlı hale geleceğinden ve binlerce insanımızın can kaybıyla karşı karşıya olacağı gerçeğinden bahsediliyor. Bu bile tek başına burada siyasi bir takım mülahazalarla şehrin imar sorununu ötelemenin artık imkansız hale geldiğini ortaya koyuyor. Bizim projelerimiz sadece şehri yenileme projesi değil aynı zamanda şehrin ortak mekanlarını, ortak değerlerini oluşturmak, şehrin turizmini, ticaretini geliştirme, yerel kalkınmasını oluşturma projeleridir. 35 İzmir 35 Proje ile İzmir'in diğer şehirlerle erişimini ulaşımını güçlendiriyoruz. İzmir Hayat, Yüzyılın Şehircilik Hareketi ile de İzmir'in geleceğe hazırlanmasını gerçekleştiriyoruz. Her iki projeyi dikkate aldığımızda 35 projenin tamamlandığında ekonomiye katkısı tam 105 milyar dolar olacak. İstihdama katkısı ise 140 bin kişi olacak. 1414 Projesinin de istihdama katkısı 170 bin. Toplam yatırım tutarı da 65 milyar liradır. İnsan bütün çalışmalarımızda işin merkezindedir. Onun için katılımcı, sosyal, hizmet belediyecilik diyoruz."