Bulut, AK Parti İl Başkanlığınca 18 Temmuz Spor Salonu'nda düzenlenen "Milli İrade" konferansında yaptığı konuşmada, geçmişte Türkiye'de insanların kanını, canını, terini emen yerleşik düzenin kimi zaman başbakan astığını, kimi zaman askerini öldürdüğünü, kimi zaman da bankalarını soyduğunu söyledi.
"Bugün ise bu yerleşik düzene karşı yerleşik düzenin küresel efendilerine ve içerideki taşeronlarına karşı duran bir lider var. Recep Tayyip Erdoğan var" diyen Bulut, "1960 yılı 27 Mayıs'ında Menderes'i başbakanlıktan indirdiler çünkü Menderes ne demişti? 'Yeter, söz milletin'. Ona aynen şöyle dediler, 'Sen kim oluyorsun da millete söz veriyorsun.' Ardından 1961'de Menderesi astılar" şeklinde konuştu.
Geçen on yılda Türkiye'nin ödemediği faizin 642 milyar lira olduğuna dikkati çeken Bulut, bunun Türkiye'nin yılda 64 milyar lirayı cebinde tuttuğunun göstergesi olduğunu anlattı.
Faiz ödemesine gitmeyen paranın Başbakan Erdoğan'ın yerleşik düzene karşı durmasından kaynaklandığına işaret eden Bulut, şöyle konuştu:
"2008 yılında Türkiye'den çıkartılan IMF, 2001 kriziyle Türkiye'ye girmedi. 1854 yılında girdi ve 150 yıldır hiçbir Başbakan, IMF'yi Türkiye'den çıkartma cesaretini gösteremedi. Menderes çıkartmak istedi, astılar. Rahmetli Erbakan, 'havuz sistemi kuralım' dedi, 12 ayda iktidardan düşürdüler. Sayın Başbakan, kefenini giyerek 150 yıllık o prangayı, esareti bitirdi.
1854'te borçlanmaya başlayan Osmanlı, 1876'da iflas etti ve attığımız o imzanın son taksitini 1954'te ödedik. Bugün işkembeden atıp tutanlar, sahte kahramanlar, sahte cumhuriyetçiler, sahte halkçılar, halka bunları neden söylemiyorsunuz? 100 sene faiz kanımızı emdi. Menderes, 'bir daha bulaşma yok' dedi. 1961'de astılar ve tekrar IMF ile anlaşma imzaladılar."
"Türkiye'nin üretmemesi, sadece borçlanması, tüketmesi için yüz yıldır, pis ve iğrenç bir oyun oynanıyor. Artık bunları açıkça konuşmamız gerekiyor" diyen Bulut, halkın faizle kanını emip sömüren burjuvaları bildiklerini kaydetti.
Bu grupların ellerinde bulunan medya, gazete ve televizyonlarla saldırıda bulunduklarını, her türlü iftirayı attıklarını ancak bir taş dahi koparamayacaklarını savunan Bulut, "Açıkça söylüyorum, bilip de söylemeyen, elinde malzeme olup da kullanmayan, 'ben neler biliyorum' deyip de bunu açıklamayan herkes şerefsizdir. Hodri meydan" diye konuştu.
- "Bizi geçmişimizden koparmaya çalışıyorlar"
"1699 yılında Osmanlı'nın sancağını yere düşürmüşler ve tam 300 sene o sancak yerde kalmış. Şimdi büyük usta, sancakları yerden topluyor. Bayrağı 2023'e hedefe doğru götürüyor" diyen Bulut, şöyle devam etti:
"Siz geçmişte bu ülkeyi sömürmeye alışanlar olsanız, buna izin verir misiniz? İşte onlar da buna izin vermemek için ellerinden gelen her şeyi yapıyor. Bunları söyleyince 'Osmanlı'ya mı özeniyorsunuz' diyorlar. Arkadaş, biz bir şeye özenmek için sizden izin mi alacağız? Biz ne istiyorsak, ne düşünüyorsak onu söyleriz.
Osmanlı utanılacak bir şey mi ki gazetelerde yazıyorsunuz, 'Osmanlı'ya özenmek, şöyle, böyle'. Bizi geçmişimizden koparmaya çalışıyorlar. Binlerce yıldır bu topraklardayız. 1071'de de gelmedik. Öncesinde de buradaydık. Bunu herkes bilsin. Biz, Kürdüyle, Türküyle, Sünnisiyle, Çerkeziyle, Lazıyla binlerce yıldır bu topraklarda hüküm süren senteziz."
Bulut, devletin, devlet olduğunda, hükümetin devletin üstünde sağlam durduğunda herkesin haddini bildiğinin görüldüğünü, eskiden illerde para toplayıp, haraç kesen çeteler ve örgütlerden bir kişinin bile kalmadığını, bunun nedeninin ise güçlü liderlik ve güçlü devlet yapısından kaynaklandığını vurguladı.
Bulut, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Milli Güvenlik Strateji Belgesi yazıldı. Birinci öncelikli tehdit nükleer, kimyasal silah, Rusya, Suriye, Irak, İran, Yunanistan, biyolojik silah, hiçbiri değil. Birinci öncelikli tehdit irtica. Peki kim bu mürteciler? Anneler, bacılar, okula gitmek isteyen kızlar... İkinci öncelikli tehdit bölücülük. Kim bölücü? Kürt kökenli vatandaşım. Bu belge üzerinden 30 sene başımızda boza pişirdiler. Tek bir sebebi var, para, para, para. Bizler bunlarla uğraşırken, onlar Türkiye'nin varlıklarını ceplerine doldurmakla meşguldü.
Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin en büyük saldırısı altında. Gezi olayları, Mısır'daki darbe Türkiye ile ilişkisiz nitelendirilemez. 17 Aralık'ta gerçekleştirilen darbe denemesi ve arkasından yaşanan dalgalanmalar göründüğü gibi değil. Asıl amaç, büyük Türkiye yolunda ilerleyen ülkenin önünü kesmek ve bu gidişatı sağlayan lideri bu hareketten koparmaktır."
