"Paralel Yapı"nın telefonunu dinlediği iddia edilen siyasetçiler arasında ismi yer alan Aslan, konuyla ilgili AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Bir milletvekili ile ilgili dinleme kararı alınabilmesi için o milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması gerektiğini belirten Aslan, "Bir milletvekili hakkında soruşturma varsa, bu soruşturmanın fezleke ile Meclis'e gönderilmesi, soruşturma izninin Genel Kurul'da kabul edilmesi ve bunun üzerine işleme başlanması lazım. Ama Meclis'e gelmiş böyle bir fezleke yok. Soruşturma izni talep edilmiş değil, soruşturma iznini kaldıran bir Meclis kararı yok. Ama savcılığın talebi üzerine mahkeme kararı ile telefonumuz dinlenmiş" dedi.
Aslan, bu dinlemenin açıkça kanuna, hukuka aykırı, yasadışı bir dinleme olduğunu belirterek, bununla ilgili olarak, dinlemeyi talep eden polisler, savcılar, dinleme kararını veren hakimler hakkında suç duyurusunda bulunacağını söyledi.
Bu dinlemelerin, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'ndaki dinlemeye ilişkin hükümlere de açıkça aykırı olduğunu kaydeden Aslan, şöyle konuştu:
"Bu dinleme talepleri Telekоmünikaѕуоn İlеtişim BĞ°şkĞ°nlığı'na (TİB) bu şekilde ulaşmışsa ve TİB de bu şekilde dinleme için uç vermişse, ayrıca TİB de bu işte sorumlu. Mahkemeler dinleme kararı verdikten sonra, dinleme kararını emniyet talep etmişse emniyet bunu TİB'e gönderiyor. TİB bu kararı inceliyor; karar kanundaki şekli şartları taşıyorsa, TİB o kuruma uç veriyor, oradan dinleme yapılıyor. Çünkü bütün dinlemeler TİB üzerinden yapılıyor. TİB o kuruma uç vererek dinleme yapılabiliyor.
TİB, kanunda öngörülen şartlara uygun olmayan dinleme talepleri, mahkeme kararı olarak da gelse, bunlara itiraz etmek zorunda. Suçun niteliği, kişinin kimlik bilgileri, ismi, soyismi, dinlenen telefon numarası, hangi suçtan dolayı dinlendiği gibi birtakım bilgilerin yer alması gerekiyor ki hangi kurum dinleme yapacaksa TİB buna uç verebilsin. Eğer böyle gelmiş ve TİB buna rağmen uç vermişse, ayrıca TİB de aynı derece sorumlu."
Aslan, listede, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nda olması gereken şartları taşımayan çokç isim gördüğünü söyleyerek, "Burada çok organize bir iş var ve TİB de bu işin içinde. TİB, dinleme kararını kim talep etmişse, polisse polis, jandarma ise jandarma; savcı, hakimin bu işin içinde olduğu çok organize bir iş" diye konuştu.
"TİB'le ilgili de suç duyurusunda bulunmayı düşünür müsünüz?" sorusuna Aslan, "Tabi, böyle ise elbette bulunacağım. Kanunsuz bir dinleme kararı geldiği zaman, TİB'in buna itiraz etmesi gerekirdi. Kanunda dinlenecek ve dinlenemeyecek kişiler belli. Buna rağmen TİB bunu yapmışsa TİB de bunun içinde. Baştan aşağı TİB'in de içinde bulunduğu organize bir iş. Hesabı sorulur" yanıtını verdi.
