Bozdağ, TBMM Genel Kurulu'nda, Terörle Mücadele Kanunu'nun 10. Maddesi Uyarınca Kurulan Ağır Ceza Mahkemelerinin Kaldırılmasına ve Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin görüşmelerinde yaptığını konuşmada, bu teklifle pek çok yenilik getirildiğini söyledi.
Bunlara yönelik eleştirilerin, değerlendirmelerin olacağını ifade eden Bozdağ, yapıcı mahiyette olan bütün eleştirilere gönülden teşekkür ettiğini kaydetti.
Teklifin en önemli maddesinin TMK 10'a göre görevli mahkemeler ile CMK 250'ye göre görevli mahkemelerin kaldırılması olduğunu ifade eden Bozdağ, "Bu yargı içerisinde bulunan 3 ayrı tür ağır ceza mahkemesi uygulamasına, hakimler ve savcılar arasındaki farklı hakim ve savcı algısına, soruşturma ve kovuşturma konusunda özel soruşturma ve kovuşturma uygulamasına son vermektedir. Bundan sonraki süreçte bütün soruşturmalar ve kovuşturmalar aynı usulde yürüyecek, aynı şekilde yapılacaktır" dedi.
Bozdağ, 1973 yılından bu yana ismi değişerek de olsa devam eden bir özel yargılama usulüne son verildiğini belirtti.
"Bunların kalkması Türkiye'nin terörle mücadelesini zayıflatır mı?" sorusunun çok sorulduğunu ifade eden Bozdağ, şöyle devam etti:
"(Terörle veya bazı suçlarla ilgili mücadelede zaafiyet olur) değerlendirmesi yapıldı. Şunu açıklıkla ifade etmek isterim ki; bunların varlığı terörle mücadelede fazla bir mesafe alamadığımızın da görüntüsüdür. Çünkü terörün varolduğu günden bugüne bu mahkemeler vardı. Terörle ilgili soruşturma ve yargılamalar bu mahkemelerde yapılıyordu. Türkiye'nin geldiği nokta, bu mahkemelerin bu konuda aldığı mesafe ortadadır. O nedenle terörle mücadele konusunda ben bu mahkemelerin soruşturma ve soruşturma usulünü Türkiye Cumhuriyeti devletine bir imkan veya daha farklı bir durum sağladığı kanaatinde değilim. Bu mahkemelerin kalkması Türkiye'nin terörle mücadelesine asla zarar vermeyecektir, bir zaafiyet oluşmayacaktır. Zira bu suçlar yine Türkiye Cumhuriyeti'nin hakimleri ve savcıları tarafından yargılanacaktır, gerekli usul kuralları uygulanacaktır. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın."
-"Herkes dinlemelerin keyfiliğinden rahatsız"
Bozdağ, dinleme ve teknik takip konusunda yeni bir usul getirildiğini anımsatarak, Türkiye'de herkesin dinlemeden şikayet ettiğini, herkesin bu dinlemelerin keyfiliğinden rahatsız olduğunu, insanların telefonlarını yanında taşıyamadığından bahseder hale geldiğini söyledi. Bozdağ, "Adeta 'hepimiz dinleniyor muyuz?' diye bir şüpheye kapıldık. Başbakan'ın, Cumhurbaşkanı'nın, Meclis Başkanı'nın, bakanların, milletvekillerinin, siyasi parti temsilcilerinin herkesin dinlendiğine ilişkin toplumda yaygın bir kabul varsa parlamentonun bu kabul karşısında tedbir alması ve bu şüpheyi ortadan kaldıracak adımları atmasında kuşku yoktur" diye konuştu.
Dinlemeler konusunda yapılan düzenlemeleri bu kabulü ortadan kaldırmaya dönük sağlıklı ve hukuka uygun bir adım olarak niteleyen Bozdağ, "Dinleme zorlaşsın istiyoruz. İnsanlarımız dinlenmesin istiyoruz" dedi.
El koyma konusunda insanların ekonomik hayatını yok eden sonuçlar ortaya çıktığını vurgulayan Bozdağ, "Yatırım, teşebbüs güvenliği, içerideki dışarıdaki sermaye bakımından daha güvenlikli bir hukuki yapı kurmak parlamentonun görevidir. 'El konmasın, böyle bir tedbir alınmasın' diyen yok. Böyle bir tedbir alınsın ama alınırken de keyfi bir usulle veya da 'ben böyle istiyorum' diyerek değil, Birtakım sağlıklı, sağlam veriler üzerinden hareket ederek bunun yapılması son derece önemlidir" şeklinde konuştu.
-"Sonsuz dinlemeye son veriyoruz"
Bozdağ, dinlemeleri sınırlayan bir adım attıklarına dikkati çekerek, sonsuz dinlemeye son verdiklerini, kişilerin haberleşme hürriyetini, kişi hürriyeti ve güvenliğini, özel hayatın gizliliğini daha güçlü bir şekilde teminata kavuşturduklarını söyledi.
Tutukluluk sürelerine değinen Bozdağ, TMK kapsamındaki suçlarla ilgili olarak iki kat tutukluluk süresinin uygulamasına son verdiklerini söyledi. Bozdağ, "Böylelikle tutukluluk süreleri konusunda AİHM'in kabul ettiği çerçeveye Türkiye'nin tam uymasını sağlamış oluyoruz. AİHM kararlarında 5 yıl 4 ay gibi bir süreyi makul tutukluluk süresi olarak değerlendirilmektedir. Bizim en fazla tutukluluk süremiz bundan sonra 5 yıl olacaktır" dedi.
Tutuklulukla ilgili getirilen bu düzenlemenin temyiz aşamasında olan dosyaları kapsamadığını bir kez daha ifade etmek istediğini kaydeden Bozdağ, şunları söyledi:
"Bu yasa yürürlüğe girdiği zaman bazı tutukluların tahliyelerinin yapılacağı da bir gerçektir. Umarım bu tahliyeler olduğu zaman da 'falanlar dışarı çıktı, filan dışarı çıktı' değerlendirmeleri fazlaca yapılmaz. Çünkü herkes bu tutukluluk süreleri konusunda olumlu kanaatlerini ortaya koydu. Çünkü bazı suçları işledikleriyle alakalı davaları devam eden kişiler bundan istifade edebilecektir. Bizim elimizdeki rakamlara göre 149 civarında vatandaşımızın bundan yararlanması söz konusudur. Tabi bu rakam değişebilir. Çünkü zaman ilerliyor."
Bozdağ, "Bu teklif devam eden davaları etkisizleştirmek, müdahale etmek, delillere müdahale etmek teklifidir" demenin büyük bir çarpıtma olduğunu söyledi. Bozdağ, "Çünkü bu teklifin devam eden davaların içindeki delilleri ortadan kaldırma yönü kesinlikle yoktur. Bizim usul hukukumuz açıktır. Bu teklifin içerisindeki dosyanın içindeki herhangi bir delilin geçersizliğini ortaya koyan veya böylesi bir yoruma imkan verecek bir düzenleme de söz konusu değildir. 'Kanun yoluyla davalara müdahale ediliyor' değerlendirmesi fevkalade yanlıştır" dedi.