Polis karakolunda ifade veren Ö.Z, yaklaşık 9 yıldır imam nikahıyla birlikte yaşadığı Y.E ile 5 çocukları bulunduğunu, hurdacılık yapan Y.E'nin, parası oldukça alkol aldığını, sık sık tartıştıklarını, kendisini bir kaç kez darp ettiğini ve 2012'de darp sonucu eşinden şikayetçi olduğunu ancak mahkeme safhasında anlaştıklarını anlattı.
Olaydan 10 gün önce çocuklarının zatürre sonucu bir hafta hastanede tedavi gördüğünü, bu sırada eşinin kendisi ve çocuğuyla ilgilenmediğini öne süren Ö.Z, taburcu işlemleri için eşini aradığında 'ben alkol alıyorum, rahatsız etme' dediğini ileri sürdü.
Ö.Z, dilekçesinde "Hastanedeki işlemleri tamamladıktan sonra eve geldim. Bir süre sonra da eşim geldi. Sen neden içiyorsun, işe gitmeyecek misin diye sordum? O da 'ben izinliyim' dedi. O zaman ben çalışayım dedim tartışma çıktı. Bana hakaret etti, suratıma yumruk attı" ifadesini kullandı.
Can güvenliğinin olmadığını savunarak eşinin evden uzaklaştırılmasını isteyen Ö.Z, koruma talep etti.
Talebi değerlendiren Ankara 10. Aile Mahkemesi, Y.E'nin eşine, "şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmamasına" karar verdi.
Kişinin, Ö.Z'nin "yakınında alkol, uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanmasını, bu maddelerin etkisindeyken yanına yaklaşmasını" yasaklayan mahkeme, Y.E'nin "bağımlılığının bulunması halinde hastaneye yatmak dahil, muayene ve tedavisinin sağlanmasına" hükmetti.
Mahkeme, ayrıca, kararın uygulanması için birer suretlerini Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ile Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı İl Müdürlüğüne gönderdi.