Aslan, şunları kaydetti:
"Burada herhangi bir suçu araştırmak için değil, bir suç oluşturmak için, birbiriyle aslında bağlantılı olmayan yüzlerce kişinin dinlemelerinden ortaya suç çıkarmak için yapılmış bir işlem. Bu suçun da başına Başbakan Tayyip Erdoğan'ı yerleştirmeye çalışmışlar. Bu insanlar içinde mutlaka Sayın Başbakan'la görüşenler olmuştur. Birbiriyle çok bağlantısız kişiler var. Hepsinin ortak noktasında Sayın Başbakan var. Burada birçok insanın birbiriyle bağlantısız görüşmelerinden suç delili üretip ki eminim bunun içine mutlaka eklemeler de yapmışlardır. Oradan Sayın Başbakan'la bir bağlantı kurarak bir örgüt... Aslında kendi örgüt varlıklarını bir başkasının üstünde göstermeye çalışmışlar. Ama 'yalancının mumu yatsıya kadar yanar' hikayesindeki gibi yakalandılar. Bunun da hesabı sorulur."
-"Selam dediği kendine göre bir şifre, slogan uydurmuşlar"
TBMM Adalet Komisyonu Başkanvekili, AK Parti Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü ise milletvekillerinin doğrudan dinlenmesinin mümkün olmadığını, dokunulmazlığı olan kişilerin dinlenmesinin doğrudan doğruya görevi kötüye kullanma olduğunu kaydederek, "Şöyle yapmış olabilirler. Milletvekilleri kimlerle konuşuyor, onları dinlemeye alırlar, oradan milletvekiline doğru gelirler. Bunu kitabına uydurmaya çalışmış olabilirler. Milletvekili hakkında ancak dokunulmazlığı kalktıktan sonra soruşturma ve dinleme yapılabilir" dedi.
Dinlemelerin terör örgütü adı altında yapıldığını belirten Köylü, şunları kaydetti:
"Terör örgütü dediğiniz örgüt, silahlı bir örgüttür. Ortada silahtan falan bahsetmeden böyle bir örgüt uydurulması da görevi kötüye kullanmadır. Bunun hukuka uygun bir tarafı yok. Bu dinleme işi nereden başladı? Polisten başlamıştır; polis birtakım kişileri kendine göre ayarlamıştır, yazmıştır, çizmiştir. Bunların örgüt üyesi olduğunu düşünerek savcıya gitmiştir. Savcı da mahkemeye gitmiş, hakimden karar aldırmıştır. Sistem böyle yürüyor zaten. Terör örgütü olabilmesi için mutlaka silahlı olması lazım. Dinleyebilmek için 'Selam terör örgütü' diye bir örgüt uydurmuşlar. Dese ki bu örgüt şurada şu suçu işledi, şurada şunu öldürdü, burada şunu yaraladı, şuraya bomba attı falan; bir sürü şey olması gerekir ki örgüt olsun. Ama böyle bir şeyi kimse duymadı. Selam terör örgütü... Türkiye'de böyle bir örgütü duyan yok, ben ilk kez duyuyorum. Selam dediği kendine göre bir şifre, slogan uydurmuşlar ve bunun üzerinden dinleme kararı almışlar.
Savcı da ona işi getiren, talepte bulunan polis de bu kararı veren hakim de suç işlemiştir. Belki yakında bunlar yurt dışına kaçarlar. Çünkü dinlenen kişiler bunlar hakkında şikayetçi olacak ve başları büyük derde girecek. Bu kişiler hakkında mutlaka soruşturma açılması gerekir, soruşturma ile birlikte bu hakim ve savcıların HSYK tarafından derhal açığa alınması gerekir. Polisin işini de zaten İçişleri Bakanlığı yürütecektir. Bu kişiler hakkında soruşturma açılması için şikayete gerek yok, resen de açılabilir. Çünkü burada örgüt uydurması var, doğrudan resen kamuoyunu ilgilendiren bir konu."
Köylü, hiç yakından uzaktan alakası olmayan insanların, hayali bir terör örgütü yaratılarak dinlendiğini belirterek, "Terör örgütü diyerek dinleme daha kolay olduğu için terör örgütü demişler. Kitabına uydurmuşlar ve böyle bir karar almışlar. Aylar, yıllar ne kadar sürdüğünü bilmiyorum. Dinlenmenin de bir süresi vardır ve o sürelere de riayet edilmemiş" dedi.