Vural, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, hükümetin düşman üreterek sorumluluğu başkasının üzerine atmak istediğini, Başbakan Erdoğan'ın "17 Aralık'tan sonra kendisini kurtarmak için bu süreci diktatörlüğe bir sıçrama tahtası olarak kullandığını" öne sürdü.
Meclis'te milletin egemenliğini temsil etmesi gerekenlerin milletin egemenliğini ve özgürlüğünü kısıtladığını, yargıya darbe vurduğunu savunan Vural, hukukun üstünlüğü değil üstünlerin hukukunun meşrulaştırıldığını ifade etti.
MİT teklifi ile PKK ile müzakerelerin meşrulaştırıldığını; Türkiye'nin istihbarat devleti haline dönüştürüldüğünü iddia eden Vural, "Başbakan, kardeşi Esad rejiminin uygulamasına benzer bir yapılanmayı gerçekleştirmek istiyor" dedi.
MİT'e, mahkeme kararı olmadan sınırsız dinleme yetkisi verildiğini söyleyen Vural, "Artık hiç birimizin haberleşme özgürlüğü hukuk teminatı altında değildir. Erdoğan 'ben istediğimi istediğim kadar dinlerim" demektedir" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan'ın "Esad'ın, Saddam'ın, Kaddafi'nin özlemleri içerisinde hareket ettiğini" savunan Vural, Ankara'da genel arama kararıyla ilgili "Bu uygulamaların darbe dönemlerinden ne farkı var? Doğu ve Güneydoğu'da PKK'ya özgürlük tanıyanlar Ankara'da olağanüstü hal ilan ediyorlar" eleştirisini getirdi.
Vural, "MİT teklifi, Öcalan'ın talimatlarıyla Meclis'e gönderilmiştir. Sürecin yasal zemine kavuşturulması talebi emir telakki edilmiştir" dedi.
-"Oslo'nun, İmralı'nın derdine düşmüş"
Teklifle, "Oslo ve İmralı'nın yasal çerçeveye alındığını" belirten Vural, "Hiç kimsenin hukuka aykırı iş ve eylem yapma hakkı yoktur. Burası çete devleti değildir. Devlet, hukuka, anayasaya uyacaktır. Devleti yönetenler Ali kıran baş kesen değildir. Türkiye Cumhuriyeti, bir hukuk devletidir. Hukukun üstünlüğünün olmadığı yerde demokrasi, milli irade olmaz. Başbakan, Oslo'nun, İmralı'nın derdine düşmüş gözükmektedir" diye konuştu.
Atılan adımların, özellikle Suriye'de kan döken bir tarafa yapılan yardımları da meşrulaştırma amacı taşıdığını savunan Vural, "Baas rejimi ete kemiğe bürünüyor" dedi.
Teklifle, MİT'e, soruşturma dosyalarına ulaşma imkanı verildiğini dile getiren Vural, "Soruşturmanın gizliliği nerede kalacak? Rüşvet, yolsuzlukla ilgili oluşabilecek her türlü kanalı tıkamak için devlet araç olarak kullanılıyor" diye konuştu.
-"Denge denetim mekanizması kayboldu"
ÖYM'lerle ilgili kabul edilen kanunla mal varlıklarına el koymada bazı düzenlemelerin getirildiğini anımsatan Oktay Vural, "Bu, Rıza Zarraf'ı kurtarma amacıyla yapılmıştır" dedi.
Türkiye'de "denge denetim mekanizması kaybolduğunu" öne süren Vural, Cumhurbaşkanı'nın görevini ihmal ettiğini, "Alo Çankaya hattı ile Meclis'e dayatma yapıldığını, bazı yasalarda danışıklı dövüşle değişiklik yapılmasının istendiğini" iddia etti.
Vural, "Böylesi hatalı evrakı noter bile imzalamazken Cumhurbaşkanı imzalamıştır. Garabettir. Veto etmesi gereken maddeleri imzalamak suretiyle, parti taassubu içerisinde hareket ettiğini ortaya koymaktadır" dedi.
Başbakan Erdoğan'ın "rutin konuşmalarımızı yayınlıyorlar"' dediğini ifade eden Vural, "İş adamlarının haraç toplantıları, havuzlar ne zamandan beri rutin oldu? Sahte belgelerle villa dikmek, muhalefetin sesini kesmek, gazetecileri kovdurmak, bacanakların, kayınpederlerin rüşvet görüntüleri, iş adamlarının rüşvet kayıtları ne zamandan beri rutin oldu? Rüşvet ve yolsuzluk ne zamandan beri rutin oldu?" diye konuştu.
"Başbakanı ofisindeki böcekle ilgili TÜBİTAK'tan zorla rapor değiştirilmesini isteyen kim?" diye soran Vural, "PKK ile bir harita üzerinde anlaştın mı? Bu haritanın içinin doldurulmasının 30 Mart'tan sonra gerçekleştirileceğini ifade ettin mi? Başbakan, özerkliği seçim sonrası ilan edeceklerini söyleyenlere karşı dut yemiş bülbül. Rüşvet ve yolsuzluk bataklığına düşenleri kurtarmakla meşgul. Sen bir Bilal uğruna birlik ve bütünlüğümüzü bozan PKK ve KCK paralel devletinin oluşmasına izin veriyorsun" dedi.
AK Parti Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner'in "kutudaki paralar mizansen olabilir" dediğini belirten Vural, "Sizinkiler, 'bunlar bağış parası' demedi mi? Hükümet kendi çalıp kendi oynamaktadır. Seçim şarkılarını, emek veren sanatçının iznini almadan kullanma iradesini bile gösterebiliyorlar. Dombıra, Kürşat ve 40 yiğidi temsil eder, 40 haramileri değil" ifadelerini kullandı.